“Wes Craven bunu izlese çok severdi”
Yazar: Murat Tolga Şenİkonik korku sinemacısı Wes Craven’in yönetmediği ilk Scream/Çığlık filmi bugün vizyonda! Sıkı bir toplum eleştirisi içeren Ready or Not ile ses getiren Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett yönetmen koltuğunda oturuyor. Filmin senaryosunda ise yine Ready or Not’ta ortak yazar olarak çalıştıkları Guy Busick ve Zodiac senaristi James Vanderbilt’in imzası var.
Bu film hakkında yazmak zor olacak zira son Çığlık filmini izlerken düşündüğüm her şeyi filmde Jasmin Savoy Brown’ın canlandırdığı slasher uzmanı karakter Mindy’den duydum. Mindy hikayeye yeni ve daha bilge bir “Randy” olarak hizmet ediyor. Filmdeki Retro korkular, yeni nesil filmler, eski serilerin devam filmleri ve rebootlar üzerine edilen kelamlar bir sinema belgeseli izler gibi keyifli. Mindy de bunların anahtarı. Bu kadar öz farkındalık kötü bir filmde harcansa üzülürdüm ama korktuğum başıma gelmedi.
Çığlık serisinin son filminden bu yana 11 yıl geçmiş. Sakin Woodsboro kasabasını şoke eden acımasız cinayetler zincirinden 25 yıl sonra yeni bir katil (ya da katiller), o ünlü hayalet maskesini takıyor ve kasabanın ölümcül geçmişine ait sırlarını yeniden canlandırmak için geçmişteki kabuslarla ilintili bir grup genci hedef almaya başlıyor.
Scream / Çığlık filminde Neve Campbell (Sidney Prescott), Courteney Cox (Gale Weathers) ve David Arquette (Dewey Riley) ikonik rollerine geri dönerken; onlara eşlik eden oyuncular arasında Melissa Barrera, Kyle Gallner, Mason Gooding, Mikey Madison, Dylan Minnette, Jenna Ortega, Jack Quaid, Marley Shelton, Jasmin Savoy Brown ve Sonia Ammar gibi isimler yer alıyor.
Düşüncem şu; eğer adanmış bir hayran değilseniz filmi merakla beklemez ve bunun bir “para tuzağı” olduğunu düşünürsünüz. İlk Scream, 80’lerde tüketilmiş bir alt tür olan gençlik korku filmlerini dirilten sihirli bir formüldü. Elbette bu kez o kadar güçlü bir bir etki yok ancak tükenmiş bir mitolojinin küllerinden doğan taş gibi bir film var. Yeni Scream filmi hem kendi mirasına hem de korku sinemasının son 10 yılındaki makas değiştirici işlere dair bir sürü fikir, çözümleme barındırıyor ve bunların hiçbirini umursamayacak seyirciye heyecanlı bir cinayet polisiyesi sunuyor.
Yeni film ne geçmişteki hikayeleri tekrar etmeye ne de yeni bir mitoloji oluşturmaya çalışıyor. Evet, 2022 yapımı Scream tıpkı 1996’da izlediğimiz orijinal film gibi açılıyor ama bu sekansın asıl amacı arada geçen 25 yılı birbirine tutkallamak. Ev telefonu ile cep telefonu arasındaki etkileşim, Babadook gibi yeni nesil korkular hakkındaki muhabbetler Scream’i alıp 25 yıl öncesinden alıp günümüze getiriyor. Dahice!
114 dakikanın geri kalanında da, iyi bir devam filminin yapması gerektiği gibi yeni karakterleri ve eski filmlerdeki final kızlarını toplayıp ortak bir maceraya sokuyor. Bu arada efsane karakterlerden birini harcamayı ihmal etmiyor ki bu filmdeki dehşeti en çok arttıran şey olabilir. Serinin en fedakar karakterinin geri dönüşü muhteşem. Finaldeki pozlu hava atma sekanslarından azıcık sıkıldım ama bir Lurie Strode (Jamie Lee Curtis) olmasalar da Sidney (Neve Campbell) ve Gale’in (Courteney Cox) buna hakkı var.
Üstelik filmdeki cinayet sahneleri hem sayıca fazla hem de şiddet seviyesi hayli yüksek. Scream, kahramanların dünyayı kurtardığı ama kimsenin burnunun kanamadığı PG13 mamalarından biri de değil. Ele saplanan bıçağı, kesilen boynu ve fışkıran kanları izleyeceksiniz. Filmi çekenlerin en büyük lafı da bu; “biz bu filmi korku filmlerini gözünü kapamadan izleyebilenler için çektik” diyorlar.
Açıkçası Scream, bir Netflix filmi değil, eskisinden bile cesur bir dili var. Z Kuşağı yaşam biçimlerine, sosyal medyanın zehirleyici etkilerine laf atmaktan geri durmayan, eski usul ama sağlam bir slasher, bir sinefil hazinesi. Kaçırmayın, sinemada izleyin.
Twitter.com/murattolga