Hesabım
    Bir Zamanlar Anadolu'da
    Ortalama puan
    4,1
    339 Puanlama
    Bir Zamanlar Anadolu'da hakkında görüşlerin ?

    55 Kullanıcı yorumları

    5
    12 Eleştiri
    4
    24 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    6 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    5 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Eskiden Beri
    Eskiden Beri

    Takipçi 23 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Eylül 2011 tarihinde eklendi
    Bir Zamanlar Anadolu’da (Nuri Bilge Ceylan) (2011)

    Maktül Yasar’in (Erol Eraslan) Karisinin (Nihan Okutucu) Kenan’i (Firat Tanis) azmettirmis olma ihtimali vardi.
    Doktor Cemal (Muhammet Uzuner); Katil’den olma, gayrimesru çocugun annesiz hayata tutunamayacagini düsündügü için bilim adamindan beklenmeyecek bir duygusallikla otopsiyi olmasi gerektigi gibi degil kurmaca ve olayin üstünü kapatacak sekilde yapti (bu yargimdan yine de emin degilim). Çünkü otopside görüldü ki Maktül’ün soluk borusuna ve cigerine toprak kaçmisti. Allah bilir maktül diri diri topraga gömülmüstü. Doktor otopsiyi usulüne uygun yapmis olsaydi sorusturma derinlesecek ve muhtemelen bir parmak izine vesaireye bagli olarak Gülnaz da hapse girecekti.
    Köylü kizi Cemilenin (Cansu Demirci) gaz lambasi esligindeki çay servisi filmin en göze çarpan planiydi. Kahvalti sekansi ve Muhtar’in (Ercan Kesal) Devlet ricalini agirlama ritüeli, bu esnada yaptigi muhtarvari konusmalar, köyün ödenek beklentilerinden yola çikarak lafi kendi ogullarinin (bizzat kendisinin) basarilarina getirmesi göz aliciydi.
    Filmin bana göre ana damari ise Ambulanssiz gelinen olay yerinde Yasar’in domuz baginin çözülmesinden sonra cesedin binek aracina sigmayisi ve resmi görevli devlet erkaninin domuz bagini tekrar baglamayi akillarindan geçirmis olmalariydi!.
    Kirikkale, oransal olarak suç ve suçlu anlatimi için iyi bir seçim gibi duruyordu. Bir de Anadolu’nun orta yeri olmasi ayri bir semboldü.
    Filmin ana fikri ise; Savci Nusret Bey’in (Taner Birsel), egitiminin ve makaminin arkasina sünemis bir suçlu olmasiydi. Dolayli da olsa Karisinin ölümüne sebebiyet vermis bir suçluydu Savci. Cüheladan Kenan’in kadin meselesi için bir adami öldürmüs olmasi kinaniyodu Anadoluda. Ancak ahali, Bu cinayetten öte mertebe ve söhret sahibi Savci’nin daha acinasi, ve her türlü kinamayi hakeden bir insan oldugundan habersizdi. Yüksek perdeler arkasinda daha lüks ve daha cilali suçlar isleniyor, hatalar yapiliyordu. Tüm bu ahval, olaylarin objektif yansimasi olarak ekrana tasinan Doktor Cemal ‘in gözünden izleyiciye sunuluyordu.
    Nuri Bilge Ceylan’in isik, rüzgar ve simsek takintisi film boyunca yine bizlerleydi.
    Film karesi olarak benim en begendigim ise; metaforik olarak, mola verilecek köyün girisindeki arka çaprazdan çekilmis araç farlarinin git gide kayboldugu ve yerini zifiri karanliga biraktigi karelerdi. Buradaki metafor, sözüm ona köylü cehaletinin karanliga karsilik gelmesi olabilir.
    Tüm bu anlattiklarimi bir kenara birakip yine de olmamis diyesim geliyor. Hadi olmamis demesem, daha iyi olmaliydi diyesim geliyor. Simgesel ögeler güçlü bir hikayenin içerisinde de anlatilirdi. Anlatim teknigi konusundaki naçizane elestirim de söyle olabilir; Doktor, gömülmüs maktülü arama serüveninden döndügü vakit, odasinda eski fotograflara bakip içerliyor. O yorucu çalismadan dönüldügünde alelacel eski fotograflara bakilmaz. Eski fotografin izleyiciye sunacagi; “bir Anadolu kasabanin boguntusunda sikisip kalmis, eskiden mutlu doktor” drami çekmecede anahtar aranirken yanda göze çarpacak bir eski fotografla verilebilirdi. Bana göre böylesi bir anlatim daha güçlüdür.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    11 Mayıs 2017 tarihinde eklendi
    NURİ BİLGE CEYLANDAN GERÇEK BİR SİNEMA BAŞYAPITI 10 ÜZERİNDEN 10

