Ticari korkunun bayat halleri
Yazar: Burçin AygünTim Burton’ın efsanevi Batman uyarlamalarından sonra dümene geçen ve iki ayrı ‘rengârenk’ Yarasa filmi ile markanın fanatiklerini şok eden yönetmen Joel Schumacher o tarihten sonra tabiri caizse tam anlamıyla dikiş tutturamadı. İlginç olan ise meşhur sinemacının daha önce sinema tarihinde övgü ile söz edilen projelere de imza atmasıydı. Misal 1990 tarihli Çizgi Ötesi (Flatliners) kendi türünde adeta bir külte dönüşmüş, günümüzde bile sık sık anılır hale gelmişti. Joel Schumacher Batman Daima ve Batman & Robin felaketlerinden sonra Flawless adlı şaheseri, 8MM, Telefon Klübesi, 23 Numara gibi ortalamanın çok üstü yapımları ve başarılı bir Operadaki Hayalet uyarlamasına imza atsa da, çok acı ki akıllarda ‘kötü’ Batman’ler ile kaldı.
Dönelim 90’lı Çizgi Ötesi filmine. Kiefer Sutherland, Kevin Bacon ve Julia Roberts gibi büyük isimlerle çektiği gerilim – korku filmi orijinal hikayesi, ürkütücü tarzı ve tedirgin edici havasıyla hiç unutulmadı. Bilinçli olarak ölüme giden, birkaç dakika boyunca bu şekilde kaldıktan sonra geri getirilen bir grubun hikayesini anlatan yapım, dönemin bombalarından biriydi. Pişmanlık ve yüzleşme gibi öğelerle mesajını güçlendiren Çizgi Ötesi filmi pek tabii ki modern hastalıklardan birine kapılmadan edemedi. Orijinal fikri mülkler yerine geçmişin güçlü işlerini ‘yenileyerek’ seyirciye yutturma akımına dahil edilen yapım kısacası ‘yeniden uyarlandı’.
Roman uyarlaması Ejderha Dövmeli Kız ve Millennium gibi dikkate değer projelerin başındaki yönetmen Niels Arden Oplev tarafından çekilen yeni nesil Çizgi Ötesi, aslının basit bir kopyası bile olmayı başaramayan, baştan sona yavan bir çalışma olarak vizyonda. Başrolünde Oscar Adayı, LGBTİ aktivisti Ellen Page gibi önemli bir aktristin bulunduğu sözde taze, özde bayat yeniden çekim, kaliteli sayılabilecek kadrosuna rağmen son zamanlarda karşımıza çıkan korku ve gerilim filmlerinin en başarısız örneklerinden bir tanesi.
Tıp öğrencisi Courtney Holmes (Ellen Page) kafayı ölümden sonraki gizemlere takmıştır. Jamie (James Norton), Sophia (Kiersey Clemons), Marlo (Nina Dobrev) ve Ray (Diego Luna) adlı arkadaşlarıyla birlikte çığır açacak bir deneye girişen genç kadın, gönüllü olarak ölüp geri getirilir. Nitekim deney sonrası farklı yeteneklere kavuştuğunu gören Courtney’e arkadaşları da eşlik eder. Ray’in dışarıda kalmayı tercih ettiği deneyler bir süre sonra beklenmedik sorunlara sebep olur. Ekip geçmişinden gelen sırlar ve pişmanlıkların başını çektiği doğaüstü tecrübeler yaşamaya başlar. Bu noktadan sonra geri dönüş, ölümden dönmekten de zor hale gelecektir.
Ellen Page her ne kadar sağlam bir oyuncu olsa da, bu projedeki en yanlış isim. Zira ekibine söz geçirebilecek, lokomotif karakter portresi çizemiyor, senaryo bu konuda tamamen yetersiz kalıyor. Nitekim rol arkadaşları da beklenenin üstünde performanslar sunsa da, Ben Ripley’nin senaryosu oyunculara materyal sağlamakta yetersiz. Kötü diyaloglar, tek boyutlu karakterler ve orijinal yapımın aksine bomboş bir mesajla gelen senaryo filmin en zayıf ayağı. Buna yönetmen Oplev’in psikolojik gerilim ve tekinsiz bir atmosfer yerine (ki bunda Ripley’nin de katkısı büyük) ucuz yerinden zıplatma girişimleri eklenince seyri zor bir yapım ortaya çıkıyor.
Asıl Çizgi Ötesi’nin başrolü Kiefer Sutherland’e küçük bir rolde selam durdurtulduğu taze ama bayat film, akıllara uzun yıllar boyunca “ama niye?” sorusunu sorgulatacak, keyif vermekten de, korkutmaktan da uzak bir ticari ‘girişim’.
burcinaygun@gmail.com