Tehlikeli Takip eleştirileri

Senaryosunu da yazan David Ayer'ın yönetmen koltuğunda oturduğu “End of Watch”, türün meraklılarını heyecanlandıran, fakat çok daha fazlasını da veremeyen polisiye bir aksiyon gerilim olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, 7 milyon dolar gibi oldukça mütevazı bütçeyle ve özellikle de zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini, Mike Gunther ile Gary Robert'ın üstlendikleri; dublör oyuncuların performanslarına dayanılarak çekilen ve brüt 57.6 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Bir zamanlar, Los Angeles Polis Departmanı'nın (LAPD), suç oranının zirve yaptığı Newton Bölümü'nün Güney Merkezinde:

"Dur" ihtarına uymayarak kaçmakta olan bir araç ile gördüğü her şeyi kamerayla kayıt altına almayı neredeyse takıntı haline getirmiş olan polis memuru Brian Taylor (Jake Gyllenhaal) ve ortağı Miguel "Mike Z" Zavala'nın (Michael Peña) bulunduğu resmi devriye araçları arasındaki kovalamaca; iki suçludan birinin ölü, diğerinin de yaralı olarak ele geçirildiği silahlı bir çatışmayla noktalanır...

***

Bu olay sonrasında...

Her ne kadar karakol komutanı Yüzbaşı Reese'in (Jaime FitzSimons) desteğini kazanmış olsalar da, Taylor ile Zavala'nın 9 olan görev bölgesi; trafik cezası yazmaktaki ihmalleri de göz önünde bulundurularak, Komiser Yardımcısı Sarge (Frank Grillo) tarafından 13 olarak değiştirilir...

***

Aynı gün...

Çevresinde yaşayanlara rahatsızlık vermesi nedeniyle ihbar edilen, Afro - Amerikan siyahilerin oluşturduğu Bloods çetesinin önemli isimlerinden Bay Tre'nin (Cle Sloan) evine yapılan baskında; kendisine ırkçı hakaretler yağdırarak küçümsediği Meksika asıllı Zavala ile Tre, yumruk yumruğa kozlarını paylaşırlar...

Kavganın kazananının, polis rozetini o süre boyunca bir köşeye bırakan Zavala'nın olduğu ve o yüzden de Bloods'un liderlerinden Tre'nin takdirini kazandığı günün ilerleyen saatlerinde:

Çalıntı bir otomobilin içine doluşmuş haldeki La la (Flakiss), Wicked (Diamonique), Demon (Richard Cabral) ve patronları Big Evil'dan (Maurice Compte) teşekkül eden Latin Amerika kökenli Curbside çetesi; mahalledeki uyuşturucu satıcısı rakipleri Bloods'a, aralarından bir kişinin ağır yaralanacağı, silahlı bir saldırı düzenler...

***

Ertesi gün...

Taylor ile Zavala; Curbside çetesinin kullandığı çalıntı aracı, yakılarak terk edilmiş bir vaziyette bulur ve durumu, anında merkeze bildirirler...

Cinayet masası dedektifleri (Michael Monks - Hugh Daly) incelemelerini tamamlayana kadar, aracın başında bekleme görevini; memur Orozco (America Ferrera) ile aralarının pek hoş olmadığı açıkça görünen memur Van Hauser'a (David Harbour) teslim eder etmez de, sokaklardaki devriye sürüşlerine devam ederler...

***

Ardından da...

Anneleri Bonita (Shondrella Avery) ile keş erkek arkadaşınca (Everton Lawrence); elleri ve ağızları bağlanarak bir dolabın içerisine hapsedilmiş olan 1 ve 3 (Jared Washington) yaşlarındaki, iki kayıp çocuk vakasını çözüme kavuştururlar...

***

Bu arada yeri gelmişken, evli olan Zavala'nın hamile karısının Gabby (Natalie Martinez); tek takılan Taylor'ın tavlamaya çalıştığı Su Enerjisi Bilimi dalında yüksek lisans okuyan Janet (Anna Kendrick) olduğunu da belirtmiş olalım...

Ki Zavala, Taylor ile yakın dostunun müstakbel eşi Janet'ı; on beş yaşına basacak küçük kız kardeşinin (Tatiana Sarasty), Cumartesi günü yapılacak doğum günü eğlencesine davet edecek ve böylelikle de hepsi birbiriyle tanışmış olacaklardır...

