Senaryosunu, Antonio Skármeta'nın basılmamış "El Plebiscito" isimli tiyatro oyunundan uyarlayarak Pedro Peirano'nun yazdığı ve Pablo Larraín'in yönetmen koltuğunda oturduğu "No", Pinochet dönemi faşizminin, "satirik" bir anlatım dili ile resmedildiği "Şili Üçlemesi"nin final filmi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, vakti zamanında diktatör Pinochet'e destek veren muhafazakar ve sağcı Bağımsız Demokratik Birlik Partisinin başkanlığını (2006 - 2008) (2015 - 2017) yılları arasında yapan Hernán Larraín ve yine aynı partinin üyesi olarak Sebastián Piñera hükümetinde İskan ve Şehircilik Bakanlığı (2010 - 2011) görevini icra eden ve ülkemizdeki Koç veya Sabancı ailelerinden birinin kızı kadar varlıklı olan Katalan kökenli Magdalena Matte’nin oğullarından biri olarak dünyaya gelen Pablo Larraín'in:
"Yabancı Dilde Yılın En İyi Filmi" kategorisinde Şili'yi temsil eden ve Cannes'da kendisine C.I.C.A.E. (Sanat Sineması) Ödülünü kazandıran filmine biraz daha yakından bakalım...
1973 askeri darbesinin üzerinden geçen on beş yılın ardından faşist diktatör Pinochet, rejimini meşruiyet içinde sürdürme bağlamında, uluslararası baskılara maruz kaldığı günlerdedir...
Bunun üzerine hükümet, hiç istemese de;1988 Temmuz'un da bir referandum yapma kararı almak mecburiyetinde kalır...
Bu karara göre halk, Pinochet'in sekiz yıl daha iktidarda kalabilmesi için 5 Ekim'de sandığa giderek, "EVET / Sİ" veya "HAYIR / NO" oyu kullanacaktır...
Ancak daha da önemlisi, yirmi yedi gün boyunca sürdürülecek olan seçim kampanyaları esnasında gerek "EVET" ve gerekse de "HAYIR" cephesinde yer alan taraflar; TV'ler de her gün, sadece on beş dakikalık propaganda sunumları yapabileceklerdir...
Doğrusunu söylemek gerekirse aslında bu, iktidarın medyayı bütün gün kullanabiliyor olması sebebiyle, muhalefetin günde on beş dakikalık bir sürenin içine sıkıştırıldığı anlamına gelmektedir...
İşte bu temel atmosfer çerçevesinde başlayan filmimizde, aralarında Pinochet iktidarına yakınlığı ile bilinen patronu Lucho Guzmán'ın da (Alfredo Castro) bulunduğu bir meşrubat firmasının yöneticilerine sunum yapmakta olan sektörün tanınmış "popüler reklam" tasarımcılarından (şahane bir performans sergileyen Gael García Bernal'in canlandırdığı) René Saavedra, ülkenin komünist liderlerinden José Tomás Urrutia ((Luis Gnecco) tarafından telefonla aranır...
Zira Urrita, dostlukları bulunan René'den "HAYIR" kampanyasında yanlarında yer almasını istemektedir...
Fakat oldukça yoğun ticari çalışmalar içindeki René, bizzat kampanyanın tamamını üstlenmeyi değilse de danışmanlığı kabul eder ve bu görüşmenin sonucunu işvereni Guzmán'a, projeyi kabul etmeyerek geri çevirdiği biçiminde de yansıtır...
Bu arada hemen söyleyelim, Lucho Guzmán'ın da katıldığı "EVET" cephesinin kampanyasının esasını; yoksul halk kitlelerini, geçmişin yoklukları ve uzayıp giden kuyrukları ile korkutmak ve herkesin değilse de, kendisine oy verenlerin arasından fırsatını yakalayan birilerinin zenginleşebileceği fikrini aşılamak oluşturacaktır...
Çok parçalı vaziyetteki "HAYIR" cephesine gelince...
René işe, onlara; "Bu referandumu, kazanacağınızı düşünüyor musunuz?" sorusunu yöneltmekle başlar...
Aldığı yanıt, kolaylıkla kabul tahmin edilebileceği şekilde olumsuzdur...
Zaten yine aynı olumsuz yanıtı verenlere göre elindeki tüm devlet olanaklarını kendi lehine değerlendirecek olan cunta, bir seçim yenilgisine asla izin vermeyecektir...
Yani tüm muhalif cepheye, 2022 Türkiye'sinden de aşina olduğumuz; bir yılgınlık, bir peşinen kaybetmişlik ve içselleştirilmiş bir öğrenilmiş çaresizlik hali tamamen sinmiş gibidir...
Ki, kararsız seçmen kitlesinin %70 in üstünde olduğu böylesi bir tablo, kamuoyu yoklama sonuçlarına da yansımaktadır...
Çünkü 60'lı yaşlarının üstündeki, özellikle de kadınlar, cunta dönemindeki kazanımlarını kaybederek eski günlerine döneceklerini düşünürlerken gençler de seçim sonuçlarının önceden belirleneceğine inanmaktadır...
Örneğin René'nin oğlu Simón (Pascal Montero) bakıcısı Carmen (Elsa Poblete), oğlu üniversitede okuduğu ve kızının da bir işi olduğu için geçmişte kaldığını iddia ettiği tüm baskı ve işkence uygulamalarına rağmen "EVET" oyu verecektir...
Bu durumda da, "HAYIR" cephesindekilerin bir mucizeye ihtiyaçları bulunmaktadır...
Elbette bu mucizeden önce aralarına Alberto Arancibia (Marcial Tagle) ve Fernando'yu da (Néstor Cantillana) alarak kadroyu güçlendirirler...
Aynı esnada René'nin, "HAYIR" kampanyasının bir parçası olduğundan iyice şüphelenmeye başlayan ve ima yoluyla tehdit de eden Guzmán, son çare olarak René'ye ortaklık teklif eder...
Artık "referandumu" da, sanki kitlelere pazarlanan bir "meta" imişçesine reklamı yapılması gereken bir ürün olarak değerlendiren "liberal oportünist" René ve "HAYIR" kampanyasının farklı duyarlılıktaki segmentlerden oluşan siyasi paydaşları da, önemli bir yol ayrımındadırlar...
Dakika 42...
Geride sizleri, görüntü yönetmeni Sergio Armstrong'un, 1980'li yılların atmosferini dönemin ruhuna uygun olarak yansıtabilmesi açısından U-matic video kamera kullandığı; eğlenmenizi de sağlayacak gerilimli bir referandum sürecinin yaşanacağı, 76 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Serinin ilk filmi "Tony Manero"yu (2008) 11 Ocak 2022, ikinci filmi "Post Mortem"i de (2010) 12 Ocak 2022 tarihinde, yine bu mecrada yorumladığımızı belirtmiş olalım...