Kara komedi filmi Tarantino'ya özenip entelliğe soyunursa...
"Herkesin espri anlayışı farklıdır" diyerek eleştiriye başlamak en doğrusu olsa gerek. Kimisi Recep İvedik tarzı iğrençliklere güler, kimisi Amerikan aptallıklarına güler, kimisi soğuk İngiliz esprilerine güler, kimisi de her şeye güler. Bana göre de en önemlisi, her türlü esprinin akıllıca yapılmasıdır. Mesela bu filmde de olduğu gibi tipik İngiliz esprileri genelde soğuk ve akılsızca yapılmış espriler olup beni güldürmeyi başaramaz.
Açıkçası, kara komediyi sevdiğim için bu filmi izlemeyi istiyordum. Sinemada kaçırınca da ancak şimdi izleyebildim. Şunu belirteyim ki bu film, beklentilerimi karşılayamayarak bir kez daha kara komedinin ne kadar zor bir tür olduğunu bana hatırlattı. Filmdeki, soğuk İngiliz esprileri katılmış uzun ve gereksiz diyaloglar güldüremediği gibi bayağı uykumu getirdi.
Filmin konusuysa oldukça gırgır ve eğlenceli bir konu aslında. Ama bu eğlenceye entel laflar/cümleler katılıp bir de gülmemizi bekleyen vasat espriler eklenirse eğlence eğlencelikten çıkar işkenceye dönüşür.
Marty (Colin Farrel), Yedi Psikopat adında bir kitap (film senaryosu) yazmaya çalışmaktadır ama bir türlü hikayesini tam olarak kurgulayamamaktadır. Marty'nin en yakın arkadaşı ve tam anlamıyla deli bir tip olan Billy (Sam Rockwell) ise iş bulamayan bir aktördür. İş bulamadığı için de ortağı Hans (Christopher Walken) ile zengin insanların köpeklerini çalarak para kazanır. Peki nasıl oluyor bu iş? Bildiğiniz gibi, insanlar köpekleri kaybolunca para ödülü koyarak ilanlar bastırırlar. Böylece bu ikili çaldıkları köpekleri sanki sokakta bulmuş gibi sahiplerine verirler ve karşılığında ilanda belirtilen parayı alırlar.
Fikrin akıllıca ve kurnazca olduğunu kabul etmek lazım. Ama tabii işler hep böyle yolunda gitmez. Bir gün, köpeğine çok sadık bir mafya babası olan Charlie (Woody Harrelson)'un köpeğini çalarlar. Bu noktadan sonra film, Tarantino tarzı yani ortalığı kan götüren bir kara komedi filmine dönüşür. Kara komedi filmlerinde genelde bu kadar kan görülmez ama farklılık olsun diye katmışlar işte. Buna bir itirazım yok. Benim itirazım ve eleştirim, filmin yeterince güldürüp eğlendirememesi yani asıl amacını yerine getirememesi...
Esprilerin neredeyse hepsi benim espri anlayışımın tamamen dışında kalan, vasat, soğuk ve gereksiz küfürler içeren esprilerdi. Fazla abartılı olsa da bence rolünü en iyi oynayan isim Sam Rockwell (Billy). Bir tek onun sahnelerinde gülümsediğimi hatta eğlendiğimi hatırlıyorum. Tabii ki geri kalan oyunculuklar da iyi. Ama filmin temposu düşük olup espriler ve replikler de kötü olunca bir tek oyunculuk filmi kurtarmaya yetmiyor. Bu arada filmin sonundaki "final çatışması" sahnesi, aksiyonu olsun, mizah anlayışı olsun, filmin en eğlenceli ve en güzel sekansını yaşatıyor.
Sonuçta, her şeye gülen biriyseniz bu buz gibi esprilere de gülersiniz tabii ki. Ama benim beklediğim gibi zekice yapılan ve gerçekten güldürmeyi başaran espriler bekleyenler hayal kırıklığı yaşayacaktır. Ayrıca bir kara mizah filminin entel dantel fikirler barındırması pek doğru olmamış. Adı üstünde kara mizah; derdi bizi düşündürerek eğlendirmek mi, bir takım dersler vererek edebiyat yapmak mı? Eğer gerçekten iyi bir İngiliz kara komedisi izlemek istiyorsanız ve hala izlemediyseniz Sıkı Aynasızlar (Hot Fuzz)'ı şiddetle öneririm. 7,0/10