    Çoğu zaman usulca ve sessizce filmi dolduran bu karelerin tanığı olan izleyici, sabırla söyleneni duymaya çalışır. Bu izleyici öyle sıradan bir sinema izleyicisi olamaz. Algıları ile imtihana alışıktır bu türün hayranları, hayatın o çok sıradan, ağır aksak ve ziyadesi ile yavaş akışını bilir…
    Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri de işte bu sebeplerle hayatın ta kendisidir.
    Evet, söylendiği gibidir; yavaştır, sekanslar durgundur, oyuncular düşünceli, sahne kasvetlidir… Depresiftir hatta biraz… Eh nihayetinde söylemekte bir sakınca görmüyorum ‘anlaşılması zordur’… Yani olması gerektiği gibidir, hayat gibidir Nuri Bilge Ceylan sineması…
    Son zamanlarda filmlerinin zor olduğu, garip ve anlamsız olduğu yönünde yazılar yazıldı ve artık büyük kitlelere ulaşan bu filmlerin izleyicileri arasından ‘hiçbir şey anlamadım yine’ ci ve bu ‘anlayamama’ durumuna sempati oluşturmaya çalışan bir zümre ortaya çıktı.
    Ödüller alan ve bu kadar kunuşulan bir filme girmek zorunda hissedecek kadar popüler olanla yaşayan bu zümrenin, izledikten sonra ‘derin / komplike / realist’ olanı bu derece iteklemesi de anlaşılır bir tavır. Çünkü ‘anlam’ sizin bulup çıkarmanız için saklanmıştır sanatsal aktiviteye. ‘Anlam’ ortalık yerde dursaydı o sanatsal aktivitenin hayatı değiştirici / dönüştürücülüğünden söz edilemezdi. Nuri Bilge Ceylan filmlerinde de ‘anlam’ alabildiğine derine gömülmüştür, sizin o uzun ve yavaş sekanslarda o anlamı bulup çıkarmanız umut edilir. Bununla ilgilenmeyen ve zor bulan izleyiciye de film yapmadığını defalarca ifade etmiştir zaten Nuri Bilge Ceylan.
    Bu yıl Sinema Kongresi gibi dahiyane, kaliteli ve keyifli bir organizasyonu bize hediye eden 18. Altın Koza Film Festivali’ nde izledim “Bir Zamanlar Anadolu’da”(2011) filmini. Ceylan, geleneksel sinema anlayışına bu filminde de bağlı kalıyor… Bulup çıkarmamızı bekleyen bir dolu ‘anlam‘ ın ustaca gizlendiği, uzun, yorucu, yavaş sahnelerle dopdolu bir film.
    ‘Hiçbir şey anlamadım yine’cilerin yine hiçbir şey anlamayacağı bu filme de sadece popüler olduğu için gitmesini temenni ederek ve üzülerek söylemeliyim ki; “Bir Zamanlar Anadolu’da” filmi Nuri Bilge Ceylan’ın izlediğim en hızlı filmi.
    Altın Koza Film Festivali’nde Türkiye prömiyeri yapılan filme gösterilen ilgi gerçekten görülmeye değerdi. Tüm seansları, altı yüz yedi yüz kişilik salonlarda kapalı gişe oynadı. Abartmıyorum inanın… Sinema önlerinde filmi izlemek için türlü oyunlar deneyen onlarca kişi ve Nuri Bilge Ceylan filmlerini yan yana görmenin bize verdiği keyfi tarif edemem…Bir kasabanın, taşranın filmi ”Bir Zamanlar Anadolu’da”…
    Taşranın sıradan hayatı içinde gömülü kalmış, depresif, yalnız ve hasarlı hayatların hikâyesi… “Ben senin yerinde olsam bir gün bile beklemezdim gitmek için..” diyor Komiser Naci (Yılmaz Erdoğan) hararetle doktor Cemal’e (Muhammet Uzuner)… Gizli ilişkilerin, yalnızlıkların, cinayetlerin ve saklı kalmış intiharların savurduğu bir avuç insanın yaşadığı kasvetli bir küçük Anadolu kasabasının filmi…
    Katili yanına alıp cesedi arayan savcı, doktor, yanında polis ve jandarma…
    Yüzlerde saklı hikâyeler… Sayısız fotoğraf içine gizlenmiş yüzler…
    Akıllıca ve kimi zaman komikleşen senaryosu ile gördüğüm en geveze Nuri Bilge Ceylan filmi olduğunu da çekinmeden söyleyebilirim. Ayrıntılarda gezinen diyaloglar, hikâyenin akışını kolaylaştırmış. Az konuşan ama çok şey söyleyen portreler…
    Bir küçük Anadolu kasabasının insanları… Bazen bitkin, bazen neşeli, cahil, bazen komik…
    Sıradan taşra insanları üzerine bir film ”Bir Zamanlar Anadolu’da”…
    Yılmaz Erdoğan’ın başarılı oyunculuğu, onu zorla sıkıştırdığımız ‘komik adam’ karakterini fazlasıyla zorlamış. Bazen arada kalıyor, gülmek ve hüzünlenmek arası hislerle izliyorsunuz. Taner Birsel ‘savcı’ karakterinde ve Muhammet Uzuner ‘Doktor Cemal’de sizi içine çeken bir trajik uyanışı başarıyla verebilmişler. Kötü adamda soğuk kanlı katil ‘Kenan’nı Fırat Tanış neredeyse hiç konuşmayarak etkileyici bir oyunla resmetmiş.
    Alabildiğine Nuri Bilge Ceylan estetiği ve bunun ürünü sahneler, akıllı sinemasal oyunlar ve ışığın neredeyse mükemmel kullanımı ile ”Bir Zamanlar Anadolu’da” kaçırılmayacak bir film.
    İyi seyirler…
    mçelik
    mçelik

