Daha zeki ve sıcak bir aile filmi bekliyorduk sanki...
Yazar: Misafir KoltuğuBir gün ne kadar kötü geçebilir ki? Sabah kalktığınızda bozulan sifon, kahvaltınızı yapmak istediğinizde sizinle aynı fikirde olmayan buzdolabı, geç kaldığınız mesai, çocuk bakıcınızın rahatsızlandığını öğrenmeniz, yolda bırakan arabanız ... başınızın belası çocuklarınız. Peki ya bunların bin beterini tek bir güne sığdırmak zorunda kalırsanız ne olur? İşte Alexander ve Felaket, Korkunç, Berbat ve Çok Kötü Bir Gün bu sorunun cevabını izleyicisine ziyadesiyle veriyor.
Komedi dünyasının duayenlerinden, Hollywood’un en meşhur isimlerinden Steve Carell ve yine aynı tür projelerin değişmez ismi Jennifer Garner’ın başrollerini paylaştığı Alexander ve Felaket, Korkunç, Berbat ve Çok Kötü Bir Gün (ki kısaca Alexander ve Felaket ... diyeceğim), Judith Viorst’un kitabından beyazperdeye taşınmış bir yapım. Disney’in meşhur aile filmlerinden biri olan Alexander ve Felaket ... merkezine banliyö hayatı yaşayan, sıradan bir Amerikan ailesi Cooper’lar ile tanıştırıyor bizleri.
Aylardır işsiz olan uzay bilimcisi babamız, her gün ruh hastası patronu ile uğraşmak zorunda kalan annemiz, tek hayali ehliyet sınavını geçip sevgilisini baloya götürmek olan büyük erkek kardeş Anthony, aklını başrolünü oynayacağı piyes ile bozmuş olan Emily, küçük bebek ve bu göreceli – mutlu ailenin en bahtsızı Alexander. İşte karşınızda Cooper ailesi!
Avustralya kültürü ile yatıp kalkan Alexander, filmin adından da anlayabileceğimiz gibi ömrünü binbir türlü talihsiz olayla geçiren küçük bir çocuk. Hoşlandığı kızın defterini ve hemen ardından sınıfı yakacak kadar sakar, öğretmeninin küçük hamster’ına bakmaz zorunda kalacak kadar talihsiz. Okulun eğlence konusu olan Alexander aynı zamanda bir doğum günü çocuğu. Kimsenin partisine gelmek istemediği bir doğum günü çocuğu.
Yeni yaşına girdiği gece küçük bir dilek tutan Alexander, kendisinin geçirdiği sıradan biri günü ailesinin de deneyimlemesini ister, dananın kuyruğu da burada kopar. Günün ilk ışıklarıyla birlikte tüm aile üyeleri akla hayale gelmeyecek belaların içinde bulur kendini. Kıssadan hisse, karşımızda her şeyi ile eksiksiz bir Disney aile filmi şablonu var. Peki ya bu yıllanmış formül içerisinde ne kadar taze fikirler barındırıyor. Şahsen türün benzeri örneklerine bayılan biri olarak Alexander ve Felaket ... benim için bile pek tatmin edici bir yapım olmadı.
Filmin en büyük eksisi senaryosu. Bahsini ettiğim gibi artık 30 seneyi geçmiş, klişe tanımının üzerini örümcek ağlarıyla örmüş bu bilindik hikaye en ufak bir parlatmaya dahi gerek duyulmadan kameraya alınınca seyircisini bunaltan bir tecrübeye dönüşmüş. Hatta o kadar ki, içinde yer aldığı her bir projeyi yıldız gibi parlatmayı başaran Steve Carell en ufak bir çaba bile sarf etmemiş, sadece işini yaparak kamera karşısından çekilmiş. Hikaye akışı o kadar tahmin edilebilinir ki, filmin ilk yarım saati bile dolmadan geri kalan sürede ne olacağını en ufak detayına kadar tahmin etmek mümkün. Hal böyle olunca da o içleri ısıtan, bir yandan da suratta muzip bir gülümseme bırakan Disney aile filmlerinin vasat bir örneği çıkmış ortaya.
Muhtemelen sadece küçük yaştaki seyircinin, hatta bu skaladaki izleyicinin sadece küçük bir kısmının gerçekten tat alabileceğine inandığım Alexander ve Felaket, Korkunç, Berbat ve Çok Kötü Bir Gün baştan sona kendini tekrar eden, tahmin edilebilinir, orijinallikten uzak, örneğine çokça rast geldiğimiz bir proje olmuş. Pek tabii bunlar filmi izlenmez kılmıyor. Sadece çok daha zeki, sıcak bir aile filmi bekleyenleri tam olarak tatmin etmeden salondan uğurluyor.
Alexander ve Felaket, Korkunç, Berbat ve Çok Kötü Bir Gün ailece gidebileceğiniz, ufaklıklar eğlenirken, sizlere muhtemelen “nerede çocukluğumun Disney filmleri” dedirtecek sıradan bir aile filmi.
Burçin Aygün
burcinaygun@gmail.com