Hesabım
    Eylül
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Eylül
    Yazar: Kaan Karsan

    Türk sinemasının son yıllardaki minimal eğilimlerinden haberdar olmayan bir sinemaseverimiz kalmamıştır herhalde. Vizyonda ve özellikle festivallerde izlediğimiz yerli filmlerin çoğu bu yapıda. Fakat gelin görün ki "minimal film" mefhumunu sanki tam olarak özümseyememiş ve anlayamamış gibiyiz. Öyle ki –bazı yönetmenlerimizi tenzih ederek konuşuyorum- çoğu sinemacımız minimal filmlerinde hiç gerek olmamasına rağmen minimal fikirleri, minimal yönetmenlikleriyle ve minimal oyunculuk performanslarıyla yola çıkıyorlar. Bu tercih, filmlerimizi minimalist değil "küçük" kılıyor ve maalesef bu iki sıfatın arasında kocaman bir anlam farkı var. Hele ki daha yakınlarda Çoğunluk, Bir Zamanlar Anadolu'da ve Bal gibi çok büyük şeyler söyleyen ve yeni boyut kapılarını zorlayan minimal filmler izledikten sonra, sinemacılarımızın bu kavramları daha iyi kavrayabilmelerini beklerdim. Çünkü artık "benim sinemamı anlamıyorlar" yaklaşımı, elitist bir tavır olmanın ötesinde sıkıcı olmaya başladı.

    İşte Cemil Ağacıkoğlu'nun fotoğrafçılıktan sinemaya attığı ilk adım olan Eylül filmi de tam olarak bu dertten muzdarip. Filmde hastalığı uç noktalara kadar ulaşmış bir eşi olan ve yaşadığı bu buhran döneminde bir yandan da yabancı bir kadından etkilenmeye başlayan bir karakterin hayatından ‘minimal' bir kesit var. Fark etmişsinizdir, karşımızda az oyunculu, az sayıda yan karaktere sahip ve az konuşan bir eser var.

    Anlatımı ağırlaştıran ya da kimi açılardan filmin süresini uzatıp filmi bir uzun metraj haline getiren durağan film yönetimi, birçok filmde olduğu gibi bu filmde de mevcut. Bu sene Adana Altın Koza'nın çoğu yarışma filminde de karşılaştığımız bu klişe yöntemi uygulamak artık hiç şüphe yok ki bir meziyet değil. Zira ocağın altını sonuna kadar kısarak ağır ateşte pişirilen filmler, eğer yeni bir dünya yaratmıyorlarsa veya içlerinde bambaşka bir bakış açısı ihtiva etmiyorlarsa tam anlamıyla can sıkıcı oluyorlar.

    Cemil Ağacıkoğlu'nun durağan (hatta bazen duran), hareketsiz ve heyecansız film yönetimi de eldeki ‘minimal' malzemeyi, el yordamıyla ve uzun metraj hale getirmek amacıyla zorla genişleterek, serpiştiriyor filme. Dikkatli bir sinemasever için planları ve sahneleri kısa sürede ezberlemek hiç zor değil. Yer yer iyi ezber gerektiren ve iyi çekilmiş sahneler ise filmin tüm bu anlatımsal lezzetsizliği nedeniyle heba ediliyor.

    Şunu söylemem lazım ki, hiçbir zaman bir filmi sadece ‘sıkıcı' olduğu için eleştiren biri olmadım, hatta bir filmin bazen sıkıcı olarak düşünsel dünyasını genişletebildiğini düşünürüm; ancak Eylül filmine yapay bir biçimde yerleştirilmiş olan ve hikayeye hiçbir şey katmayan bir sıkıcılık var ortada. Bunun yanında filmin kapkaranlık renkleri, kasveti ve uçlarda geçen karamsarlığı, yaşadığımız hayat için bile biraz sürreal kaçıyor.

    Sadece bir çıkış noktasından ibaret olan ve filmin hiçbir anında geliştirilemeyen, bir adım ileri götürülemeyen senaryo, sanki "ucu açık" değil; yarım bırakılmış. Öyle ki film bittiğinde karşı konulamayan bir tatminsizlik hissi sarıyor bünyeyi. Bu izleyiciler alışkanlıklarından dolayı "kesin bir son" beklediği için değil; filmin senaryosundaki boşluklardan kaynaklanıyor. Filmin uzun planlarında yitip giden iki boyutlu karakterlere can vermek için ellerinden geleni yapan Turgay Aydın ile Görkem Yeltan'ın oyunculukları ise Ağacıkoğlu'nun kasvetli ve karamsar filminde hafif bir övgüyle bahsedilebilecek nadir unsurlardan.

    Her şeye rağmen, şunun farkındayım ki, Cemil Ağacıkoğlu yeteneksiz ya da basın tarafından cesareti kırılması gereken bir yönetmen değil. Bazen kamerasına ve setine hâkim olabileceğini bize son derece vasat olan "Eylül" filminde bile gösteriyor. Fakat kendisi kesinlikle doksan dakikalık bir film için doksan dakikalık malzemeyle yola çıkmalı ve altmış dakika boyunca filme uzatmaları oynatmamalı diye düşünüyorum. Bu şekilde fotoğrafçılık yeteneklerinin yanında bize kurmaca yeteneklerini de belki daha fazla hissettirebilir.

    kaankarsan@gmail.com twitter/kkarsan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top