Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
İlk film, ölüme meydan okuyan, aşkı, tutkuyu yoğun yaşayan, kendilerini bilim insanları olarak gören gençler üzerinedir ve meselesine iyi odaklanır. Yeni filmse başlarından büyük bir işe girişen rekabetçi tıp öğrencileriyle ilgili ve biraz dağınık... Öykü tam da bu nedenle ilk filmin ağırbaşlılığından mahrum kalıyor. 27 yıl önceki filmde, Rembrandt'ın “Anatomi Sınıfı” adlı tablosu sadece hikâyeye değil, ışığı ve rengiyle görsel atmosfere de yol gösterir. Yönetmen Joel Schumacher'in ölüm anlarındaki hızlı kurgu oyunları göz alıcıdır. Danimarkalı yönetmen Niels Arden Oplev de, ölüm anı tecrübeleri ve hızlı kurgu atraksiyonlarında Schumacher'den aşağı kalmıyor; gerilim sahnelerinde iyi iş çıkarıyor. Hayaletleri arka planda, karakterlerden önce bize gösterdiği sahneler de fena değil. Ama genel olarak ilk filmdeki kadar baskın bir görsel stil sergileyemiyor.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
2017 model ‘Çizgi Ötesi’nin kayda değer yönleri o kadar az ki, onlar da kimi göndermeler ve hatırlatmalar olarak dikkat çekiyor: ‘Behçet hastalığı’, Dr. Mehmet Öz göndermesi ve ‘Ustalara saygı’ kabilinden kadroda yer alan ve genç tıpçıların hocası olarak karşımıza gelen Kiefer Sutherland. Ben genelde hatıralarla oynanmamasından yanayımdır, şimdiki zamanın ‘Çizgi Ötesi’, zaten çok önemli bir film olmayan ama zihnimizde kendince bir tat bırakmış orijinalini fazlasıyla aratıyor... Ayrıca ilk filmin en önemli tortusu “Ölmek için güzel bir gün” cümlesiydi, bu bile yeni adımda hakkı verilerek tekrarlanmıyor.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Milliyet
Yazar: Nil Kural
Joel Schumacher’in 1990 yapımı, kusurlarına rağmen sevilen filmi “Çizgi Ötesi / Flatliners”ın yeniden çevrimi ilkinin de gerisinde kalıyor. “Ejderha Dövmeli Kız”ın Danimarka yapımı uyarlamasının yönetmeni Niels Arden Oplev’in imzasını taşıyan “Çizgi Ötesi” orijinal filmin karakterlerini olmasa da ana fikrini koruyor: Tıp öğrencisi Courtney, geçmişteki bir hatasının da etkisiyle kalbini durdurup ölüm sonrası deneyimini yaşamak ve bu andaki beyin aktivitelerini kaydetmek istiyor. Ona yardımcı olan tıp öğrencisi arkadaşları da sırayla bu deneyimi yaşarken, geçmişlerindeki hatalar onları rahat bırakmıyor.
Eleştirinin tamamı için: Milliyet
Sözcü
Yazar: Burak Göral
"Ejderha Dövmeli Kız"ın Danimarkalı yönetmeni ise filmi o kadar sıradan bir yönetimle ele almış ki, neredeyse bir TV filmine dönüştürmüş. Yine de ilk yarım saatlik kısım, ne zamandır perdede izlemediğimiz Ellen Page'in varlığı ve diğer genç oyuncuların senaryo tarafından kısıtlandırılmış olmalarına rağmen görünür çabaları filmi dev bir fiyasko olmaktan kurtarıp, vasat bir gerilim filmi tamlamasını aştırmıyor.
