The Giver, ülkemizdeki adıyla “Seçilmiş”, 1993’te Lois Lowry tarafından yazılıp Avustralya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 10 milyondan fazla satmış bir çocuk kitabı uyarlaması. Aynı zamanda filmin prodüktörü de olan Jeff Bridges, kitabın film haklarını yıllar önce almakla kalmamış, The Giver rolünü babası Lloyd Bridges’e vererek tüm kitabı kendi çapında taslak bir film olarak bile çekmiş. Sonrasında babasının 1998 yılında ölümü, projeyi 15 yıl geciktirmiş.
Aslında kaynağı bir çocuk kitabı olmasına rağmen ilginç bir hikayesi var.
“The Giver, belirsiz bir gelecekte, "Aynılık" değerinin her şeyin üstünde tutulduğu toplum düzeninde, dört çevresi uçurum ve bulut kümeleri ile sınırlanmış bir ortamda sahnesini kuruyor. Vatandaşların her hareketi doğum anından itibaren izleniyor. Çeşitli yerlere yerleştirilmiş hopörlörlerden azarlama ile karışık duyurular yapılıyor. Renkler tamamen silinmiş. Her şeye yaşlılardan oluşturulmuş bir konsey karar veriyor.
Kitapta 11, filmde de 18 yaşında olan kahramanımız Jonas’ı, gerçek hayatta 25 yaşında olan ve en son Malefiz’de prens rolünde izlediğimiz Brenton Thwaites canlandırıyor. Jonas her vatandaş gibi bir aile ünitesinde yaşıyor ve “çocukluk döneminden mezun” olmak üzere. Bu aşamaya gelen gençler, konsey lideri Meryl Streep’in yönettiği büyük bir törenle, onlar için uygun görülmüş mesleklere atanıyorlar. Jonas’ın “İleriyi görebilme” özelliği olduğu söylenerek “The Giver” rolündeki Jeff Bridges’tan, kendi toplumunun hiç bilmediği “Hayatın Gerçeklerini” öğrenmek üzere “The Receiver” eğitimine gönderiliyor. Bundan sonrası, Jonas’ın öğrendikleri ile yaşadıkları arasında yargıları, çelişkileri.
Yani film, biraz “1984” biraz “The Divergent (Uyumsuz)” biraz da Pleasantville (Yaşamın Renkleri).
“Bazı film eleştirileri, filmin sonuna kadar özetini geçen kötü fragmanlar gibi. Fragmanı seyredince filmde neler olup bittiğini anlıyorsunuz. Veya konusunu okuyunca o tür filmleri sevmediğinize o anda karar verip listenizden çıkarıyorsunuz. Altıncı His filminin eleştirisini “Aslında Bruce Wills ölü” diye bitirmek gibi bir şey bu...”