***

Derken...

Bir başka gece devriyesinde, aralarında Taylor ile Zavala'nın da bulunduğu bir LAPD ekibi; aşırı müzik gürültüsü nedeniyle şikayet edilen ve kullanılan uyuşturucunun da, derhal zulalanarak ortadan kaldırılacağı, Curbside'ın ev partisini ziyaret etmek zorunda da kalacaktır...

***

Elbette ortağını kırmayı, aklının köşesinden dahi geçirmeyen Taylor, hafta sonu Janet'ı da yanına alarak; Zavala'nın, "geniş aile" davetine katılacaktır...

***

Neyse...

Emin olun şu ana kadar sıraladıklarımızın tamamı, filmin ana karakterlerini tanımamız için gerekli olan özet bir fragmandan ibaret gibidir sadece...

Asıl önemli mevzu, Taylor ile Zavala'nın; Big Evil'ın annesinin evinden, bir tencere dolusu çorba alıp ayrılan kamyoneti, durdurup aramasıyla başlayacaktır...

Zira çorba tenceresine, su geçirmez naylonların içine ambalajlanarak yerleştirilmiş dolar destelerinin yanı sıra; aracın sürücüsündeki (David Castañeda, Jr.) mücevherlerle süslenmiş tabancaya ek olarak, arka koltuğa özenle yerleştirilmiş altın kaplamalı bir AK - 47 Kalaşnikof tüfekte, LAPD'nin eline geçecektir...

Hepsi bu kadar mı?

Tabii ki hayır?

"Heyecan henüz yeni başladı" diyerek biz anlatımımızı burada noktalıyoruz...

Dakika 45...

Vakti zamanında vizyona girdiği yıl, sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanında sizleri; aksiyon dozunun giderek artacağı, 64 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

Yeter ki, çok da büyük beklentilere girmemiş olun...

Keyifli seyirler,

berbat ötesi bir film flash tvdeki gerçek kesitlerden bile daha amatörce ne bir heyecan ne bir aksiyon polisiye bir filmde aradığınız hiçbirşey yok imdb puanının 8 olması sizi yanıltmasın 10 üzerinden 1 puan bile bu filme çok daha yazacak çok şey var ama neyse uzun lafın kısası kesinlikle gitmeyin 109 dknıza yazık

Bir sürü polisiye film izlemişimdir şimdiye kadar genelde tek düze olurlar ve aynı olayları anlatıp durular bu da polisiye olduğu için başta önyargılarım vardı ama izledikten sonra yanıldığımı anladım ,pek kimse yorum yapmamış ama bence izlenmesi gereken bir film.Oyuncuklar çok iyi bir kere dram,aksiyon,macera hepsi mevcut imdb puanını hak ettiğini de düşünüyorum ayrıca..8/10

Bir polisiye filmi olarak karşımıza çıksa da başka açılardan filmi görmemizi sağlıyor. İki polis memurunun gözünden görüyoruz çoğu şeyi ve onların hayatlarını da. Aslında kolay gibi görünen kutsal bir mesleği seriyor gözler önüne. Dialoglar da tam da amerikalılara göre. İzlenebilir türden.

David Ayer Amerika'nın belalı sokaklarında izleyiciyi yüz on dakikalık bir maceraya çıkarıyor ''End of Watch'' ile.Found footage yöntemini kullanan ilk aksiyon-suç filmi ve etkileyicilik maksimum düzeyde.Diyaloglardaki başarı,Gyllenhaal-Pena ikilisinin uyumu ve en önemlisi gerçekliği sağlamadaki yüzde yüz becerisi türünün en iyi örneklerinden biri haline getiriyor bu yapımı.''Training Day'',''S.W.A.T.'',''Harsh Times'' gibi filmleri yazıp ''Street Kings''i yönetmiş Ayer,Joe Carnahan'la birlikte suç filmlerinin akla gelen iki-üç isminden biri ve yine kaldığı yerden devam ediyor.

RealTime tadında, el kamerası/standart handy cam ile çekimi ile klasik bir konuyu süsleyip pisleyip sunmuşlar , yer yer durağan sahneler sebebli sıkıcı olabiliyor, konudan kopuyarsada , finale doğru toparlamaya çalışılıyor.

