En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Sefaseyyit10012
1 değerlendirme
Takip Et!
2,0
2 Nisan 2022 tarihinde eklendi
Film genel olarak iyi değildi çünkü kitaptan sapıldığı için ayrıca birden çok olay atlandı ve aslında olmayan olaylar da gösterildi. Mesela filmin ilk sahnelerinde spoiler: Jacob'un amiri Shelly ile arabaya biniyorlar ama aslında bindiği kişi sınıf arkadaşı Ricky idi ve karakter analizi yanlış olmuş lakin kitabı bilmeyen biri için gayet güzel bir film olmuştur. Kitaplar 5 seri bunlar Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları (1) Gölge Şehir (2) Ruhlar Kütüphanesi (3) Günler Haritası (4) ve son olarak da Kuşlar Meclisi (5) ve ek olarak da bu kitapların yanında Tuhaf Masallar adlı kitap da vardır spoiler: spoiler: spoiler:
Senaryosu, Ransom Riggs’in aynı isimli romanından (2011) uyarlanarak Jane Goldman tarafından yazılan “Miss Peregrine's Home for Peculiar Children”, iyi kötü ayrımı yapmaksızın tek bir filmini dahi ıskalamadığımız Tim Burton’ın yönetmen koltuğunda oturduğu fantastik bir drama…
Bir market de reyon görevlisi olarak çalışmakta olan on altı yaşındaki Jake (Asa Butterfield), kendisine gelen bir acil telefon üzerine amiri Shelley (O-Lan Jones) ile beraber büyükbabası Abe’in (Terence Stamp) evine doğru yola koyulurlar…
Jake’in yolda telefonla aradığı büyükbabası, güvenli olmadığı için oraya gelmemesini ve silah dolabının anahtarını bulamadığını söylemektedir…
Evet gerçekten de çekmecedeki anahtar, “bunamakta” olduğu düşünülen büyükbabanın güvenliği için Jake’in babası Frank’in (Chris O'Dowd) hünerli ellerince ortadan kaldırılmak suretiyle aslında Abe dış tehditlere karşı tamamen korumasız bırakılmıştır…
Hava karardıktan sonra vardıklarında Jake, anahtarla açarak girdiği evin darmadağın edildiğini ve “gözleri oyulan” büyükbabasının da çok kötü durumda olduğunu görerek 911’i arar…
Ama artık her şey için çok geç olup son nefesini vermekte olan Abe torununa, Emerson’ı bulduktan sonra adadaki 3 Eylül 1943 döngüsüne gitmesini söyler…
Elbette o an için Jake bu söylenenleri anlamlandıraramaz…
Bu arada Abe’in evinin sokağında önlerine aniden çıkan ve kim olduğunu filmin ilerleyen bölümlerinde öğreneceğimiz Bay Barron (Samuel L. Jackson) ile göz göze gelen Shelley’in bayağı bir koktuğunu da belirtmiş olalım…
Yaşanan travmanın ardından Dr. Nancy Golan’dan (Allison Janney) psikolojik destek almakta olan Joe flashbackler ile geçmişe giderek büyükbabasının gece uyumadan önce henüz altı yaşındayken (Nicholas Oteri) kendisine anlattığı masallardan alıntılar yapar…
Şöyle ki:
Efsane bu ya, küçük yaşlardaki Polonya göçmeni Abe, zevkle pipo tüttüren Bayan Alma Peregrine’nin (Eva Green) yönettiği Galler yakınlarındaki ufak bir adadaki çok özel çocuklar için yapılmış olan bir yetimhane de yaşarmış…
Dedesine göre orada on adam gücündeki Bronwyn (Pixie Davies) ile kardeşi Victor (Louis Davison) ve içinde arılar yaşayan Hugh (Milo Parker) ile uçabilen Emma (Ella Purnell) gibi “sıra dışı” çocuklar da varmış…
Tabii görünmez Millard’ı da (Cameron King) atlamamak lazım…
Üstelik hepsinin fotoğrafları da mevcutmuş…
On yaşına geldiğinde bu masalları okuldaki sınıfında anlatan Jake (Aiden Flowers), başta öğretmeni olmak üzere kimseyi inandıramadığı gibi büyükbabayı sahtekâr olmakla itham ederek alay da etmişlerdir kendisiyle…
Günümüze tekrar döndüğümüzde, çok üzgün olan Jake için evde sürpriz bir “doğum günü partisi” düzenlenmektedir…
İlk hediye Susie hala (Jennifer Jarackas) aracılığı ile büyükbabasından gelir…
Ne midir o?
