Hesabım
    Transformers: Kayıp Çağ
    Ortalama puan
    4,1
    641 Puanlama
    Transformers: Kayıp Çağ hakkında görüşlerin ?

    43 Kullanıcı yorumları

    5
    12 Eleştiri
    4
    6 Eleştiri
    3
    11 Eleştiri
    2
    9 Eleştiri
    1
    5 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    26 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Megan Fox’un seriden kovulması, Shia LaBeouf’un artık daha fazla dayanamayacağım diyerek bu gidişata bir dur demesinin ardından cebini Mark Wahlberg ile doldurmak için dördüncü kez bir Transformers filminin başına geçen Michael Bay, bir kez daha senarist Ehren Kruger’ın pek de yenilikçi olmayan metnine güvenerek yola çıkıp çocukluğunu kamyonlardan robot yaparak geçiren nesli sinema salonlarına doldurmak için Transformers: Kayıp Çağ için düğmeye basalı aslında çok uzun zaman oldu. Oyuncu kadrosundaki değişiklikler bir sonraki film için planları değiştirse de ilk filmlerin getirdiği yüksek hasılat, Hollywood’un para, para ve para diye gezen yapım şirketlerinin gözlerinde Dolar sembolü gözükmemesi için hiçbir şey vaat etmiyordu. Sonuç olarak ortaya, beşincisi yolda olan Transformers serisinin en uzun ve muhtemelen sinemanın gerçek dışı elementlerini en iyi kullanan filmi çıktı.
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    4 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
    (...) İlk olarak 2007'de beyaz perdeye uyarlanan Transformers serisi, gittikçe eskimeye başlamıştı, ki dördüncü filmde yönetmen Michael Bay birtakım değişikliklere giderek yeni bir üçleme yaratmaya karar verdi. Farklı karakterler ve yan öyküler ile mevcut hikayenin üzerine sözde yenilikler katarak aldığı yolda pek de bir yere vardığını söyleyemeyiz ne yazık ki. Son derece basitçe ve çocukça kaleme alınmış senaryo, bir de gereksiz yere uzayınca hiç çekilmez bir hal alıyor. Fakat neyse ki her zamanki gibi sıkı aksiyon ile muhteşem özel efektler yardıma koşuyor. Oyunculuk performansları ise genelde senaryonun kurbanı olurken Wahlberg ile Tucci filme renk katmayı başarıyor. Kısaca şekil değiştiren uzaylı robotlardan hala sıkılmadıysanız sizi her zamanki gibi bol gürültülü, bitmek bilmeyen bir görsel şölen bekliyor!
    Cüneyt A.
    Cüneyt A.

    Takipçi 27 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    15 Mayıs 2013 tarihinde eklendi
    dıger üç serideki gibi yeni filmde yenı robotlarla karsılasacagız. bu arada fılmın resmı sıtesınden fılme yenı katılacak olan robotun modelını rengını sılahları gıbı ozellıklerı secerek oylayabılırsınız :). gel gelelım fılm klasık olacak. kotuler dunyayı ele gecırmeye calısıcak ıyıler kurtarıcak. kotuler pes etmıcek ve fılmın 5. serısı cıkacak. her kedakar klasık bı senaryo olsada ızleyen herkesı buyuleyecek ve kendıne hayran bırakacak.
    Tahsin I
    Tahsin I

    Takipçi 19 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    1 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
    Film Güzel Süper Efektler Var fakat Sam'in Filmden Ayrılması Kotu olmuş Ve saçma olan Optimus Hurdayken O Enerjiyi Nerden Bulup o Kamyondaki enerjiyi kendine alıyo ve Yep Yeni bir Optimus Prime Ortaya Çıkıyor Orayı Saçma Buldum Ve Son olarak Filmi Birazcık Uzatmışlar 1,5 puan bu iki nedenden gitti
    Hamza Y.
    Hamza Y.