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    10 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    lütfen kimseyi yanıltmayalım, ben verilen oylarara güvenip gittim filme ve tam bir hayalkırıklığı.tamam nuri bilge ceylanın filmlerini biliyoruz da arkadaşım demişler ki bu filmde tarzını kısmen de olsa değiştirdiğini ve zirveye ulaştırdığını söylemişler. bu mu yani? tüm bahsettiğiniz bu film için mi? herkesin zevki ayrı tabi ama ben bu filme güzel diyenlerle aynı dünyada yaşamıyıorum...
    Melik Aktaş
    Melik Aktaş

    Takipçi 1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    8 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    çok uzun ve ilginç bir film ama tavsiye etmiyorum,hayal kirikligina ugrayabilirsiniz,....
    Amir Han
    Amir Han

    Takipçi 452 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Eylül 2014 tarihinde eklendi
    NBC imzalı düşündürücü bir yapım. Yılmaz Erdoğan kafası karışık polis rolünde üstün rol yeteneği ile iyi oynadı. Muhammed Uzuner çok pasif bir rolde neden başrol onu filmin finalinde anlıyoruz. Fırat Tanış hemen hemen hiç konuşmadan bakışı ve duruşu ile filmin domino taşıydı. Cansu Demirci(Selena Selin) güzelliği ile filme renk kattı(kola isteyene; çay alırken kolayı uzatması filmin en ince espritüel durumuydu). NBC hem filmini yaptı hem ödülünü kaptı hemde Şahan Gökbakar ile yaşamış olduğu polemikte Recep İvedik karakterini filmde öldürdü(bkz. sarı,turuncu gömlek, kilosu ve sima itibarı ile). Bir taşla 3 Maymun. Pardon kuş:). Bürokrasinin Türkiye'de nasıl bir kördüğüm olduğuna yerinde eleştiriler getiren güzel bir yapım olmuş. Çok uzun olması ve ağır kurgusuna rağmen izlenilebilecek harika bir yapım. Kaçırmayın.
    kemerlee
    kemerlee

