Sinemasal özelliği olmayan dizi mantığı ile çekilmiş ya da alışkanlıklarından kurtulamamış olan ekibin bir çalışması. Özenli bir senaryo kurgusu yok. Sanki spontane oynanmış hissi veriyor. Behzat'ın yanında adam vuruyorlar, Behzat beyimiz havaya, uçan kuşa ve çevredeki insanlara bakıyor. Sanırsın adama minik çakıltaşı atmışlar. Nerede polisin korunma refleksi? Birde öyle elinde tespih ve rakı ile dolaşan polismi olur.
Sunu belirterek baslayayim sinema filminden önce televizyonda Behzat Ç.'yi izleme firsatim olmadi.Diziyi takip edenlerin elinde belki 30-35 bölümlük bir hikaye yelpazesi mevcut.Bu bölümleri sinema filmiyle karsilastirma yanlis degerlendirmelere yol açabilir,daha acimasiz elestiriler çikabilir ortaya.Bu yüzden filmi elestirirken daha objektif olabilecegimi düsünüyorum.Filme gelirsek,karakterlerin izleyiciye sunumunu yeterince açiklayici bulmadim.Çogunu tanima sansimiz olmadi.Sonuçta filmi,diziyi bilmeyenlerin de izleyecegi düsünülmeliydi.Kim kimdir,hala da bilmiyorum.Senaryoyu çok fazla siradan,yüzeysel ve mantiksiz buldum.Katilin planladigi intikam yönteminin öç almak için uygun ve tatmin edici olmasi mümkün degil.Parkta dolasan akli dengesi bozuk bir insanin böyle bir hikaye için anahtar rol oynamasi ve herseyin onun agzindan çikacak cümlelere bakmasi oldukça saçma.Red kit,düldül,avarel,titus gibi karakter isimleri birbirleriyle alakali gibi görünüyor ama aslinda oldukça gülünç ve böyle bir ankara meskenli polisiye için oldukça anlamsiz.Bunlara finalde Tardu Flordun'un Red Kit kostümü giydigi sahne de eklenince filmin iyice basitlestigini hissettim.Zaten final de doyurucu degildi...6/10
2000'lerin başında Kurtlar Vadisinin başarısından sonra(osman sınavlı iki yıl sonradan batırdılar) uzun zamandır Behsat gibi bir dizi bekliyordukki ilk sezonu bombaydı türk televizyon tarihinin en iyilerinden. Dizilerin film versiyonlarında hep aynı sorunları sanki uzun bir bölümmüş havası olur ama Behsatta kesinlikle bu aşılmış ilk dakikadan itibaren dinamik ve isürükleyici bir anlatım var, kurgu oldukça başarılı, replikler insanı yerlere yatırcak kodar komik, hikayenin işlenişide çok keyifli, sadece Cansu Dere'nin karakteri fazla yapay dururyor filmde, öyleki devamlı birşey olacak diye bekliyorsunuzki, sonu o kadar kurgu o kadar basit ve klişe olmuşki ister istemez can sıkıyor.Bide zaman diziden bağımsız olmuş, neyi ne zamana oturtmuşlar belli değil, yada hiç oturtmakla uğraşmamışlar.Sonuç olarak TV'de inanılmaz kısıtlamalarla(ne küfür ne sigara, ne hareket, ne kan) uğraşan Serdar Akar, sinemanın bağımsızlığıyla komediyi ve eğlenceyi tavan yaptırmış, kesinlikle yılın en iyi türk filmlerinden, eğer sonu daha başarılı olsaymış dört dörtlük diye bilirdik. 10/7,5
beklentim olmadan, sadece merak ettigim ve dvd si çikana kadar beklememek için sinemaya gittim. kesinlikle sikmiyor, baymiyor ama diziden bir adim ileri de gitmiyor. sonuçta, haftada bir gösterdiginiz bölümle, aylardir tanittiginiz sinemanin ayni kalitede olmasi biraz da seyirciye yapilmis ayip olarak görüyorum. bunun disinda, behzat'in "ha he hö" demesinden baska basari veya karizmasi yokken bile, amerikalarda okuyan kizin, savcinin veya diger kadinlarin onunla olma istegi bu gerçeklikte biraz yapmacik duruyor sanki. aksiyondan çok dram polisiye tadinda geçmis. redkit'in zeki diyecek kadar bir olayini da görmedik. siradan bir seri katili yakalamis oldular. bir anlamadigim konu vardi, film hangi zamanda geçiyordu? kizi öldükten sonra, ama sezon 1 finalinden sonra degil herhalde. kisacasi, giderseniz sikilmazsiniz, bol küfür beni rahatsiz etmez derseniz de fazlasiyla sizi güldürecek espriler mevcut. bu kriterlere göre seçebilirsiniz gitmeyi.
