Hesabım
    Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum

    Orta Karara Göz Yaşı Yok

    Yazar: Ertan Tunç

    Mizoguchi'den beri Japon sinemasındaki dramalara enteresan bir isim vermek adet olagelmiştir. Bu akılda kalıcı olmayan ama kuvvetli bir çağrışım sağlayabilen isimlere bir tane daha eklendi: Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum.

    Filmde bir teyp kasetinden duyulan sözcüklerin etkisi ile çıkılan zihinsel bir yolculuk, mükemmel bir aşkın anımsanmasına yol açıyor. Ama yeterince kuvvetli olmayan sinemasal bir anlatımla.

    Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum filminde iki şeyi çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bunlardan ilki, hikayenin farklı zamanlarda şehre yaklaşmakta olan iki büyük tayfun, iki büyük ayrılık ve üç kişi arasındaki 17 yıllık ilişkiyi ustaca çözümlemesi, diğeri ise, gayet saf, tertemiz bir ilişkiyi Avrupa sinemasının sıkça başvurduğu çıplaklık, cinsellik, Freudyen psikanaliz gibi sıradanlıklara başvurmadan anlatabilmesi.

    Ayrıca filmin ne verdiği mesajdan ne de finalinden şikayetçi de değilim. Eli yüzü düzgün bir dramanın sahip olması gereken özelliklere haiz bir görünüm sergileyen filmin müzikleri, oyunculukları ve teknik yönetimi ise normalin biraz üstünde. Yönetmen Isao Yukisada'nın başvurduğu bir takım çekimler ve kullandığı çerçevelemeler, yenilikçi olmasa bile etkileyici olduğu su götürmez.

    Filmin insan ilişkileri açısından yeni bir söylem, farklı bir biçim taşıdığını söylemek yanlış olur. Öte yandan yoğun bir duygusallığı ve duyarlılığı taşıdığını, ayrıca güzel bir ilişkiyi olanca saflığıyla yansıttığını, günümüzün kimi filmlerinde sıkça rastladığımız gibi barbarca bir cinsellikle tahrip etmediğini de tekrar vurgulamak isterim. Filmin bu yönü ile dürüst bir tavır takındığı söylenebilir.

    Senaryonun kasetler ve geriye dönüşlerle yapılandırdığı anlatım ve okul müdürü ile fotoğrafçı amca arasında kurduğu bağ ise filmin diğer küçük artıları ama açıkça itiraf etmek gerekirse birçok etkileyici melodram izlemiş biri için şaşırtıcı, çarpıcı ve unutulmaz değiller.

    Hem ağlatamayıp hem de güldüremeyen bir drama olma hali ise filmin en büyük eksiği. Romandan uyarlanan filmin en ciddi kusuru gibi duran net bir tavır ve duruş eksikliği, iki buçuk saate yaklaşan filmi izleyici için yer yer çekilmez kılabiliyor. Herşeyi geride bırakıp tayfunun vuracağı bir sahil kasabasına gitmek ve geçmiş zamanın izini sürmek, gözyaşı gerektirmeyen bir nostaljiyi yaşamak, kendisini genelde filmin kahramını ile özdeşleştiren seyirci kitlesinin pek de hazzetmediği birşey olsa gerek.

    Proust'un kurabiyelerden çıktığı yolculuğa, şehri vurmaya hazırlanan bir tayfundan hareketle çıkan Saku, geçmişe dair anılarında dikkate değer tek şey olarak ilk aşkı Aki'yi hatırlıyor. Peki sonuç olarak, Saku mükemmel bir aşk yaşamış mıdır? Evet yaşamıştır. Çünkü en mükemmel aşklar ya yarım kalmış olanlar ya da hiç yaşanmamış olanlardır. Peki finalde çıkan, "sevdiklerine sahip olamayanlar sahip olduklarını sevmelidirler" mesajı sıradan mıdır? Ne kadar şikayet etsek de hayat da bu değil mi?

    Özetle, Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum filmini "iyi ama yeterince değil" diye nitelendirebilmek "kötü ama o kadar da değil" diye nitelendirebilmekten daha kolay.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top