    Takipçi 693 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    27 Ocak 2012 tarihinde eklendi
    Bu tarz şahaserler her zevke uygun değildir, sinemaya eğlence yada vakit geçirmek için bakan klasik değişle ortalama sinema izleyicisine hitap etmiyen yapımlardır;En başta bir çok şey alt metinlerle yada insanların kendi iç çatışmalarıyla anlatılır, doğa filme yüzlerce muhteşem fotoğraf karesi gibi katılır.Bir elmanın dalından kopması ve gittiği yerin bile anlamı vardır, yada bagaja konan iki kavunun, karakterlerin yerine kendimizi yeteri kadar koyamazsak ve dikkatli izlemezsek bazı şeyler kaçabilir ama aslında tüm soruların cevapları filmde saklıdır.Nuri Bilge Ceylan sinemasının uzak ara en iyi yapıtı uzun yıllar akıldan çıkmayacak bir başyapıt tabiki anlıyana.
    10/10
    emrecogulu
    emrecogulu

    Takipçi 6 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    26 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Bir kere en bastan sunu söylemeli: Nuri Bilge Ceylan'in 2,5 saatlik filminde bosa harcanmis bir saniye dahi yok ve ben bir an bile gözümü perdeden ayiramadim, bir dakika bile sikilmadim. Bu filmin her ani, her sahnesi genel akisa ve konuya katkida bulunuyor çünkü... Elbette Bir Zamanlar Anadoluda'ya (ve tüm Nuri Bilge Ceylan filmlerine) farkli bir akil yapisi ile gitmek gerekiyor. Her dakika bir olayin oldugu, konusmasiz geçen sürelerin 30 saniyeyi asmadigi "fast-food" Hollywood kurgusuna aliskin beyinler muhtemelen sikilacak ve bu filmi "2,5 saatlik estetik bir sikinti" diye yaftalayacaklardir. Bu yaziyi asla entellektüel bir edayla, "siz anlamamissiniz ama ben anladim" havasinda yazmiyorum. Hizli ve Öfkeli'yi ve hatta -belli özellikleri ile- Transformers'i bile begenmis bir sinema izleyicisiyim ben. Ama onlarin yeri ayri, bu basyapitin yeri ayri... Bir Zamanlar'in konusunu bir cümle ile özetlemek mümkün: Bir cinayet sorgusu sonrasinda bir savci, bir doktor ve bir polis komiserinin basini çektigi bir grup insanin ceseti aramakla geçirdikleri bir gecenin öyküsü... Ama asil önemli olan -her iyi sinema örneginde oldugu gibi- konunun kendisinden ziyade, öykünün nasil anlatildigi. Yolculuk boyunca kenara köseye birakilmis detaylar gerek söz konusu cinayetin neden islendigine dair, gerekse savci, doktor ve polisin kendi geçmislerine ait küçük ipuçlari veriyor. Nuri Bilge Ceylan tüm bu alt metinleri mükemmel oyunculuklar ve nefes kesen bir görsellikle sunuyor izleyicisine. Süphesiz ki, Nuri Bilge Ceylan seyircisinin filmleriyle bir iliski kurmasini, o filmlerle konusmasini bekliyor. O iliskiyi kuramayanlar "ne bu ya böyle, adam iki saat ufka bakiyor" deyip kaçacaklar. Bu filmle konusabilenleri ise mükemmel bir sinema lezzeti bekliyor. Bir Zamanlar Anadolu'da, çok katmanli, birden fazla görülmeyi hak eden, insanda isi gücü birakip yönetmenlik egitimi alma istegi uyandiran filmlerden. Nuri Bilge Ceylan'dan "yalniz ve güzel ülkesine" unutulmaz bir bakis.
    Müjdat T
    Müjdat T