    Takipçi 31 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    22 Mayıs 2014 tarihinde eklendi
    KESİNLİKLE İZLEYİN ÇOK HARİKA BİR FİLM FRAGMAN BİLE YETTİ İZLEMEZSENİZ ÇOK ŞEY KAÇIRIRSINIZ AKSİYON HORTUMU KESİNLİKLE İZLEYİN...
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    14 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    görsel yönden iyi olmasına rağmen bu kadar gereksiz yere uzatılması seyir keyfini düşürüyor 6/10
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    18 Nisan 2017 tarihinde eklendi
    SERİNİN EN İYİLERİNDEN BİRİ 4 X 4 LÜK BİR AKSİYON FIRTINASI

    Kadim dostumuz Optimus Prime, bir kez daha düşmanlarıyla savaşıyor ve biz de onun savaşı sayesinde onunla birlikte insanların gelişebilecek iyi varlıklar olduğuna dair inancımızı tazeliyoruz.

    Transformers: Age of Extinction, serinin dördüncü filmi olarak, dolu dolu senaryosuyla, 2 saat 45 dakika süren aksiyonuyla, orijinal öyküsüyle serinin heyecanını ve tansiyonunu daha da yukarı taşıyarak üstüne düşeni yapıyor. Sinema tarihinde yerini almış serilerden birisinin de Transformers olduğunu söyleyebiliriz artık. Tabi ki film bittiğinde salondan çıktıkları andan itibaren beşinci filmi tartışmaya başlayan hayranları için serinin devamı çoktan merak konusu.

    Hollywood’da son 10-15 yıldır başlayan; masallardan, çizgi filmlerden ya da çizgi romanlardan uyarlanmış filmlerde (Oz büyücüsü, Batman üçlemesi, Örümcek Adam serileri, Peter Pan hikayesi vb), hikayenin kimsenin bilmediği başlangıcına gitmek ve aynı zamanda bir felsefe yerleştirme kuralına Transformers serisi de katılıyor. Henüz yüzlerini görmediğimiz ama artık varlıklarını bildiğimiz yaratıcılar tarafından Optimus Prime için bir ödül konmuştur ve ödül avcısı bir transformer olan Lockdown dünyaya gelerek insanlarla, ki bunun anlamı CIA ile demek, iş birliği yapmaya başlar. Amerikan hükümeti, dünyayı transformer tehdidinden kurtarmak için CIA bünyesinde çok gizli ve acımasızca bir operasyon başlatır. Niyetleri dünyayı tüm transformerlardan geri almak ve onları silah olarak üretebilmektir. Lockdown, insanların, dünyayı autobot veya deceptikon demeden transformerlardan temizlemesine yardım etmek ve karşılığında Optimus Prime’ı avlamak için dünyaya gelir. Galaktik bir diplomasinin işlediği hikayede otobotların bu seferki düşmanları deceptikonlar değil, seriye bu filmde dahil olan Lockdown. Tabi CIA yetkilileri Lockdown ile anlaşarak yaptıkları büyük hatanın farkında değillerdir. Autobotları da avlayan insanlarla yüzleşmeye karar veren Optimus Prime, insanların transformerları artık üretmeye başladığı, autobotlara ihtiyacının kalmadığı düşüncesiyle karşılaşır ve artık kendi savaşının olmadığına karar verir. Ancak olayların gelişimi onun sırtını dönüp gitmesini engeller. Evrendeki bazı sırların gizli kalmasının gerekliliğini, bazı teknolojilerin keşfedilmemesinin daha iyi olacağına dair mesajla pekiştiriyor film ve her konuda biz insanlara dersler veren Optimus, bilim etiği konusunda da sınıfta kaldığımızı gösteriyor. Nihayetinde, Optimus Prime ve autobotlar yine insanları kurtarmak için bir savaşa girişiyorlar.