İçinde iki yıl önce Bayan Peregrine’nin gönderdiği bir kartpostal da bulunan Ralph Waldo Emerson’un kitabıdır…
Yani Jake, büyükbabasının ölürken sözünü ettiği “Emerson” ile “adaya” dair bilgilere ulaşmıştır nihayetinde…
Derken psikolog Dr. Golan’ın onayı da alınmak suretiyle kuşlar hakkında bir kitap hazırlamakta olan Frank ile Jake, Crainholm adasına doğru denize açılırlar…
Baba oğul adadaki Kev’in (Ioan Hefin) oteline giderek yerleşirler…
Jake harabeye dönmüş olan yetimhaneyi bulur…
Zira Oggie (Nicholas Amer) amcanın (127 dakikalık filmin 22. dakikasındaki) ifadesine göre bina, 3 Eylül 1943 günü akşam saatlerinde Nazi uçaklarınca bombalanmış ve içerideki herkes de hayatını kaybetmiştir…
E, ne olacak şimdi?
Film bitti mi?
Olur mu hiç…
Mevzu tam da yeni başlıyor…
Eğer bugüne kadar halen izlemediyseniz, görsel efektlerinde etkili kullanıldığı 110 milyon dolar bütçeli bu “aile” filmini olumsuz yorumlara aldırmadan kaçırmamanızı önereceğiz…
Film kendini seyrettiriyor fakat kitap ile uyuşmayan çok fazla şey olduğu için biraz tadı kaçmış. Bir de 3 kitabı tek filme sığdırdıkları için yetersiz kalmış, olaylar oldu bittiye gelmiş hep.
Kitap harika ama film güzel olmamış diğer kitapların filminin çıkacağını düşünmüyorum çünkü olayların olduğu yerler çokgeniş alan kapsıyor ama eğer çıkarsada umarım ilk film gibi olmaz ama kitaplar çok şahane kendimi hikayenin içinde gibi hissettim bu arada seri günler haritasıyla bitiyor ve birde tuhaf masallar adında bir ek kitap var
İlk kitabı o kadar heyecanlıydı ki 4 günde bitirdim. Hemen filmi izlemek istedim. Ancak kitabın içeriğinden o kadar sapmıştı ki ve o kadar sahneyi atlamıştı ki. Keşke filmi hiç yapmasaydiniz ya da ne bileyim başka bi isimle falan sürseydiniz piyasaya
Kitabı daha heycanlı ve güzel kitabından sapmışlar ve filmini güzel yapamamışlar böyle güzel seri romana böyle bir film yakışmamış mümkünse diğer kitaplarının filmi de böyle olacaksa hiç zahmet etmesinler çekmesinler
Bazı insanlar vardır, hayatları boyunca o işi yapsın istersiniz. Mesela, Messi ölene kadar futbol oynasın, Tarkan şarkı yapsın vs. Tim Burton'da ölene kadar sürekli film yapsın istiyorum. Filmi uzun uzadıya anlatmaya gerek yok 10/10 Her şeyden önce ilk söylemek istediğim şu ki: Bir insan bir role ancak bu kadar yakışabilir! Eva Green Bayan Peregrine rolüne o kadar fazla yakışmış ki, hayranlıkla izledim
Önce kısaca konu diyelim: Küçüklüğünden beri kendisine bambaşka dünyalara ait hikâyeler anlatan büyükbabasını örtbas edilen bir cinayetle kaybeden Florida’lı Jake, geride kalan ipuçlarını takip etmeye kalkınca kendisini Galler’de bir adada bulur. İzler onu Bayan Peregrine adlı bir kadının yönettiği bir yetimhaneye yöneltecektir. Tuhaf yeteneklere sahip miniklerin kaldığı bu mekân, bir zamanlar dedesinin de kaldığı bir yerdir ve daha da ötesi, evin sakinleri için takvimler 2. Dünya Savaşı dönemini göstermektedir... Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları’ kimi filmleri çağrıştırıyor. Yetimhane, üyeleriyle birlikte Hogwarts’ı, ‘The Addams Family’yi ve de ‘X-Men’ serisini akla getiriyor. Zamanın döngüsü içindeki durumları ve hep aynı güne, 3 Eylül 1943’e yaptığı vurgu da ‘Bugün Aslında Dündü’yü (‘Groundhog Day’)... Lakin ben ‘Bayan Peregrine’in...’nı daha çok Burton’ın yapımcı olduğu, yönetmenliğini James Bobin’in üstlendiği ‘Alice Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden’e benzettim; Jake, sanki Lewis Carroll’ın kahramanının yerini almış. Her zaman olduğu gibi, bu hikayesinde de 'tuhafları' kahramanlaştırdığı hikâyesinde zaman, mekân ve kimi algılara dair aykırı yorumlarla, seyircinin sinir uçlarıyla oynamayı ihmal etmiyor. Ransom Riggs'in aynı adlı romanından uyarlanan filmin başrollerini Eva Green, Asa Butterfield, Ella Purnell ve Allison Janney paylaşıyor. Büyükbabası Abe'yi ölmek üzere bulan Jake, kendisini gizemli olaylarla örülü bir maceranın içinde bulur. Zaman içinde yolculuk yaparak tuhaf 'döngü'leri keşfeden Jake, dedesinin geçmişi ve 2. Dünya Savaşı'nın bir dönemine şahitlik eden Bayan Peregrine'nin yetimhanesini bulur. Tehlikelerle dolu bu yolculukta 'tuhaf' kahramanlarla tanışan Jake, çok sevdiği dedesinin sırlarını keşfedeceğinden habersizdir. Önceki filmlerinde olduğu gibi, Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nda da hayal gücünün peşinden giden yönetmen Tim Burton, büyülü atmosferi, 'tuhaf' olarak isimlendirdiği birbirinden renkli karakterleri ve bilgisayar teknolojisinin hakkını veren başarılı özel efektleriyle alışılmışın dışında bir dünya resmediyor.Ustalıklı sanat yönetimi ve kusursuz makyajlarıyla dikkat çeken film, kurguda farklı bir anlatım denemek yerine Hollywood geleneklerine yaslanmayı tercih ediyor. Gerçeklik kavramına dair küçük çatışmalar kurgulayıp seyirciye düşsel bir alan açan usta yönetmen, her biri dünya gerçekliğine aykırı, marjinal yeteneklere sahip renkli karakterler ve iç içe geçmiş ilginç olaylar üzerinden insana dair kavram ve olguları tartışmaya açıyor. Burton, filmde başat aktör olarak zaman kavramından yola çıkıyor ve sıklıkla mekân, rüya ve bilinçaltına dair genel kabullere aykırı yorumlarıyla seyirciyi şaşırtmaya çalışıyor. 10 üzerinden 8
Kitap tam anlamıyla MÜTHİŞ ama film kitabın hakkini verememiş kitabın sonunda jacob in gerçek gücü ortaya çıkıyor ve hep beraber jacob in gercek evine yaşamaya başlıyorlar spoiler:
Tim Burton filme çekeceği, tam da tarzına hitap eden bir başka kitap bulmuş. Pek çok fantastik film izledik ancak yakın dönemin en orjinal fikir ve karakterlerinden bazıları burada toplanmış. Uzun zamandır hep afili süper güçlere sahip, durmadan dünyayı kurtaran süper kahramanlar izliyoruz. Burada da kendine has "gariplikleri" olan birkaç çocuk var. Onlarınki son derece sempatik ama. İstediği kadar özel efekt, canlandırma tekniği, yapay gürültü patırtı koparsın, yine de bu filmde samimi bir şeyler var. Kadro da oldukça sempatik, muhakkak etkisi vardır. Enteresan bir konuya sahip. Kitabı okumadım, ne ölçüde aktarıldığını bilemeyeceğim. Ancak devam kitapları alınıp okunası hale geldi bu filmi izledikten sonra. Hiç sıkmadan baştan sona izletiyor kendini. Yükselen yıldız Asa Butterfield ve her daim parlayan Eva Green'e önemli isimler konuk oyuncu olarak katkı veriyorlar. Çocuk oyuncular ise tanınmamış isimlerden seçildiği için belki de bu kadar samimi hissettiriyor. Sanki gerçekten o şekilde yaşıyorlarmış gibi. Senenin görülmesi gereken uyarlamalarından.