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    25 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Nuri Bilge Ceylan klasiği olarak uzun sahnelerle gerçekçi bir biçimde işlenmiş olması dışında uluslararası düzeyde yetersiz kaldığını düşündüğüm ödüllü film. Şahsen 3 saatimi zaman kaybı olarak değerlendirdim. Keşke bu realist yansımalar biraz olsun yaratıcı sahnelerle zenginleştirilmiş olsa filmde 3 kez uyumak zorunda olmazdım en azından.
    mustafacem
    mustafacem

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    5 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Öncelikle sunu söyleyeyim recep ivedikçi degilim.kliselesmis bir sekilde "sen git recep ivedik izle" diye beni elestirmeyin sadece nbc filmi izlememis biriyseniz gidip izlemeyin.odamin genis duvarindaki dvd rafinda tam 2450 adet film var ve ben hayatimda bu kadar kötü film izlemedim.begenenlere de saygi duyarim ancak film bir seyler vermeli hiçbisey belli degil ve 3.5 saatte de hiçbisey belli olmuyor.hiç degilse adi filmdir diye bir konu bir sonuç yaratsaydin.ilk 1 saatte herkes zanliyla geziyor o tarla bu tarla diye böyle film mi olur.maksat sanatsallik görsellikse kasmaya gerek yok çok belgesel var maksat anadolunun ücra köseleriyse bos birzaman ayirin çikin gidin inanin çok daha büyük haz alirsiniz.Arkadaslar silkelenin kendinize gelin her yapilani sanatsallikla görsellikle bagdastirmayin size verilse o kamera en kötünüz bundan güzel film çikartirsiniz.Hani bazi filmlere deriz ya sinemaya para vermeye gerek yok evde izleyin bence degil evde tek film bu olsa dünyada izlenmez.Bir an filmden erken çikip içerde kalanlara Allah kurtarsin diyesim geldi ama yine de belki sonunda biseyler olur diye bekledim.Yazik gerçekten...
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    27 Şubat 2018 tarihinde eklendi
    bu kadar basit bir konuyu seyircilerin dikkatini sürekli kılarak tutan bir film kötü olamaz.İyi oyunculukları da asla gözardı etmemek gerek. İzlediği filmin muhakkak bir mesaj vermesi kaygısını taşıyan,izlediği filmden muhakkak belirli bir sonuç bekleyen seyirci profilinin uzak durması gerekiyor 7/10
    ozzy-badd
    ozzy-badd

    Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    4 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Beni kendine bu kadar bağlayabileceğini hiç tahmin etmemiştim ne yalan söyleyeyim . Son 30 dakikasında sıkılsam da film bittiğinde sanki içinize işlemiş gibi bir durum oluşuyor ... Oyuncuların aşmış performansı ve Nuri Bilge'nin güçlü yönetimiyle de Türk sineması adına önemli bir iş çıkmış ortaya . Sinemada görülmeli . 5/3 ...
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Not: Eleştiri film ile ilgili bilgiler içermektedir. İzlemeyen arkadaşların dikkatine - Alt metin hazineleriyle dolu harika bir ''sanat sineması''.
    Hikaye, cinayet mahalini arayan birkaç görevlinin hikayesi yüzeyde. Ama alttaki hikayeler ile bu üst hikaye arasında kurulan bağ muhteşem. Nuri Bilge, doktor, polis ve savcının bu yolculuk boyunca kendi hayatlarındaki cinayet mahaline dönmelerini sağlıyor kırsalda geçen tek gecede. Savcı eski eşini aldattığı, doktor mesleğini ilişkisinin önüne koyduğu, eşinin gitmesine göz yumduğu, polis ise eviyle ve oğluyla ilgili sorunlardan kaçtığı için hepsinin istemeden de olsa kendi hayatlarında insanları gerçek ve gerçek olmayan anlamda ''öldürdüklerinin'' farkına varmalarını istiyor karakterlerinin ve tabii ki bizlerin Ceylan. Aslında cinayet için illaki silaha ihtiyaç yoktur, yeteri kadar umursamazlıkta bunun için yeter demeye getiriyor yönetmen. Karakterlerin geçirdikleri işte bu tek gece hayatlarının üzerlerine serilmiş o umursamazlık toprağının kazınarak alttaki ölü/ölülerin ortaya çıkmasına yeterli oluyor.
    Filmin otopsi sahnesindeki ''kumu umursamama'' ise bu yüzleşme sonunda gerçeklerin farkına varılsa bile bununla baş etmenin zor olacağı için bu sorunlar yokmuş gibi yapıp, karakterlerin hayatlarına devam edeceğini, yalan ve görmezden gelmenin özelde bu karakterler, genelde ise insanoğluna ait bir ''hastalık'' olduğunu vurgulayarakta muhteşem bir finalle filmi noktalıyor.
    Bütün bunların sonunda film (yine) popüler sinemaya düşkün, hıza, aksiyona alışkın sinema seyircisine değil, alt metin okumayı seven, sanat sinemasına düşkün sinema izleyicisine hitap ediyor. Hitap kitlesi için türün en iyilerinden. İyi seyirler.
    Ogulcan B.
    Ogulcan B.