Eleştirinin tamamı için: Sözcü
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Neredeyse 30 yıl sonra yeniden karşımıza gelen bu fantezi öykü, başlarda oldukça ilginç duruyor. Tıbbi yanı tartışılabilir. Ama bir yandan tıpta o günden beri atılan dev adımlar, öte yandan çağdaş sinemanın katkısıyla sıkça işlenen ölüm-sonrası temasının çekiciliği, iyi bir kadroyla birleşerek belli bir gerilim sağlıyor. Ama sonra işler çığrından çıkıyor. Film bilimsel fantezi yanını tümüyle terk ederek, kahramanlarını geçmişi hatırlayan, bu arada işledikleri günahları da acıyla anan ve sonunda onların kefaretini ödemek zorunda bırakılan insanlar olarak ele alırken, ahlakçı bir tavra ve klasik bir korku filmi atmosferine bürünüyor. İnandırıcılığını da bir yana iterek...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
İlk film, ölüme meydan okuyan, aşkı, tutkuyu yoğun yaşayan, kendilerini bilim insanları olarak gören gençler üzerinedir ve meselesine iyi odaklanır. Yeni filmse başlarından büyük bir işe girişen rekabetçi tıp öğrencileriyle ilgili ve biraz dağınık... Öykü tam da bu nedenle ilk filmin ağırbaşlılığından mahrum kalıyor. 27 yıl önceki filmde, Rembrandt'ın “Anatomi Sınıfı” adlı tablosu sadece hikâyeye değil, ışığı ve rengiyle görsel atmosfere de yol gösterir. Yönetmen Joel Schumacher'in ölüm anlarındaki hızlı kurgu oyunları göz alıcıdır. Danimarkalı yönetmen Niels Arden Oplev de, ölüm anı tecrübeleri ve hızlı kurgu atraksiyonlarında Schumacher'den aşağı kalmıyor; gerilim sahnelerinde iyi iş çıkarıyor. Hayaletleri arka planda, karakterlerden önce bize gösterdiği sahneler de fena değil. Ama genel olarak ilk filmdeki kadar baskın bir görsel stil sergileyemiyor.
Hurriyet
2017 model ‘Çizgi Ötesi’nin kayda değer yönleri o kadar az ki, onlar da kimi göndermeler ve hatırlatmalar olarak dikkat çekiyor: ‘Behçet hastalığı’, Dr. Mehmet Öz göndermesi ve ‘Ustalara saygı’ kabilinden kadroda yer alan ve genç tıpçıların hocası olarak karşımıza gelen Kiefer Sutherland. Ben genelde hatıralarla oynanmamasından yanayımdır, şimdiki zamanın ‘Çizgi Ötesi’, zaten çok önemli bir film olmayan ama zihnimizde kendince bir tat bırakmış orijinalini fazlasıyla aratıyor... Ayrıca ilk filmin en önemli tortusu “Ölmek için güzel bir gün” cümlesiydi, bu bile yeni adımda hakkı verilerek tekrarlanmıyor.
Milliyet
Joel Schumacher’in 1990 yapımı, kusurlarına rağmen sevilen filmi “Çizgi Ötesi / Flatliners”ın yeniden çevrimi ilkinin de gerisinde kalıyor. “Ejderha Dövmeli Kız”ın Danimarka yapımı uyarlamasının yönetmeni Niels Arden Oplev’in imzasını taşıyan “Çizgi Ötesi” orijinal filmin karakterlerini olmasa da ana fikrini koruyor: Tıp öğrencisi Courtney, geçmişteki bir hatasının da etkisiyle kalbini durdurup ölüm sonrası deneyimini yaşamak ve bu andaki beyin aktivitelerini kaydetmek istiyor. Ona yardımcı olan tıp öğrencisi arkadaşları da sırayla bu deneyimi yaşarken, geçmişlerindeki hatalar onları rahat bırakmıyor.
Sözcü
"Ejderha Dövmeli Kız"ın Danimarkalı yönetmeni ise filmi o kadar sıradan bir yönetimle ele almış ki, neredeyse bir TV filmine dönüştürmüş. Yine de ilk yarım saatlik kısım, ne zamandır perdede izlemediğimiz Ellen Page'in varlığı ve diğer genç oyuncuların senaryo tarafından kısıtlandırılmış olmalarına rağmen görünür çabaları filmi dev bir fiyasko olmaktan kurtarıp, vasat bir gerilim filmi tamlamasını aştırmıyor.
T24
Neredeyse 30 yıl sonra yeniden karşımıza gelen bu fantezi öykü, başlarda oldukça ilginç duruyor. Tıbbi yanı tartışılabilir. Ama bir yandan tıpta o günden beri atılan dev adımlar, öte yandan çağdaş sinemanın katkısıyla sıkça işlenen ölüm-sonrası temasının çekiciliği, iyi bir kadroyla birleşerek belli bir gerilim sağlıyor. Ama sonra işler çığrından çıkıyor. Film bilimsel fantezi yanını tümüyle terk ederek, kahramanlarını geçmişi hatırlayan, bu arada işledikleri günahları da acıyla anan ve sonunda onların kefaretini ödemek zorunda bırakılan insanlar olarak ele alırken, ahlakçı bir tavra ve klasik bir korku filmi atmosferine bürünüyor. İnandırıcılığını da bir yana iterek...