Ünlü yönetmen Tim Burton'un beklenilen filmi Miss Peregrine's Home For Peculiar Children aynı zamanda aynı adlı kitabından uyarlanmış. Ve konusu da şöyle: "Büyükbabasını yeni kaybeden Jake, büyükbabasının ölmeden önce bıraktığı ipuçlarını bularak kendisini Bayan Peregrine'in yetimhanesinde bulur. Ve burada özel yeteneklere sahip olan çocuklar vardır fakat toplumun onlara gösterdiği tehlikeli tutum yüzünden halk yüzüne çıkamamaktadırlar. Ve büyük bir tehlike yaklaştığı zaman, bu yetimhaneyi kurtaracak tek kişi Jake'dir."
Öncelikle bu filmde yaratılan atmosfer, görsel efektler ve senaryo gerçekten de başarılıydı. Her ne kadar bir çocuk filmi gibi gözükse de aslında daha çok gençlere hitap eden Miss Peregrine's Home For Peculiar Children, oldukça eğlenceli bir seyirlik aslında. Bunun en büyük nedeni de yönetmen Tim Burton'un tarzı. Burton, bu filme başka hiçbir yönetmenin getiremeyeceği bir stil getirmiş ve ortaya çıkan işi daha da eşsiz bir hale getirmiş. Bence bu film, Burton'un Sweeney Todd'dan beri yaptığı en iyi iş (9 yıl olmuş!).
Aynı zamanda da senaristin de bu işte parmağı büyük. Kick-Ass veya Kingsman gibi başarılı filmlerin senaristi Jane Goldman, bu filmle birlikte günümüzde çalışan en başarılı senaristlerden birisi olduğunu kanıtlamış. Bu renkli hikayeyi izlerken hiç sıkılmıyorsunuz.
Aynı zamanda da oyunculuklar da gayet başarılıydı. Eva Green, Peregrine rolüne apayrı bir renk getirmiş ve izlemesi en keyifli karakter olmuş. Aynı zamanda Asa Butterfield'ın da her zamanki gibi gayet başarılı bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Emma rolündeki Ella Purnell de oldukça renkli bir yan karakter olmuş. Benim için filmin en büyük sürpriziyse Samuel L. Jackson'dı. Jackson'ın filmdeki süresi pek fazla olmasa da, içinde bulunduğu sahneleri çalmayı başarıyor. Tam da olması gerektiği gibi bir kötü adam olmuş.
Filmdeki sıkıntılarıma gelirsek; birden fazla gereksiz sahnenin, tempoyu düşüren kısımların olduğunu düşünüyorum. Ayrıca filmdeki "garip" çocuklardan birkaçının özel güçlerine daha da yoğunlaşılabilirdi. Ve her ne kadar Miss Peregrine's Home For Peculiar Children'a Tim Burton'ın son zamanlardaki en iyi işi desem de, aslında kolayca unutulabilecek bir film. Yani uzun süre etkisinde kalacağınız, günler boyunca üstünde duracağınız bir filmden ziyade, izlerken eğlenceli vakit geçirip ince detaylarından hoşlanacağınız, keyifli bir seyirlik olmuş.
Eğer boş vaktiniz varsa ve arkadaş ortamında izleyecek eğlenceli, kafa yormayan bir film arıyorsanız size rahatlıkla Miss Peregrine's Home For Peculiar Children'ı tavsiye ederim. Son zamanlarda izlemesi en eğlenceli olan seyirliklerden birisi. İlginç konusu, özgün stlili, renkli oyunculukları ve başarılı senaryosuyla izlenmeye değecek bir film ortaya çıkmış. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Eva Green ve Samuel L. Jackson.
+ Tim Burton'ın özgün tarzı ve Jane Goldman'ın senaryosu.
+ "Tuhaf" çocuklar.
+ İnce detaylar.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Bazı gereksiz sahneler.
- Çok arka planda kalmış olan "tuhaf" çocuklar.
- Burton'un diğer filmleri gibi bir başyapıt izlenimi bırakmaması.
Film başarılı. Olumsuz yorumlara aldanmayın. Sadece sonu biraz yavan okadar. Çocuk filmi değil hatta tam tersi çocukla gitmeyin. Atmosfer çok ama çok iyi.
Tim Burton'a acilen süper kahraman filmi teslim edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatan film olmuştur. 89 yılının Batman filmi nasıl başarılı ise bu film de o denli başarılı olmuş. Tek rahatsız edici yanı kötülerin gerçekten çok ama çok zayıf olmaları biraz daha mücadele görmek isterdim. Lunaparktaki savaş sahnesi gibi... bu arada başrollerdeki delikanlının babasını Hidayet Türkcan diye izleyebilirsiniz çok benziyor. Sonuç olarak izlenmesi keyifli bir film.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.