Ortalama puan
3,2
96 Puanlama
İtiraf hakkında görüşlerin ?
4,0
11 Nisan 2014 tarihinde eklendi
Bir "Lars von Trier filmi" olarak değerlendirmek lazım. Bunu söyleyerek başlamalıyım. Ve eğer bu durumu özümserseniz filmin aşırılıklarına vs. zaten takılmıyor ve sinemasal açıdan değerlendirebiliyorsunuz. Ha eğer önceden Danimarkalı yönetmen ile tanışmadıysanız, bu filmden önce daha "softcore" çalışmaları ile, ne bileyim bir "Dogville" veya "Melancholia" ile başlayın derim. Çünkü öteki türlü filmin vurgulamak istediklerini, göndermelerini, sinemasal ve genel olarak sanatsal anlamda yakaladığı kaliteyi göremeyebilirsiniz. Başarılı oyuncular, başarılı bir senaryo, başarılı müzik kullanımı. Özellikle bazı bölümleri (Mrs. H!) gerçekten çok vurucu. Gözünüzü kırpmadan izliyorsunuz. Shia Labeouf kısa rolünde sergilediği "muzip" performansı ile hayranlık uyandırıyor. Tabii asıl yorumu "Bölüm 2"nin ardından yapmak gerekiyor. Fakat bu ilk halka dahi bizlere üzerine konuşulacak pek çok konu bırakmayı başarıyor.
4,0
13 Kasım 2022 tarihinde eklendi
Senaryosunu da kaleme alan Lars von Trier'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Nymphomaniac : Volume I”, Amerika Sinema Filmleri Derneği (MPA) tarafından 17 yaş üzeri izleyici kitlesi kategorisinde değerlendirilen; (kesinlikle pornografi değil) "erotizmin" zirveye oturtulduğu, Almanya, Belçika, Danimarka ve Fransa ortak yapımı olan "aykırı" bir film olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, 4.7 milyon dolarlık bir bütçeyle, görsel efekt teknolojisi ve cinsel organları temsilen sıra dışı "protez makyaj" uygulamalarına yer verilmesinin yanı sıra; özellikle de sevişme sahnelerinde koordinatörlüklerini Olivier Bisback ile Ernst Reimann'ın üstlendikleri, işin profesyoneli dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen ve 16 Şubat 2014 tarihindeki dünya prömiyeri Berlin Uluslararası Film Festivali'nde yapılan "NYMPH()MANIAC" serisinin bu ilk filminin 148 dakikalık "Director's Cut / uncut" versiyonuna biraz daha yakından bakalım...

***

Karlı ve kasvetli bir akşam da, bir şişe süt ile biraz da pasta almak için dışarıya çıkarak yakındaki bir mahalle dükkanına giden Seligman (Stellan Skarsgård), gerisin geriye evine doğru yönelmişken; arka sokaklardan birinde, yerde kanlar içinde yatmakta olan Joe'ya rastlar...

Fena biçimde dövülerek sokağa atılmış olan ve Seligman'ın, gerek ambulans gerekse de polis çağırma önerilerini kabul etmeyen ama Seligman'ın elinde tutmakta olduğu filenin içindeki süt şişesini gören Joe; bir fincan sütlü çayın, kendisine iyi gelebileceğini söyler...

Bunun üzerine Seligman; kendisine giyebileceği bir pijama ile temiz çarşaflar sererek uyuyabileceği bir yatak da hazırlayarak verebileceği Joe'yu, koluna girerek evine götürür...

Ardından yatağa yatırarak üstüne yorganı örttüğü Joe'ya, sütlü çayını da getiren Seligman; başucuna çektiği bir iskemleye oturarak ondan, yaşadıklarını anlatmasını ister...

Ancak uzandığı yerden, kendi hikayesine başlamak yerine duvardaki sinek şeklindeki olta iğnesi dikkatini çekince mevzu; dönüp dolaşarak, Seligman'ın balık tutma hobisine evrilir...

Hatta çocukluk günlerinde okuduğu, Izaak Walton ve Charles Cotton'ın yazdıkları "The Compleat Angler: or, The Contemplative Man's Recreation" (1653) isimli balıkçılığın püf noktalarının en ince detaylarına kadar incelenerek değerlendirildiği klasik kitabına...

Derken...

Sıra, yıllardır çok satanlar arasında yer alan bu kitabın adından esinlenen Joe'nun kendisindedir...

