Paul Walker’a ‘son bir veda’...
Yazar: Kaan Karsan2001’de Paul Walker, özellikle hedef kitlesinin beklentileri karşısında oldukça iddialı bir projenin pek tanınmayan bir oyuncusu olarak karşımıza çıktı. Aksiyonla, adrenalinle ve bu kavramların ‘dört tekerlekli’ haliyle bitiştirilmiş olan Hızlı ve Öfkeli, kısa sürede büyük bir hayran kitlesi yarattı. Paul Walker da ‘proje oyuncusu’ kimliğini bir kenara bırakarak oyuncusundan güç alan filmlerin başrollerini üstlenmeye başladı. Oyuncunun hızlı ve öfkeli yaşamının baharında, henüz geçtiğimiz aylarda hayata gözlerini yumduğu haberi ani ve yıkıcı bir etki yarattı. Çoğu filminde ölüme dirsek temasında her türlü belanın üstesinden gelen Walker, gerçek hayatta çok daha trajik bir son ile karşılaşmıştı.
Oyuncunun hayatını kaybetmeden evvel tamamlayabildiği filmlerinden biri olan ‘Hızlı ve Korkusuz’un ‘Hızlı ve Öfkeli’ serisiyle arabalar ve adrenalin dışında bir bağı yok aslında. Orijinal adı ‘Vehicle 19 (Vasıta 19)’ olan filmin Türkiye’de ‘Hızlı ve Korkusuz’ adıyla gösterime giriyor olması elbette ki ticari bir hamle. Ancak bir yandan da Walker’ın aksiyona, tektipleştirilmiş ama temsil ettiği değerlerin hakkını veren bir karaktere gömülmüş karakterinin özetleyeni niteliğinde bu isim. Ne övülebilir ne yerilebilir cinsten...
Yönetmenliğini Mukunda Michael Dewil’in üstlendiği Hızlı ve Korkusuz, temelde boyunu aşan olaylara talihsiz bir şekilde bulaşan bir turistin gerilim dolu hikayesini anlatıyor. Paul Walker’ın canlandırdığı Michael Woods isimli adam, turistik amaçla gittiği Güney Afrika’da bir araç kiralıyor. Ancak kiraladığı araba, onu işinden çıkılmaz bir halin, silahların ve araba takiplerinin baş öznesi koltuğuna oturtuyor.
Hızlı ve Korkusuz, baştan sona malum arabanın içerisinde geçiyor. Bu elbette ki bir yönetmen için oldukça kısıtlayıcı bir tercih. Niyetini belli eden bir takip sahnesiyle açılan film, izleyenini biraz klostrofobik bir atmosferin içerisine bırakıyor. Kendine yabancı bir ülkede, tek sığınağı aynı zamanda başına gelen bütün belaların sebebi olan Michael karakteri, bir şekilde hayatta kalmaya ve tam olarak nelerin döndüğünü öğrenmeye çabalıyor. Bir biçim ve tür denemesinin tutkalı olmaktan öteye gidemeyen bu hikaye, her açıdan oldukça basit ve sığ... İşin bu tarafının kayda değer anlamda sıkıntılı bir tarafı yok, çünkü Hızlı ve Korkusuz temel olarak iyi bir hikaye peşinde olan seyirciyi değil, aksiyon peşinde olan seyirci kitlesini hedefliyor. Ancak filmin asıl yapmak istediğini de yapabildiğini söylememiz pek mümkün değil. Zira yönetmen Dewil, bir türlü o ‘nefes kesici’ aksiyon mizansenini bir türlü kuramıyor ve filmini teknik anlamda da donanımlı hale getiremiyor.
Belki de ‘Hızlı ve Korkusuz’u sadece Paul Walker’a ‘son bir veda’ olarak izlemekte ve değerlendirmekte –özellikle aktörün hayranları tarafından- fayda var. Zira film hiçbir anlamda bir duygu dünyası oluşturamasa da, aktörün yürek burkan erken vedası hasebiyle amaçlamadığı türden hisler oluşturuyor izleyeninin kalbinde. Vasatın dahi oldukça altında kalmasına rağmen, en azından doksan dakikayı bile bulmayan süresi içinde Paul Walker’ın yaşadığını hissettiriyor.