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    13 Ekim 2012 tarihinde eklendi
    Ben filmde oyunculuk olarak en çok Yilmaz Erdogan'in oyunculugunu begendim bence filmin ilk yarisini zaten o almis götürmüs,filmin ikinci yarisinda Muhammet Uzuner baya ön planda onun da oyunculugu gayet iyi,Taner Birsel ve Firat Tanis'ta filmde oyunculuklariyla ön plana çikan isimlerdi.

    Filme gelirsek bastan sona izledigim ilk Nuri Bilge Ceylan filmi.Filmi izlemeden önce filmin çok hareketli olmayacagini ve agir bir tempoda geçicegini tahmin ediyordum ki zaten tahmin ettigim gibi film bastan sona yavas bir tempoda geçiyor ama film yavas bir tempoda geçmesine ragmen ben filmi izlerken pek sikilmadim özellikle filmin ilk yarisi hem isleyis hem diyaloglar hem de görselllik bakimindan oldukça basarili ama filmin ikinci yarisi filmin ilk yarisindaki saglam görsellik yaninda biraz fos kalmis.Filmin ilk yarisinda bazi sahneler öyle güzel çekilmis ki sanki o sahneler evinize ya da odaniza asacaginiz resimlerden çikmis gibi göze gerçekten hos gelen sahnelerdi.Filmin ikinci yarisi açik söylemek gerekirse biraz sikiciydi evet filmin ilk yarisi da ikinci yarisi da yavas bir tempoda geçiyor ama en azindan ilk yarida karakterlerin yolculugunu izliyoruz ve filmin ilk yarisinda görsellikte filmden tatmin olmamizi sagliyor ama iste ikinci yari da pek bir sey olmadigi için insan ister istemez filmin ikinci yarisini izlerken sikiliyor.Film her ne kadar agir islesede oyuncularin üst düzey performanslari filme odaklanmanizi ve filmi izlerken pek sikilmamanizi engelliyor.Film her ne kadar ciddi bir havada geçsede zaman zaman filmde bazi sahnelerde tebessüm ediyorsunuz.

    Filmin yönetmenligine deginmek gerekirse açikçasi ben Nuri Bilge Ceylan'nin bu filmde yönetmenligini pek basarili bulmadim evet ilk yarida bazi sahnelerde gayet güzel açilar yakalamis ama bence filmin genelinde çokta basarili bir yönetmenlik yapamamis.Son olarak ben filmi begendim,eger farkli bir film izlemek istiyorsaniz Bir Zamanlar Anadolu'da filmini tavsiye ederim.

