Hesabım
    Furiosa: Bir Mad Max Destanı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Furiosa: Bir Mad Max Destanı

    Miller’ın Vizyonu Yine Parıldıyor

    Yazar: Onur Kırşavoğlu

    Orijinal Mad Max serisiyle sinemaya yön veren ve vizyonunu ortaya koyan ikonik yönetmen George Miller, 2015 yılında Mad Max: Fury Road’la seriye geri döndüğünde kimse bu denli bir başyapıt beklemiyordu. Film, tüm listeleri altüst edip, gişede hak ettiği değeri gördükten sonra eleştirmenlerden de tam not alarak en iyiler arasına adını yazdırdı. Devam filmleri heyecanla beklenirken, Miller farklı bir kararla hikayenin ve Furiosa karakterinin geçmişini anlatan prequel bir proje olan Furiosa: A Mad Max Saga ile karşımıza çıktı. Genç Furiosa’ya ağırlıklı olarak Anya Taylor-Joy’un hayat verdiği filmde Chris Hemsworth, Tom Burke, Alyla Browne ve Lachy Hulme gibi isimler rol alıyor. Miller, 2.5 saat süreliğine başka bir evrene konuk olup, aksiyona doyacağımız yeni bir filmle salonlardaki yerini almış oldu.

    Furiosa, 2015 yapımı filme nazaran aksiyon dozunda düşüklük göstermemesine rağmen karakter ve hikaye odaklı bir anlatıyla oluşturulmuş. Furiosa’nın çok küçük yaşta başına gelenlerle başlayan hikaye, yaş arttıkça epizodik bir şekilde farklı manevralara evrilip nihayetinde bir intikam öyküsüne dönüşüyor. Bu fark, seriyi salt bir aksiyon filmi olarak gören izleyiciler için bir miktar puan düşürücü olabilir. Seride biraz farklılık ve hikaye arayanlar içinse tam aradıkları şeye dönüşüyor demek sanırım yanlış olmaz. Miller, bunu da düşünüp süreyi idareli kullanıp her iki tarafı da memnun edecek şekilde anlatısını oluşturmaya çalışmış. Zaten, puan düşürücü etkinin sonuçları en fazla Fury Road’a kıyasla zayıf bir noktada duracaktır. Bağımsız bir film olarak düşündüğümüzde yine görsel ve işitsel olarak başyapıta yakın, prodüksiyon tasarımı ve sanat yönetimi konusunda inanılmaz başarılı ve seyir zevki kuvvetli bir film ortaya çıkmış diyebiliriz.

    .

    Furiosa’da ilk aranan özellik olan post-apokaliptik atmosfer, en yaratıcı şekliyle yine karşımızda. Çorak toprakların o tekinsiz havası, Miller’ın sinema dünyasına kazandırdığı punk ve metal kültürlerin peliküle yansıyan deli işi tezahürleri, yaratıcı araç, kostüm ve bilumum teçhizat tasarımları ve tüm bunların ait olduğu prodüksiyon tasarımı yine büyüleyici. İlk filmde olduğu gibi, arkanıza yaslanıp, filmin atmosferine kendinize kaptırıp, büyük bir seyir zevki yaşamak oldukça kolay. Her zaman tartıştığımız biçim içerik noktasından devam edersek; Filmi biçim skalası üzerinden hemen her izleyiciyi en yüksek noktaya taşıyacak ve bu açıdan salondan mutlu ayrılacaktır ve fazla söze gerek olmayan bir yetkinlik var. İçerik kısmında ise Furiosa, belirttiğim üzere bir büyüme ve intikam hikayesi barındırıyor. Hal böyle olunca karakterin önemli manevralarını es geçmemek gerekiyor. Miller da böyle düşünmüş olacak ki Furiosa, arka planı en dolu karakterlerden biri olmuş. Fury Road’daki haline nasıl dönüştüğünü, beslendiği yerler ve travmaların neler olduğunu, yeteneklerini nasıl elde ettiğini ve hatta nasıl bir çocukluk geçirdiğini artık çok net biliyoruz. İkinci filmde daha yoğun olan feminist bakışın oluşum safhalarını ve bir kadın olarak erkeklerin dünyasında nasıl savaşıp, zafere ulaştığını da daha net görme fırsatımız oluyor. Kısacası, Furiosa’yı artık çok iyi tanıyoruz.

    Miller, bu kez epizodik anlatımı tercih ettiği için her bölümde başka dertlere değiniyor. Aile olgusu, anne olmak, yukarıda bahsettiğim erk düzene karşı çıkmak, aşk ve elbette insanın kötülüğü (bonus olarak savaşların her zaman devam edecek olması) bu soluksuz serüven boyunca karşımıza çıkıyor. Her bölümde Furiosa önderliğinde ve başka bir yan karakter yardımıyla bu göndermeleri alıyoruz. Hikayenin kendisi de zaten her şeyiyle bir sistem eleştirisi de olduğundan bu mesajların hikaye içindeki yerleşiminin meşruluğu da izleyici tarafından kolay onaylanır hale geliyor. Ancak, şu notu da düşmem gerek; İlk filmde daha çok aksiyon daha az hikaye vardı belki ama derinlik açısından Fury Road yine de bir adım önde. Furiosa üzeri Fury Road izlendiğinde, ilk filmin gücü daha da artacaktır.

    .

    Filmin oyuncu kadrosundan da kısaca bahsedelim. Anya Taylor Joy, karaktere kaba tabirle cuk oturmuş ve gayet iyi bir performans sergilemiş. Genç oyuncu Alyla Browne da Furiosa’nın çocuk yaşları için doğru bir tercih olduğunu kanıtlıyor. Filmin belirli bölümünde yer alan Tom Burke de yine hakkını vermiş ama filmin yıldızı açık ara en iyi performanslarından birini, hatta birincisini veren Chris Hemsworth olmuş. Akademi Ödülleri’nde yardımcı erkek oyuncu dalında adını görürsek şaşırmam. Makyajla hafif değiştirilen tipi, yeni oyunculuk performansıyla birleşmiş ve ortaya listelere girebilecek bir kötü adam performansı çıkmış. Yeni oyunculuk performansı diyorum çünkü kendisinin önceki rolleri ve ele alış biçimlerine hiç benzemiyor. Charlize Theron ve Furiosa karakteri nasıl Fury Road filminde kağıt üzerindeki ana karakter Max’in önüne geçtiyse, burada da Hemsworth ve Dementus karakteri sanki biraz ön plana çıkmış. Kendisi bir Western kötü adamı gibiydi adeta.

    Son tahlilde, Furiosa: Bir Mad Max Destanı’nın yılın en önemli filmlerinden biri olduğunu ve öyle kalacağını, yine seyir zevkinin üst düzey olduğunu, post apokaliptik filmleri ve Miller vizyonunu sevenlerin salondan büyük bir hazla ayrılacağını söylemek mümkün. Fury Road her açıdan bir adım önde ama Furiosa da kıymeti gittikçe artacak başarılı bir film. 80 yaşına az zaman kalan Miller, umarım birkaç filmle daha karşımıza çıkabilir ve yaratıcılığını izlemeye devam etme şansını yakalarız.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top