10 ÜZERİNDEN 10 100 ÜZERİNDEN 100 ÖLMEDEN ÖNCE İZLENECEK NADİR FİLMLERDEN
Sıradışı Fransız yönetmen Leos Carax’ın 13 yıllık aradan sonra çektiği, Cannes Film Festivali’nde çok konuşulan fakat ödülsüz dönen son filmi “Holy Motors”, sadece son 10 yılın, 50 yılın değil sinema tarihinin en özel işlerinden biri. Milyonda bir gelecek “sinefil” bir “sanat eseri”. Carax, “gizem”, “drama”, “bilimkurgu”, “müzikal”, “gerilim”, “kara mizah”, “fantazya” gibi geleneksel “tür filmi” kalıplarını kendine has neon ışıklarıyla bezeli deneysel atmosferinde aykırı bir şekilde işleyerek filmi sinemasal bir şölene dönüştürüyor.
Bir limuzinin içerisinde Mr. Oscar (Denis Lavant) adında biriyle tanışıyoruz öncelikle. Mr. Oscar’ın, bir gün içerisinde gerçekleştirmesi gereken 9 görevi var. Bu görevler kendisine şoförü Celine (Edith Scob) tarafından söylenmekte. Mr. Oscar’ın gün içerisinde yorucu bu 9 görevi gerçekleştirmek için, 9 farklı insan kılığına bürünmesi gerekiyor. Gireceği kılıklar için gerekli olan tüm makyaj malzemeleri ise limuzinin içerisinde mevcut. Böylelikle Mr. Oscar, “dilenci kadın”, “canavar”, “aile babası”, “CGI modeli”, “suikastçi”, “ölüm döşeğinde bir ihtiyar”, “bankacı”, “katil,” “aşık” gibi farklı silüetlere bürüneceği 9 farklı “sürrealist yaşam” içerisinde bir yolculuğa çıkar.
Holy Motors, Leos Carax’ın sadece sinema tarihindeki filmlere değil, kendi filmografisindeki filmlere de bolca gönderme yaptığı bir film. Özellikle 9 karakterden birinin Carax’ın, Michel Gondry ve Joon-ho Bong ile beraber kotardığı “Tokyo!” (2008) filmindeki “Merde” karakterinin aynısı olması izleyicinin Carax filmografisine de hakim olmasını gerektiriyor. Leos Carax’ın yer aldığı açılış sekansı ise sinema tarihine geçecek cinsten. Başlangıçta bir çocuk kadar zararsız olan Hollywood’un “sinemanın dijitalleşmesi”yle beraber hakikat duygusunu ele geçiren bir canavara dönüşmesini metaforik olarak çok güçlü bir sekansla anlatıyor Carax. Bu bağlamda Lavant’ın büründüğü “CGI modeli” karakterinin dans bölümü ise yine filmin sahteleşen Hollywood’a eleştiri oklarını yönelttiği güçlü sinemasal anlardan. Şimdiden dillere peleşenk olan “akordiyon sahnesi”nin ise defalarca kez izleneceği ve dinleneceği aşikar.
“Hollywood eleştirisi” ve “kapitalizm eleştirisi” bağlamında filmde bolca bulunan “limuzinler”in, David Cronenberg’in “Cosmopolis” (2012)’ iyle bir bağ kurulmasına da olanak sağlıyor. Hatta Holy Motors’un oldukça sürrealist ve vurucu final sahnesini, Cosmopolis’in bir nevi devamı olarak okuma yapmak da mümkün. Filmi ayrıca konusal bazda Giorgos Lanthimos’un “Alpeis” (2011) iyle ilişkilendirmek de mümkün. Alpeis’de ölen insanların yerine belirli bir ücret karşılığında “yedek” olarak geçip “onlarmış” gibi davranarak “sahte yaşam” sürdüren bir şirketin yerini, Holy Motors’da yine belirli bir ücret karşılığında! “sahte yaşam” kılıklarına girip “şirket” tarafından kendisine verilen görevleri yerine getiren tek bir adam alıyor.
Toplamda 11 farklı kılığa bürünüp hepsini nev-i şahsına münhasır kompozisyonuyla inanılmaz bir şekilde canlandıran Denis Lavant’ın performansına ise şapka çıkarmak gerek. The Master (2012) daki Joaquin Phoenix’in performansıyla beraber yılın en iyi performansı olduğuna şüphe yok. Lavant, canlandırdığı her karaktere farklı beden dilleri ve mimiklerle hayat vererek hayatının en zor işini çıkarıyor diyebiliriz. Eva Mendes ve Kylie Minogue’un “Bir Leos Carax Filmi”nde yer alacağı duyulduğunda oluşan şok etkisine ise Carax, yanlış gibi görünen kişileri bile doğru projede nasıl kullanacağını bildiği başarılı “oyuncu yönetimiyle” karşılık veriyor.
Holy Motors, yıllar boyu beklediğimiz ama hayalini bile kuramayacağımız biçimde sürrealist, estetik ve sinefil bir şaheser. Leos Carax’ın sinemaya bir armağanı. Her bir sekansı sinema tarihine altın harflerle kazınacak, ileride sinema derslerinde tek tek izlettirilecek, sinefiller tarafından başucu eseri olacak kusursuz bir başyapıt.
10/10