inşallah bu yorumlarımızı ekipten birileri okuyordur. Biz filmi film iyi olduğu için değil, diziyi çok özlediğimiz için sevdik, daha doğrusu severek izledik. 38 bölümlük bir diziye ve kitaplara yayılmış bir yapıyı bir filme sıkıştırmaya çalışmak, bununla beraber diziyi hiç izlememiş kitlenin de dizi hakkında şöyle bir fikir sahibi olmasını sağlamak kolay iş değil, fakat imkansız da değil. Filmdeki sorunlara gelmeden önce koyu bir Behzat Ç. hayranı olduğumu, dizinin bütün bölümlerini izlediğimi belirteyim. Akbaba'nın filmdeki ekran süresi çok kısa ve dizide en derin karakterlerden biri olan bu karakter filmde adeta hayatı koklayarak ceset bulmak ve bira içmekten ibaret olan takıntılı bir polis olup çıkmış! Halbuki dizide öyle midir? Ankara'nın en iyi iz sürücüsü olan Hayalet'in ise konuşmalarının animasyon formatında verilmesi, dolayısıyla sulandırılması affedilecek gibi değil! Adeta bu karakter tiye alınmış filmde. Harun, dizide hadi biraz zorlayalım ekibin şirinlik abidesidir, yaptığı alakasız konuşmalar ve eylemlerle ekibin komik adamıdır aslında. Filmde ise bildiğimiz Harun gitmiş yerine sert, hayatı onu bunu dövmekten ibaret olan sinirli bir adam gelmiş. Bu da affedilecek bir hata değil! Red Kit faciasına gelmeden önce ufak detaylara girelim. Hakan Boyav'ın karakteri ne kadar zorlama geldiyse, Cansu Dere'nin karakteri de bir o kadar havada kalmış. Behzat komiser öyle kadınların baştan çıkarıp öpücük kapabilecekleri bir adam değil, Harun durup durduk yerde bir adamı hastanelik edecek bir adam değil. Arka planda Pilli Bebek grubunun enfes parçası "Duruyor Zaman"ın çaldığı sahne çok çalakalem, sanki sırf "bakın dizinin böyle güzel bir parçası var" demek için çekilmiş gibi. Bu detayları bırakıp belki de filmin en büyük kusuruna yani Red Kit'e gelirsek. Sanırım sinema tarihinin en silik seri katiliyle karşı karşıyayız. Türk sinemasının ilk gerçek seri katil filmi olabilecekken adeta bir kaçan fırsatlar limited şirketine dönüşmüş. Nereden başlamalı ki? Hiçbir gerilim unsuru taşımıyor, ortada kurulan bir atmosfer bile yok, katil bir iki sahnede gözüküyor, sanırsın filmin hikayesinin baş kahramanı değil, misafir oyuncu! Katil bize tanıtılmıyor, cinayetlerinin öncesi sonrası gösterilmiyor, polislerle onun arasında bir kedi fare kovalamacası yaşanmıyor, hatta nasıl yakalandığı bile gösterilmiyor. Kimse kusurabakmasın ama böyle bir senaryo, böyle bir hikaye kurgusu nasıl yazıldı? Ayrıca Red Kit'in cinayetleri neden işlediğini öğrendiğimizde bu karakter bir anti kahramana dönüşüyor, dolayısıyla Behzat Ç. nin dizide olduğu gibi bunların hesabını katilden değil, katili o hale getirenlerden sormasını isterdim ben, bunu bekledim. Haksız mıyım? Yani anlayacağınız finalde iyice batırmışlar, çıldırmamak içten değil. Böyle mükemmel bir ekipten nasıl böyle acemi bir film çıkar? Anlamak güç. Afişte yer bulan, fakat her ne hikmetse filmde herhangi bir sahnede yer almayan, bir işlevi bulunmayan Atakule bahsini ise hiç açmasamıydım acaba? Türk sinemasının en iyi yönetmenlerinden biri olan Serdar Akar, bu filmde şehri iyi kullanamıyor, hatta hiç kullanmıyor desek abartı olmaz, bu yüzden film X şehrinde geçiyor diye sallasanız herkesi inandırabilirsiniz. Görsellik olarakta film nasıl desem hiçbir numarası yok. Üzerinde hiçbir çalışma yapılmamış gibi, estetiği yok. Sanki kamera kayıt denmiş ve film öylece çekilmiş. Seni Kalbime Gömdüm bir sinema filminden ziyade 39 uncu bölüm gibi duruyor ve bu bölüm serinin en iyilerinden biri değil ne yazık ki.
diziyi izlemedim.ancak aşağı yukarı neyin ne olduğunu,kimin kim olduğunu biliyordum.benim gibi diziyi izlememiş olan seyircilerin zorlanacağı ve bazı şeylerin havada kalmış gibi olacağı bir film olmamış.bağımsız olarak da seyredilebilir yani.bu konuda endişeniz olmasın.onun dışında,gözlemlerime göre diziden gözle görülür bir farkı yok gibi sanki.haftalık bir bölümün biraz daha genişletilmiş bir versiyonu adeta.bunu kötülemek adına söylemiyorum.kesinlikle sonuna kadar eğlenceli,kendini izletiyor,diyaloglar ve karakterler yeni bir soluk getirdi türkiye'ye zaten.sansürsüz bir behzat ç. eminim herkese çok çekici geliyordur.fakat öte yandan bakarsak,polisiye anlamda çok da başarılı olduğunu söyleyemem.bir şeyler yapılmaya çalışılmış,denenmiş ancak akılda kalıcı bir hikayesi yok arka planda.doyurucu bir intikam öyküsü diyemeyeceğim yani.hayranları özellikle izlemeli tabii.en azından eğlence adına.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.