    İlk üç filmde sürekli olarak daha güçlü rakiplerin karşısına çıkmasıyla, giriştiği ilk mücadelede yenilen, halden hale giren, ama sonunda mutlaka insanların da yardımıyla gücünü toplayan ve giriştiği savaşı kazanan Optimus Prime, Age of Extinction’da transformerları avlayan insanların asıl amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Lockdown ile karşılaştığında ise durumun vehameti anlaşılıyor. Seriye bu filmde katılan Lockdown; acımasız, karizmatik ve hem diğer transformerlardan hem de insanlardan daha çok şey bilen bir transformer olarak resmediliyor. Seyircinin, Lockdown ile tanıştığı sahnede söylediği, “Autobotlar ve Decepticonlar… Sizler durmadan savaşıyorsunuz, sonra gelip ben temizlemek zorunda kalıyorum.” ifadesi ile hepsinden bağımsız ve tek başına bir güç olduğu en baştan seyirciye hissettiriliyor. Kendine has muazzam silahları ile fazlasıyla göz korkutuyor. Lockdown seriye bu filmle katılan tek karakter değil. Shia LaBeouf ve Megan Fox ile başlayan, oldukça da iyi giden serinin insan kadrosu, seri içerisinde küçük değişikliklere uğramıştı. Age Of Extinction ise, yeni bir sayfa olduğunu hissettirmek istermiş gibi bu kadronun tamamen değiştiği bir film. Özellikle de Cade Yeager karakterini canlandıran, rolünü genellikle trajik ya da motivatör karakter olarak filme yansıtan Mark Wahlberg’i görmek mutlu etse de önceki kadronun, bu kadrodan -Wahlberg hariç- oyunculuk olarak daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Wahlberg’in yanında kariyerlerinin böylesine büyük ilk filminde rol alan Tess rolündeki Nicola Peltz ve Shane olarak karşımıza çıkan Jack Reynor bekleneni verememiş. Yeni ekibin içinde filme renk katan, canlandırdığı Joshua Joyce karakteriyle Stanley Tucci olmuş. Ben, özel olarak John Turturro’nun filmde olmamasına üzüldüm. Mizah kısmı onunla daha güçlü ve başarılıydı.

    Eş zamanlı olarak gelişen çok fazla olayın olduğu, üstelik bunların büyük bir çoğunluğunun da birbiriyle bağlantılı olduğu film için senaryo açısından serinin en güçlü halkası diyebiliriz. İki saat kırk beş dakika süren filmdeki malzemeyi biraz daha yaymak isteseniz iki ya da üç film çıkarabilirsiniz. Bu kadar girift ve dolu olan senaryo sebebiyle seyircinin de dikkati sınanıyor, belki biraz da zorlanıyor. Ancak diyaloglar için aynı iyimserliği göstermek zor. İlk 3 filmde de mizah, yer yer ufak espriler vardı ancak yerindeydi ve işe yarıyordu. Bu filmde ise birçok espri güldürmediği gibi, birçoğu da yersiz kullanılmış. Bununla birlikte yönetmen Michael Bay’in huyu olduğu üzere, yoğun bir şekilde sürekli olarak mesaj kaygısı taşıyan bir film seyrediyoruz.

    Hikayede Transformer’ların fazla insanlaştırıldığını düşünen tek kişi ben miyim orasını bilmiyorum. Ancak Lockdown, gemide kaçakların olduğunu anladığı sahnede köpeklerine emir vermesiyle koşuşturmaya başlayan robot köpeklerin, bizim bildiğimiz köpeklerden hiçbir farkı olmayan hareketleri, işin içine dinobotların dahil olması gibi ayrıntılarla transformerların kendi doğaları hiç var olmamış gibi davranılmış. Transformer ekibinin, kökenlerin de hikayeye dahil olmasıyla bizi nelerin beklediğine dair ipuçlarını gösterdiği (ipuçlarını vermiyorlar, sadece uzaktan gösteriyorlar) serinin beşinci filminde, dinobotların nasıl olup da dinozorları kopyalayabildiklerini de anlatacaklarını umut ediyorum. Çünkü bu ve buna benzeyen birçok unsur bir sonraki film için merak uyandırmak üzere kullanılmış.