David Ayer,daha önce polisiyelerde çok fazla alışık olmadığımız bir şekilde kişisel kameraları da işin içine sokmuş.Bunun da filmin en büyük artısı olan gerçekçiliğine çok büyük katkı yaptığını düşünüyorum.Karakterlerimiz gayet saf ve sempatik,özellikle Michael Pena'yı çok başarılı buldum ama saflık konusunda işin ucunun biraz kaçtığını düşünüyorum.İkili arasında geçen diyalogların altını çizip yazarını kutlamak lazım,Son derece komik ve zekice hazırlanmış.Kendi türünde özgün ve başarılı bir yapım,şiddetle tavsiye ediyorum...7,5/10

Beklentilerimin üzerine çıkan bir film oldu. Acaba bir filmden daha ne bekliyor bazıları bilemiyorum. Hem aksiyon var, hem suç var, hem eğlenceli ve komik bölümleri var hem de sağlam dramatik bölümü de var. Özellikle dram demişken son zamanlarda hiç olmamıştı, bu filmde gözüm doldu. O iki adamın dostlukları bile çok başka. Birbirleri ile olan sohbetlerine dahi bayıldım. Araba da iki saat gezinip sohbet etseler ben onları yine izlerdim herhalde.

Genel hatları ile şöyle özetleyeyim. İki eğlenceli ve kafadar dost polis, devriye sırasında önemli işler yapmaya başlıyorlar. Önce bir kaç kovalamaca, daha sonra uyuşturucu, insan kaçakçılığı derken büyük babaların işlerine bulaşıyor. Meksika kartelleri tabi adamlar işlerine engel olan bu polisleri hedef olarak görüyor ve olaylar gelişiyor. Bu filmde birçok mesaj ve önemli nokta var. En başta polis olmanın gerçek anlamda ne kadar zor olduğunu görüyoruz. Hele ki o kartellerin arasında polis olmak. Daha sonra bir dostluk örneği görüyoruz. Sıkı dostuna diyor ki, eğer sana bir şey olursa senin çocuklarına ve eşine ben sahip çıkarım. Gözün arkada kalmaz. Bunlar gibi bir kaç şey daha var.

David Ayer çok iyi iş çıkarmış bence. Filmin özellikle çekimleri bile çok bambaşka. Önceki sene Fury filminde de beğenmiştim yine beğendim. Bu sene de Suicide Squad ile tekrar geliyor. Ondan da çok ümitliyim bakalım. Jake Gyllenhaal kaliteli filmlerin oyuncusu. Oynadığı rollerin hakkını vererek oynuyor. Ve sürekli üzerine koyarak devam ediyor. Onu da oldukça beğendim. Ayrıca Michael Pena da aksanı ile kendini sevdiriyor. Tavsiye edeceğim filmlerden birisi oldu bu film. İyi seyirler... 7.6/10

öncelikle IMDB" den 7.8 almış bir film olduğunu (http://www.imdb.com/title/tt1855199/) ve bu beyaz perdenin OLAĞAN ÜSTÜ(!) sinema eleştirmenlerinin ne hikmetse 2.5 verdiği ve filmi yerden yere vurduğu filmin,ergen tavırlarla ciddiye almadık şeklinde yorumlaması bana saçma geliyor.neden mi? çünki bir sinema eleştirmeninin bir filmi ciddiye almama gibi bir lüksü olamaz!ciddiye almadıysan kasmıyacaksın ve yazmayacaksın.filmin kotu olduğunu ve hareket sahnesi olmadığını söyleyen kullanıcı yorumuna aldanmayın o Bruce Lee filmi yada terminatör tarzı bir film bekliyordu sanırım.Aksiyon ve çatışma sahneleri çok doğal ve gerçekci. bence izlenmesi gereken güzel bir film. tabiki kurgusal birkaç hata var.mesala eleştirmene katıldığım tek nokta; karakterlerin taşıdıkları video kameralar mevzusu" bunun dışında bence kurguda herhangi bir saçmalık yok.tabi biraz "arka sokaklar" dizisi mantığı var ancak devriye polislerinin neler ile karşılaştığını ve neler yaşadığının toplamı olarak yapılmış bir film.