***

- Birinci Bölüm: "The Compleat Angler" -

Henüz iki yaşındayken (Ronja Rissmann), cinselliğini keşfeden bir nemfomanyak olduğunu belirtince Joe; Seligman buna, şiddetle itiraz eder...

Fakat Joe'nun devamında anlatacakları karşısında; Seligman'ın da, aynen bizim gibi şaşkınlıktan donup kalması neredeyse kaçınılmazdır...

O yüzden de, yorumumuzdaki anlatımı burada kesiyoruz...

Zira müzikleriyle de kulakların pasını silen film de, lafın bittiği yerdeyiz...

Dakika 15...

Stacy Martin, Sophie Kennedy Clark, Shia LaBeouf, Christian Slater, Jamie Bell, Uma Thurman, Jean-Marc Barr, Willem Dafoe ve Connie Nielsen gibi yıldız oyuncularında devreye girerek medeni cesaretlerini sergileyecekleri filmin "uncut" versiyonunun geride kalanında siz değerli sinema sever dostlarımızı; ağızlarınız açık olarak seyredeceğinizi tahmin ettiğimiz, 133 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Keyifli seyirler,
4,0
7 Nisan 2014 tarihinde eklendi
Filmi beğenirsiniz ya da beğ kabul etmesekte de böyle bir rahatsızlık var ve dünyanın her yerinde biz uyurken,biz bilemezken yaşanıyor. Filme duygusal olarak bakmaktan biraz öteye gitmek lazım. Sinema denen olgu Ahlak bilgisine sadık eserler ortaya çıkartmak değildir.
Sinema insanlara öğretici olmak zorunda değildir.
Sinema tüm insanlara hitap etmek zorunda da değikle son zamanlarda izlediğim en harika filmlerden biriydi. Uzun uzun yorum yazmak isterdim ama çok da kişinin anlayacağını sanmıyorum. Şizofreni ile ilgili tonla filmi bir psikolojik rahatsızlık adı altında izleyebiliyorsanız Nymphomaniac'ı da bir hastalık olarak değerlendirip, insanların ahlak sınırlarını zorlayan, yargılayan, çoğu zaman ahlak anlayışını aşağılayan bu yapımı izleyebilirsiniz bence!
Lars Von Trier'den bahsediyorsak beni anlayanlar çıkacaktır.
Özellikle ikinci part diyorum başka da bir şey demiyorum.
İyi seyirler!

10/10
4,0
15 Şubat 2014 tarihinde eklendi
Aşk, kıskançlıkla buluşmuş şehvettir diyor Lars von Trier; merakla beklenen son filmi Nymphomaniac'ın geri planında. Kendi teşhisini kendisi koyan orta yaşlı bir kadının, kendinden büyük bir adama hayat hikayesini anlatmasını seyrettiğimiz filmde şehvetin, aşkın, cinselliğin, kusurların, kararların ve keşfedemediğimiz iç gizlerimizin yeniden tanımını yapıyor yönetmen. Klasik anlatı ile modern anlatıyı, son filmlerinde benimsediği üslupla fakat daha derinleştirerek ve estetizmin sınılarını zorlayarak harmanlıyor: Karşınızda Nymphomaniac…
4,5
20 Mart 2015 tarihinde eklendi
Film kurgusuyla gayet iyi di basrol oyuncusunun soguk kanliligi insani gercekten etkiliyor film erotik sahneleriyle dikkat ceksede oyuncunun soguk kanliligi tamamen hasta piskolojisini insana sak diye yuzune vuruyor insan erotik sahnelri izlerken tahrik degil hastalik pislolojisine sokuyor iste filminde basariai bence burdan geliyor en cok etkilendigim sahne ritimlestirme gercekten marjinal bi sahneydi bence izlenmesi gereken ilginc bi hikaye
4,5
12 Eylül 2015 tarihinde eklendi
Filmin başından beri hikayesi insan da merak uyandırıyor. Filmdeki sürükleyecilik bir dakika bile ara vermiyor . Hastalık sahibi olan bir kadının geçmişini anlatması hiç bir sıkıcılığa yol açmıyor . Filmi sadece erotik açıdan izlemeyin . Kadının adama geçmişini anlatırken aralarındaki diyaloglar dikkat çekici ve yeni bilgiler öğreneceğinize eminim . İyi seyirler
Daha Fazlasını Göster