    Filmde “Üzerine düşünülseymiş keşke” dedirten bir nokta daha var, o da film müzikleri. Soundtrack, birçok filmde gerilimi, dramı ya da korkuyu arttırmak için, kısaca seyirciye hissettirilmek istenen duygu her neyse onu daha iyi yaşatabilmek için vardır. Yani filme ruh katmak için (Forrest Gump ya da High Fidelity tarzında filmleri bunun dışında tutabiliriz. Film müzikleri, bu tarz filmlerde daha çok filmin bir anı haline gelmesini sağlıyor). Hans Zimmer’ın müziklerinden artık alıştığımız “heroic” müziklerin film sahnelerinin önüne geçmesiyle ilgili problemin tam tersi yaşanıyor. Serinin ilk 3 filmi de dahil olmak üzere müziklerine imza attığı birçok filmle ödüller alan Steve Jablonsky, bu seride de maharetlerini ortaya koymuş. Özellikle; fragmanda da kullanılan, filmin kötüsü Lockdown için yaptığı müzik gayet tadında ve başarılı. Lakin, seyirciyi o ruha sokabilecek şahane bir “kötü adam” müziği varken, onu alıp da efektlerin arasında kaybetmek, duyulmasını engellemek akla yatmıyor. Tabi ki filmin ruhunu verebilmek adına efektler fazlasıyla yeterli ama soundtrack etkisi başka bir şey ve her daim bu filmle anılabilecek, hatta karakterle anılabilecek iyi bir tema, yüksek efekt seslerinin arkasında heba olmuş gitmiş.

    Transformers, sinemada hayat bulacağını öğrendiğimiz andan itibaren yaşattığı heyecanı, belli klişeler geliştirmiş olsa da yaşatmaya devam ediyor. Görselliğiyle, efektleriyle oldukça başarılı giden seri, her biri iki saat yirmi dakikadan uzun filmleri ve gişe rakamları ile yapıldığına değdiğini gösteriyor. Devam filmlerinin her birisi biraz daha çıtayı yukarı çekmeyi hedeflemişse ve bunu başarıyor olsa da, ilk filmden bu yana giderek daha “blockbuster” kültürü olduğunu yadsıyamayız. İlk filmde, Transformers çizgi filmlerini seyreden bir neslin bambaşka bir merakla beklediği sinema versiyonu, bugün, artık yakından tanıyor olduğumuz Optimus Prime ve arkadaşlarının maceraları havasına girmiş durumda. Bu durum haliyle bir sonraki film için yapım ekibinin işini, özellikle de hikaye bakımından -beklentileri de bu kadar yükseltmişken- çok daha zorlaştırıyor. Transformers serisini ve aksiyon filmlerini seven herkesin mutlaka izlemesini öneririm
    y-osmanoglu
    y-osmanoglu

    Takipçi 59 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    9 Ekim 2014 tarihinde eklendi
    Hareketli bir film olmuş ama oyunculuk olarak diğer transformers filmlerinin gerisinde kalmış. Başrolde ki kız başarısız megan fox un yerini tutmuyor. mark iyi anca oda shia ya yan oyuncu olsa daha iyi olurdu. shia yokken transformers eksik gibi.
    erdemgtr
    erdemgtr

    Takipçi 41 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    28 Ocak 2015 tarihinde eklendi
    Michael Bay'in aksiyon konusundaki ustalığını severim. Önceki yıllarda çektiği kaliteli filmlerden sonra son 8-10 senesini bu filmlere harcamaya değermiydi?
    1. film ilkti, ilginçti, tanışmaydı, güzeldi; 2. film çok vasattı ve gürültü doluydu sinemada dayanamıştım.
    3. film ise hadi çekelimde 3 olsun havasındaydı hele o kız ( rosie h. whitley) yok mu akıllara zarar bir oyunculuğu vardı.

    Bu 4. filme geldiğimizde ise Mark wahlberg işin tecrübelisi olarak filmin artısı ilk yarısı onun üzerinden iyi gidiyor ama sonra robotlar çoğalınca işi bozuyorlar; saçma sapan bir senaryoyla filmi berbat ediyorlar. Fanatiğiyseniz izleyin yoksa zamanınıza yazık başınız ağrır boş yere. ( o dinozor konusuna hiç girmeyeceğim nasıl bir rezilliktir o )
    Amir Han
    Amir Han

    Takipçi 452 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    1 Ağustos 2014 tarihinde eklendi
    Mark Wahlberg Shia LaBeauf'a nazaran daha iyi bir karakter prototipi çizmiş. İkinci bir üçlemenin başlangıcı olacak olan bu yapım espri dilinide yerinde kullanarak yaş grubu aralığınıda biraz daha yukarılara taşımış. 1 milyar dolar gişe rakamını geçtiği şu günlerde ikinci filmin çekimi için yapımcı firma kolları sıvamış. Eğlenceli saatler vaadeden filmi kaçırmamak gerekir.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 301 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
    Evet, 3 yıl aradan sonra nihayet beklediğimiz yeni Transformers filmi nihayet vizyona girdi. Peki bu bu filmde sevdiğimiz şey nedir?

