Senaryosu, Irvine Welsh’in “Trainspotting” (1993) ve “Porno” (2002) isimli romanlarındaki karakterler esas alınmak suretiyle John Hodge tarafından yazılan “T2 Trainspotting”, Danny Boyle’un yönetmen koltuğunda oturduğu şahane bir “dark comedy / kara mizah” örneği…
20 yıl önce çocukluktan beri tanıdığı “üç kadim dostunu” 8,000 £ soyarak sırra kadem basan ve kapağı Amsterdam’a atan Mark "Rent Boy" Renton (Ewan McGregor), baba ocağının da bulunduğu Edinburgh’a (İskoçya) yeniden geri dönmüştür…
Kazık attığı arkadaşlarının kendisini nasıl karşılayacaklarını kestiremeyen Mark ilk ziyaretini, intihar girişiminde bulunan eroin bağımlısı Daniel "Spud" Murphy’e (Ewen Bremner) yapar ve onu son anda “ipten alır” …
Bu arada dört eski ortaktan en azılısı olan ve bizzat organize ettiği bir girişim sonrasında kendini dışarıdaki sivil bir hastanenin yoğun bakım servisine taşıtan Francis "Franco" Begbie (Robert Carlyle), hapishaneden kaçmayı başarmıştır…
Ki, kendilerine yapılan yanlışı bir türlü içine sindiremeyen ve intikam ateşi ile yanıp tutuşan bu Franco, Mark’a fena halde “gıcık” olmaktadır…
Dörtlünün diğer elemanı ise, (seriye yeni katılan) Bulgar Veronika Kovach’ı (Anjela Nedyalkova) kendine hatun yaptığını zanneden Simon "Sick Boy" Williamson’dur (Jonny Lee Miller) …
Mark’ın, Simon ile 4.000 £ unu da iade ettiği karşılaşması, öyle pek kibarca olmaz ve aralarında oldukça sert sayılabilecek bir “hır gür” çıkar…
Ancak ortama “sauna” işletmeciliği hayalleri kuran Veronika’nın da dâhil olmasıyla nihayetinde uzlaşır ve ufak ufak da olsa eski günlerdeki işlerine yeniden dönmeye başlarlar…
İşte komiliklerden ilki de bu ikilinin 1690 yılındaki savaşın kutlandığı bir mekânda gerçekleştirdikleri oldukça acayip bir soygun esnasında yaşanır…
Ayrıntılarını vermeyeceğimiz bu bölümü kesinlikle atlamamalısınız…
Elbette, Manchester United taraftarı olduğunu apaçık belli eden Boyle’un, futbol tarihinin en yetenekli oyuncularında George Best’e yaptığı saygı duruşunu da…
Bütün bunlar yaşanırken, hani öyle fazlaca umutları bulunmasa da Mark, Simon ve Veronika üçlüsü büyük bir sunum hilesiyle Avrupa Birliğince sadece “iş geliştirme” projelerine verilen 100,000 £ luk destek fonlarına da başvururlar…
Filmin bundan sonrasında, kendini komik öyküler yazma işine veren Spud’un başı çektiği daha pek çok ilgi çekici olay ile flashback geçişleri de var…
Fakat bize göre, bir üçüncü devam filmine daha olanak yaratabileceğini düşündüğümüz, Mark, Simon, Spud üçlüsü ve Franco arasındaki, “yeni bir intikam” daha gerektirecek biçimde sonuçlanan kavganın yanı sıra AB tarafından onaylanan “100,000 £ luk fonun akıbeti”, finale doğru filme damgasını vurmaktadır…
Keyifli seyirler,