Vücut eleştirileri

Senaryosunu da kaleme alan, "sinema sanatı heveslisi" Kıbrıs asıllı Türk sinemacı Mustafa Nuri'nin...

İlk uzun metrajlı (debut) sinema filmini çekmek gayesiyle yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Vücut”; dillendirilen masalın ne olduğu anlaşılamayan oyunculuk performanslarının açık ara öne çıktığı, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, 2011 yılındaki Adana Film Festivali'nde; Hatice Aslan'a "En İyi Kadın Oyuncu", Şeyla Halis'e "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ve Hakan Kurtaş'a da "Umut Veren Erkek Oyuncu" Ödüllerini kazandıran bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Hayatını, "bedenini" porno izleyicisine sunarak kazanan orta yaşlarındaki porno oyuncusu Leyla'nın (Hatice Aslan)...

İstanbul Tarlabaşı semtindeki bir evin kapısına dayanıp, mahalleliyi de fena halde kızdırırcasına bağırarak lanet okumasına rağmen açtıramadığı bir sahne ile başlar...

Ve...

Sahildeki bir bankın üzerine de çöken aynı Leyla, şimdi yapayalnızdır...

***

Derken...

Herkesin işe gittiği bir saat olan sabahın yedisinde, akşamdan kalma fenerleri ancak söndürebilen...

Filmin öteki ana karakteri İzzet Gündoğdu (Hakan Kurtaş), yatmak için nihayet evine gelmiştir...

***

İşsiz güçsüz bir biçimde...

Orada burada sürten 21 yaşındaki İzzet'in bu hali, kendisine harçlık vermeye devam eden annesi Semiha'yı (Şeyla Halis)...

Her seferinde olduğu gibi, yine resmen çileden çıkartmıştır...

***

Öyle ki...

Bir sonraki günün saat 15:00'ine, oğlunun film yıldızı olduğunu görmeyi ziyadesiyle arzulamakta olan ve yüzden de oyuncu seçmelerine dair bir iş görüşmesi de ayarlamış olan Semiha...

Söz konusu randevuya gitmemesi halinde, hem harçlığını kesme hem de eve almamakla tehdit etmektedir...

***

Gerçi İzzet...

Bir TV dizisinin oyuncu seçim işi olan bu randevuya gitse de...

Sinirlerine hakim olamadığı için cast'a dahil edilmez...

Yani bu işi de kaçırır...

***

Neyse...

İlaç bağımlısı da olan Leyla, Cengiz'in (Cengiz Bozkurt) kendisine...

Bankadaki bir miktar para ile beraber bıraktığını söylediği evde...

Aldığı ilaçların da etkisiyle yatakta uyuklamakta...

Ve...

Almanya'dan İstanbul'a birlikte dönmüş olduğu porno film yapımcısı Cengiz şimdi de kendisine; Almanya pazarında satılmak üzere, son bir film çekmeyi de teklif etmektedir...

***

Aynı gün içerisinde...

Ömrünün büyükçe bir bölümünü Almanya'da geçirmiş olduğu için, yıllardır görüşemedikleri Leyla'nın ziyaretine ablası Nurgül (Şebnem Dilligil) geliverir...

Çaylarını içip kurabiyelerini yer yemez Nurgül Leyla'yı, akşam yemeği için kendi evlerine davet eder...

***

Ama...

Ne yazık ki...

Leyla'nın, ablasının kocası ile çocuklarının karşısına çıkabilecek nitelikte bir kıyafeti bulunmadığı için davet, o günlüğüne yatar...

Zira Nurgül'ün ifadesiyle...

Leyla'nın kıyafetlerini giymeye, pavyon kadınları bile cesaret edemeyecektir...

***

Bütün bunlar yaşanırken...

Annesi ve kız kardeşiyle (İlayda Süren) akşam yemeğini yiyen İzzet'in telefonuna, bir arkadaşı tarafından yeni bir casting görüşmesinin yapılacağına ilişkin bir bilgi gelir...

***

Ertesi gün...

İzzet, seçmelerin yapılacağı adrestedir ve kolaylıkla anlaşacağı Cengiz ile; çekilecek olan porno filmin detaylarını görüşmektedir...

Çünkü...

Cengiz'in gözü, İzzet'in tipini tutmuştur ve artık İzzet'in yapması gereken tek şey de...

Cengiz'den gelecek olan telefonu beklemek olacaktır...

***

Çok geçmez...

Üzerine, uygun kıyafetler de ayarlanan Leyla...

Ablası Nurgül'ün...

Oğlu (Kerimhan Duman), kızı (Begüm Doyuran) ve Leyla'yı kendisinden...

Gerek surat ve gerekse de "bedenen" daha bakımlı bulması nedeniyle Nurgül'ün sofrada tartışacağı kocası (Ercan Demirel) ile de tanışır...

***

Uzatmayalım...

Sıra...

Leyla'nın mutfakta yemek hazırlayan bir ev hanımını...

İzzet'in de, mutfaktaki bitmiş Aygaz tüpünü değiştiren bir tüpçüyü canlandırdıkları...

Pornonun çekimlerine gelmiştir...

***

Fakat...

Rolünün havasına girememesi sebebiyle...

Üçüncü denemesinde de bir türlü başarılı olamayan İzzet, sinirlenen Cengiz ve adamlarının saldırısına maruz kalır...

Eğer...

Leyla devreye girip yardımına koşmasaydı, muhtemelen çok fena dayak da yiyecekti İzzet...

***

Sırf o yüzden de...

Teşekkür etmek amacıyla, çekim seti olarak kiralanan binanın dışında kendisini beklemeye koyulan İzzet ile aralarındaki yaş farkına karşın kimyaları uyuşan Leyla'nın yolları da kesişmiş olur...

Dakika 40...

Çok büyük beklentilere girmemeniz gerektiğini belirteceğimiz, filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; senarist ve yönetmen Mustafa Nuri'ye, başarısız bulduğumuz ve biraz yüksek gibi duran puanları da...

Sadece oyuncuların çabalarına saygı duyduğumuz için verdiğimiz ilk denemesinin sonunda sinema defterini kapattırmak zorunda bıraktıran 64 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,

bu filmin anlattığı şu : hayvanın biri var eder namuslu kadınını en sonunda faişe , adam gibi adam var faişe de olsa onu her şeye rağmen sever doğru yola sokar

Hatice Aslan'ın mükemmel oyunculuğu için kesinlikle izlenmeyi hak ediyor....onu çok seviyorum...

Bu kadar cok da aglanmaz ki. Filmde herkes ağlıyor. Ahlak üzerine Konuşmak istiyor film fakat yeni bir şey söylemiyor. Oyuncular cok iyi.