    Çünkü seride hep aynı konu üzerinden gidiyorlar ve artık konunun klişeleşmiş olduğunu kabul ettik. Fakat bu filmde seyirciyi ayakta tutan şey ise görsel efektler, aksiyon sahneleri. Bu serinin her filminde konu ne kadar kötü olursa olsun seyirciye tam bir yıkım-dökümlü bir aksiyon filmi yaşatıyordu. Bu yüzden seri tutuldu ve serinin tamamı dünya çapında 1.5 milyar hasılat yaptı.

    Şimdi gelelim serinin bu filme. Bu filmde oldukça değişik bir taktik işlenmiş: Yenilik iyidir düşüncesi ile sil baştan gibi değil de sadece serinin olduğu yerden uzak, bambaşka bir yerde geçiyor.

    Serinin bu sefer göz odağı, sıradan bir aile olan Yeagar ailesi. Aile bir baba ile kız çocuğundan oluşuyor. Bunlar aileye para kazandırmaya çalışan mucit bir baba Cade Yeager (Mark Wahlberg) ve sıradan bir genç kız olan Tessa Yeager. (Nicola Peltz) Tabii ki bu ailenin yakın çevresi de var. Bunlarda Cade'in arkadaşı, biraz deli fakat aşağı yukarı Cade ile aynı kafada olan Lucas (T.J. Miller) ve Tessa'nın -gizli- ve yarışçı sevgilisi Shane. (Jack Reynor

    Robotlardan da yeni üyeler var. Onlardan en göze batanlarsa bir asker olan ve ikide bir puro içen (robotlar puro içebiliyor mu?) Hound ve bir samuray olan diğer bir autobot.

    Oyuncular ve robotlar farklı olsa da konu yine aynı sayılır. Fakat bu sefer ekleme yapılarak seyircinin önüne çıkarılıyor. Bu da seyirci açısından iyi bir şey bence.

    Oyunculuklara değinelim biraz. Mark Wahlberg yerinde bir seçim olmuş. Karakterini iyi oynamış. Aslında bildiğimiz Mark gibi diyebiliriz ona. Bunun dışında yönetmen Michael Bay'in artık yan kızlar konusunda fikrini değiştirdiğini düşünüyorum. Serinin ilk iki filminde Megan Fox, üçüncü filminde Rosie Huntington-Whiteley'ken bu filmde Nicola Peltz seçilmiş. Nicola'nın oyunculuğu ortalamanın üstünde sayılır. Fena değildi. Fakat filmin en iyi oyuncusu açık ara Stanley Tucci'ydi. Karakterini öyle başarılı oynamış ki bize karakterini hissettirmiş. Bravo ona. Bu arada bir de Fan Bingbing var. O ise sadece kendi ana dilinde konuşmaya ve dövüşmeye devam etsin. Ona en çok yakışan bu bence.

    Şimdi filmin iyi yanlarına değinelim. Filmin öncelikle görsel efektleri muazzam. Ben bazılarının animasyon gibi olacağını düşünmüştüm fakat yanıldığımı gördüm. Ayrıca filmde bol patlama ve aksiyon sahneleri var. Bu sahnelerle son zamanların aksiyon filmlerine fark atmış bence. Burası çok başarılı.

    Oyunculuklar fena değil, konu ortalamanın üstünde, yönetmenin çekim açıları oldukça iyi. Önceki ekibin yokluğunu gideriyor şahsen. Film buralarıyla yani neredeyse tamamı ile başarılı.

