Buram buram 50'ler kokan, en başta oyuncuları ile efsaneleşmiş, gençlik-ebeveynler çatışmasını en kaliteli biçimde yansıtan filmlerden biri. Üst düzey performanslarının yanı sıra genç yaşlarda hayatlarını kaybetmeleri sinema tarihinde eşine az rastlanır bir durumdur. Özellikle James Dean, film ile aynı yıl, yani 1955'te vefat etmiştir, henüz 24 yaşındayken. Filmin adının tam çevirisinin aksine, gençlerin "isyan"ları durduk yere değil, belli nedenlerden ötürü gerçekleşir. Tabii hepsinin de liseli, ergenlik çağında olduğu ve zaten zor zamanlardan geçtikleri, bazı olayları kendilerince büyütebilecekleri de unutulmamalıdır. Zaten filmin başlarında Jim'in babası da oğluna birkaç defa "bundan 10 yıl sonra bu yaptıkların sana komik ve anlamsız gelecek" gibi öğütlerde bulunur. Jim'in ise evde daha güçlü ve daha "adam gibi" bir baba figürü görmeye ihtiyacı vardır. Ailede annesinin dominant olması ve babasının adeta ondan korkarak ezik bir görüntü sergilemesini bir türlü yediremez kendine. Ne de olsa kendisi, ayakları üzerinde durabilen, cesur, karizmatik, hatta sert bir delikanlıdır. Judy ve Plato da kendi ailelerinde ilgisizlikten, sevgisizlikten, uyumsuzluktan yakınan iki gençtir. Hepsinin bir araya gelmesi ile birlikte bir olaylar zinciri başlar. Hızlı gelişen, sürükleyici olaylardır bunlar. Ve finalde, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Üstelik yaşanan üzücü şeylerin çoğu bir hiç uğruna yaşanmıştır. Sizi içine çeken, sürükleyen bir film. Sonuna kadar kaliteli. Günümüz şartlarında, yani yaklaşık 60 yıl sonra bir karşılaştırma yapmak doğru olmayacaktır. Zira doğal olarak bugünkü gençler veya onların yaşadıkları pek çok jenerasyon sonra bazı farklılıklara uğramıştır. Ancak temeldeki sorun hala aynıdır diyebiliriz. Hepsi bir yana, benim açımdan muhteşem bir "dönem filmi" idi aynı zamanda. 1950'lere ait her ne varsa, bu filmdeydi. Her anlamda kendisinden sonraki pek çok filmi ve genel olarak popüler kültür olayını etkilemeyi başarmıştır. Örneğin "Back to the Future / Geleceğe Dönüş" serisini izlemiş olanlar, "chicken / tavuk" muhabbetini duyar duymaz gülümseyeceklerdir. James Dean'in kırmızı montu hiçbir zaman unutulmayacak.