Kaos, alevler ve bitmeyen heyecan
Yazar: Burçin AygünNisan 2010, yer Meksika Körfezi. Özel bir petrol şirketine ait deniz üzerindeki aktif sondaj kulesi standart prosedürlerle işletilmeye devam ediliyor. Ancak çalışanların bir süredir dikkat çektiği ve yönetime ısrarla yineledikleri bazı teknik sorunlar var. Örneğine pek çok kez rastladığımız gibi yetkililer durumu umursamıyor, günlük iş akışının aksamaması için "yola devam" diyorlar. Teknik ekip ve işçilerin korkutuğu şey gerçekleşiyor ve denizin tam ortasında, hemen ulaşılması zor olan kulede büyük bir patlama yaşanıyor. Korkunç bir kaos, alevler, durmak bilmeyen petrol akıntısı. Kurtulma şansı düşük ve feci şekilde hayatını kaybetme olasılığı kesin gibi.
Bu anlattıklarım alıştığımız ve hatta bıkkınlık getiren klasik Hollywood felaket filmlerinden birinin teması gibi geliyor kulaklara. İşin acı tarafı ise bu olayların tamamen gerçek oluşu. Bundan 6 sene önce gereçkleşen felakette 11 kişi korkunç şekilde hayatlarını kaybetti ve tüm dünya için acı dolu gelişmeler yaşandı. Boyutu ölçülemez bir doğa felaketine evrilen gelişme neticesinde, çok büyük miktarda petrol Meksika Körfezi'ne sızdı, denizdeki habitatın yanı sıra petrol, plajlar üzerinden karaya da ulaştı. Hem 11 işçi hayatından oldu, hem de sayısız canlının yaşamı son buldu. Üstüne üstlük doğa geri dönülemez ölçüde zarar gördü. Çoğu insan bu durumun uzun yıllar sonra çok büyük sıkıntılara neden olacağını düşünmedi ve her şeyin geçip gittiğini söyledi.
Tarihin en büyük petrol kazalarından biri olarak hafızalara kazınan Deepwater Horizon olayının perde arkası, bu hafta itibariyle sinema salonlarında tecrübe edilmek üzere konuk olarak geliyor. Daha önce Hiç Hiç Hesapta Yokken (Very Bad Things) gibi efsane bir kara komediyi çeken, daha sonra filmografisine Will Smith'li Hancock, dram ve gerilim türündeki başarılı işlerden biri olarak görülen Krallık, tam bir fiyasko olarak etiketlenen Battleship ve son olarak da ödüllü, aykırı TV serisi The Leftovers'da yönetmenlik koltuğuna oturan Peter Berg, bu üzücü olayın uyarlamasını hayata geçiren isim.
Önümüzdeki sene vizyona girecek olan Patriots Day'de de yine birlikte çalıştığı Mark Wahlberg'i başrol olarak seçen Berg, yaşanan olaylardaki kahramanlıkları hatırlatmamız gerekiyor diyerek bu projeye adım atmış. Kadroda ise Kurt Russell ile John Malkovich gibi kült oyuncular da yerini aldı. Felaketten sağ çıkan Mike Williams'ı beyazerdede canlandıran Wahlberg'in eşi Felicia olarak izleyeceğimiz Kate Hudson işin bonus kısmı.
Teknisyen Mike'ın başındaki, ekibin yönetici ismi, Jimmy Harrell (Kurt Russell), sondaj kulesinin görevlilerinden Andrea (Gina Rodriguez) ve BP adlı petrol şirketinin mekandaki temsilcisi Donald Vidrine (John Malkovich) etrafından dönen hikaye, işin gerçek yüzüne ne kadar sadık bilinmez ama olan bitenin gerçeğe yakın olduğunu tahmin edebiliyoruz. Durumu umursamayan Vidrine yüzünden başlayan dehşet anları ve Mike'ın başını çektiği hayatta kalma serüveni her bir anıyla kayda değer bir sinema tecrübesi olmuş.
Kazanın asıl sebebine dair çok fazla detay öğrenemiyoruz. Mike'ın küçük kızı ile geçen yüzleri gülümseten teorik "öğretici" kısmı saymazsak, izleyici olarak yaşananları direkt kabullenmemiz gerekiyor. Öte yandan ekibin kadın üyesi Andrea Fleytas ilginç bir tercih ile zayıf bir insan olarak resmediliyor. Filmin asıl iki kadın karakterinden birinin kendisi olduğunu ve diğerinin de sadece telefon üzerinden kendisini "sergilediğini" düşünürsek, pek sevindirici bir tablo yok karşımızda. Yani erkekler her zamanki gibi tek kahraman, tek güçlü taraf.
Deepwater Horizon: Büyük Felaket filminin en güçlü yanı, yönetmen Berg'in teknik ve atmosfer başlıklarındaki yetkinliğinden doğuyor. Karakter odaklı drama her ne kadar duygulandırıp, kahramanlar için endişelenmemizi sağlasa da, patlamalar, izleyicisini dehşet içinde bırakan o keşmekeş ve cehennemin yeryüzündeki hali ağzımızı açık bıraktırıyor. Berg bu açıdan neredeyse kusursuz bir iş çıkartmış. Bir başka deyişle aksiyon ve dram tek potada müthiş bir şekilde birleşiyor.
Sürükleyicilik açısından da pek sıkıntı çekmeyen Deepwater Horizon: Büyük Felaket, heyecan, aksiyon, gerilim ve hüzün duygularını en etkili şekliyle hissettiren, koltuklarınızda sürekli diken üstünde tutabilen başarılı bir bir blockbuster örneği. Yine de insan, gerçekte var olan bu kahramanlara dair daha çok şey öğrenmeyi, sonrasında olan üzücü gelişmeleri ve tarihin en büyük kazalarından birinin nelere yol açtığını daha nitelikli şekilde görmek istiyor. Eğer karşınızda Oscar ödülü alacak kadar sağlam bir felaket filmi olmasını beklemiyorsanız, salondan mutlaka mutlu ayrılacağınız bir yapım bekliyor sizleri.