    Filmin kötü yanları ise sadece bir tane ve bu hata yüzünden tüm filme etki ettiğini düşünüyorum: 165 dakika olan aşırı süresi. Şimdi Kış Uykusu 196 dakika olsa da bu filmde çok sıkıldım. Daha çok sonlarına doğru. Film ilerliyor, ilerliyor, aksiyon sahneleri, dünya turu derken filmin en sonunda The Avengers gibi bir aksiyon sahnesine geliyoruz. The Avengers, aksiyon sahnelerini tadında bırakarak filmi bitirmişti. Bu film ise aksiyon sahnelerine bir türlü doyamadı gitti ya. Erimiş kaşar peyniri gibi uzadıkça uzuyor, uzadıkça uzuyor... Ben bu sahnelerin bol patlamalı aksiyon sahnesi olmasına rağmen sıkıldım. Hatta bu esnada salondan 3-5 kişi çıkıp gitti. Ben filmden çıktım, 5 dakika sonra yeniden girdim ve filmin bitmesine 2 dakika kala yeniden çıktım ve şinden tatmin olamadım çünkü. Çünkü iyice uzatmışlar ve sonunu çabucak bitirmişler, seyirci sıkılmasın diye. Kusura bakmayın fakat seyirci çoktan sıkıldı bile. Bir de adamlar filmi hemen bitirelim diye sonunu açık bırakarak 5. Transformers filmine bırakmışlar. Ayrıca serinin her filminde son aynı şekilde bitiyor. Autobotlardan birisi kötü adam ve yardımcısına saldırıyor, kötü adam ölüyor, daha sonra tüm autobotlar bir yerde toplanıp Optimus Prime bir konuşma yapıyor ve bitiyor. Bence bunun yerine yeni bir şeyler gelmesi lazım. Bu açıdan kötü oldu benim için. Fakat filmin sonu iyi olmasa da filmin geriye kalanı oldukça başarılıydı. Dediğim gibi, film iyi gidiyor fakat iyice uzattıkları için sonunda tökezliyor. Bir de filmin küçük bir kötü yanı daha var. SPOILER Galvatron isimli yeni decepticonun aslında Megatron oluşu. Yani bu robot illa ki her filmde karşımıza çıkmak zorundan mı kardeşim? Filmin bir de bu yanı insanı biraz gıcık ediyor diyebiliriz.

    Filmin iyi ve kötü yanlarından sonra son olarak bir de soru-cevap yapmak istiyorum:

    SORU: Bu Transformers serinin en iyisi mi?
    CEVAP: Evet ve hayır. Konu ve finali yüzünden serinin diğer filmlerinin gerisinde kalmış. Fakat aksiyon sahneleri tarafından bakarsak serinin en iyisi diyebilirim.

    SORU: Shia LaBeouf'mu yoksa Mark Wahlberg'mi?
    CEVAP: Mark Wahlberg. Kendi klasik karakteri ile Shia'nın önüne geçmiş.

    SORU: Tüm serinin konuları aşağı yukarı aynı ise bu filmin konusunun farkı nedir?
    CEVAP: Diğer filmlerde autobotlar, decepticonlara karşıdır. İnsanlar da ona yardım etmektedir. Serinin kabaca konusu böyle. Fakat bu filmin konusu şu: İnsanlık, autobotlara karşı, autobotlarsa hem insanlara hem de decepticonlara karşı. Serinin bu filmi daha karmaşık ve üstelik bu film bir ailenin üzerinden ilerliyor.

    SORU: Film IMAX'mi yoksa normal sinemada mı izlenmeli?
    CEVAP: Normal sinemada da izlenebilir fakat eğer sabrınız varsa IMAX'de izlemenizi tavsiye ederim. Filmin 40 dakikadan fazlası özel IMAX kameraları ile çekilmiş ve aksiyon sahneleri orada izlenmeyi hak ediyor bence. (bu arada filmdeki IMAX göndermesi de gözümden kaçmadı değil

    Sonuç olarak eğer aksiyon filmi seviyorsanız ve ne pahasına olsun Transformers serisinin fanıysanız size keyifli bir seyirli olacaktır bu. Diğerleri içinse söyleyeceğim şeyse sonlarına doğru sıkılabilecekleri. Son zamanların dikkat çeken aksiyon filmlerinden. Fena değil fakat geliştirebilir bu film bence. 3.5/5
    tersköşeli
    tersköşeli

    Takipçi 64 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    7 Ağustos 2023 tarihinde eklendi
    bu tarz yapımları ozellikle görsel şöleninden ötürü seviyorum. iyi seyirler
    Önder Y.
    Önder Y.

    Takipçi 72 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    5 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
    Çok sıkıcı olmuş,savaşma sahneleri gereğinden fazla uzun tutulmuş,ruhunuzu sıkıyor.
    Burak S.
    Burak S.

    Takipçi 20 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    20 Temmuz 2014 tarihinde eklendi
    Filmin 2 saat 46 dakika oluşundan mıdır, 3 boyutlu gözlüğün; gözü yormasından mıdır nedir bir müddet sıkıcı olmuştu film. Sonra 'Optimus Prime'nin yeniden devreye girmesi ile o sıkıcı anlar geçip gitti.
    Ama zaman yine dolmak bilmedi. Durağan sahneler geldikçe salonu terk etmeler başladı. Minimum 15-20 kişi son 15 dakikaya yakın salonu terk etti. Ki kalanlar ise filme zor dayandı (buna kendimi de ekleyebilirim). Film 'muhteşem' bile olmuş olsa; süre sıkıntısı biraz ön yargıyla yaklaşmanıza vesile olabiliyor.

    Bir hurdacıdan -borç parayla- kamyon alıp, onun daha sonradan Transformer olduğunu öğrenen, teknolojik aletler meraklısı Cade rolüne hayat veren Mark Wahlberg,(Zor Kazan., Bitik Şehir) rolünün üstesinden gelmiş gibi.
    Michael Bay'in 'oyuncuları kendisi seçmesi şartıyla' filmin yönetmenlik koltuğuna oturmasının bir 'avantaj'ını daha burada görüyoruz. Birçok 'transformers serisi hayranı' bu filme biraz tereddütle girmiştir. Fakat eminim ki filmin ortalarında ön yargılarını kırmışlardır.

    Uzun süredir 3 boyutlu/2 boyutlu filmlerin dublajını tam tadında yapamıyorlardı. Bunlara Malefiz ile Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti'ni örnek gösterebiliriz.
    Her filmde artık 'aynı düblör'ü duymaktan bıkmıştım, ta ki bu filme kadar.
    Çoğu filmin dublörü olan Umut Tabak (Açlık Oyunları, Bay ve Bayan Smith, Avatar...) bu filme sonunda yakışmış.
    Cade karakterinin sesi; uzun süre sonra en beğendiğim dublaj olmuş oldu. Keza diğer dublörleri de unutmamakta fayda var.
    10 numara, 5 yıldız bir dublaj işi çıkartmışlar filmde.

    Çoğu yönetmenden ön planda tutarım niyeyse Michael'i. Pearl Harbor filminden itibaren takip etmeye başladım kendisini. Transformers serisi ile ününe ün katınca da artık çoğu kişi tanımaya başladı.
    Robotlar-araçlar ve insanları 'ustaca' bir yönetmenlikle seyircinin beğenisine sunuyor ve her zaman da takdiri hak ediyor.
    'Kendi oyuncusunu seçme şartıyla' kabul etmesi sanırsam gişede de işlerine yaradı. Şahsen, yönetmen eğer ki Michael olmasaydı gitmezdim.
    Hatta bir çok 'Transformers serisi hayranı' da öyle düşünüyordur.

    Girdiği ilk haftadan itibaren hasılatın çoğunu Transformers serisinin ı olan Kayıp Çağ aldı, götürdü.
    Geçen hafta(11 Temmuz) çok beklenen Maymunlar Cehennemi: Şafak Vakti'nin vizyona girmesi ile itibaren 'gişe sayısında' biraz düşüş bile yaşamış olsa; sayısı hâlen diğer rakiplerine oranla fazla.
    Hatta vizyona girmesinin üzerinden 4 hafta bile geçmiş olsa salonlar halen ful..
    Gittiğim sinemanın 14:30 seansında yalnızca 3-4 koltuk boştu..
    Sanırsam; Maymunlar Cehennemi ile birlikte diğer filmlere gişede pek yer vermeyecekler..

    Filmim Notu: 7,3
    Gokhan O
    Gokhan O

    Takipçi 41 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    7.5/10 Puanim dusuk cunku onceki transformerslara gore kotu olmus. Basrol oyunculari degisince filmdeki ictenlik kaybolmus. Ve asiri aksiyon vardi. Bu da benim icin olumsuz bir yon teskil etti.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top