    7.5/10
    prustanca
    prustanca

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    3 Ekim 2011 tarihinde eklendi
    Adi ile sergio leone'ye saygi durusunda bulunan filmin süresi de usta yönetmenin eserlerini hatirlatir nitelikte.Ancak bu kimseyi korkutmamalidir ki keza filmin ne zaman sonuna geldigini anlamadigim gibi bitmesini de istemedim demeliyim tüm samimiyetimle...
    4 ay, 3 hafta, 2 gün de hayran kaldigim bir yemek sahnesi vardi. Ona benzer bir sahne ile açiliyor film; polislerin gayet günlük konusmalarini yaptigi arabada giderlerken zanli da aralarinda kelepçeli olarak oturuyor, sohbet olanca siradanliginda devam ederken nuri bilge ceylan in kamerasi zanlinin önce profiline ordan gözlerine odaklaniyor. Daha bastan yakaliyor resim tonundaki görsellikle yönetmen seyirciyi. Bunun gibi baya bi tablo sunuyor filmde yönetmen seyirciye, ancak üç maymundaki yagmur ve tren sesi efektlerinin yerini bu filmde rüzgar aliyor hemen her planda. Bazen yalnizca rüzgara odaklaniyor kamera bazen de sahnede bir tamamlayici unsur oluyor, karakterlere baska bir anlam yüklüyor hikayeye de-buna ne denir bilmem ama ben gotik bir hava sezdim kendimce-sanki ara ara derinlesiyor olagan replikler rüzgarin atmosferiyle, seyirci de oyuncular da film de söyle bi durup düsünüyor uzunca.
    bir derdim var demiyor film, aslinda sonuç da vaad etmiyor nasi bitecek bakalim diye merak da olmuyor insanin gözlerinde. yalnizca bakiyor seyre daliyorsunuz usta yönetmenin bu kez senaryo üzerine iyice kafa yordugu filme.evet öyle ''nuri bilge ceylan in içinde en cok konusma geçen filmi''. bence bu film bir kabullenmeyi anlatiyor. Anadolu da bu isler böyle olur kimse de yadirgamaz. O yüzden bunca cinayet yeri aramasi sirasinda, savci bir sonraki gün gidecegi Ankara seyahatinin, komiser bir an önce ölünün gömüldügü yeri bulup kendi sorumlulugunu devretmenin, muhtar köye yaptirmak istedigi morg projesinin, adli morg teknisyeni kullandigi malzemelerin demode olusunun derdindedir.Bu arada doktor ufak bir dokunus yapmak geregi hisseder rutin sona ki bunu da kimse yadirgamaz sonuçta ortada kalan küçük bir çocuk vardir.
    Bu filmi diger n.b.c filmlerinden ayiran en belirgin özellik ise, seyirci ile arasina mesafe koymamasidir yönetmenin. Son derece samimi, sicak bir ortam yakaliyor ercan kesal in basini çektigi senaryo metniyle.
    Son söz: 2000 li yillarin basinda daha ilk filmlerini çekerken Cannes tarafindan kesfedilen ve sonraki isleriyle de hep ödülllerle dönen dünya çapindaki lars von trier, kim ki duk, gus van sant, roman polanski, pedro almadovar gibi gediklilerle birlikte anilan usta yönetmenimize umarim gereken degeri verir de salonlari doldururuz.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 301 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Haziran 2014 tarihinde eklendi
    Yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Kış Uykusu'ndan önce çektiği son film Bir Zamanlar Anadolu'da ydı. Bu film de Kış Uykusu gibi festivallerde Jüri Özel Ödülü gibi bir çok ödüller topladı ve festivallerden sonra da seyircisi ile buluştu. Şimdi benim bu film için beklentim vardı. Filmi izledikten sonra biraz hayal kırıklığına uğramadım değil. Fakat kötü bir film de değildi şahsen. Aslında filmin konusu basit yani; Birkaç polis, jandarma, bir doktor ve bir şüpheli gibi şahıslar bir cesedi bulup otopsi raporunu çıkarmaya çalışırlar. Basit hatta pek de ilgi çekmeyen bir konu değil mi? Fakat kadroda Yılmaz Erdoğan olunca ve Nuri Bilge Ceylan da bu filmi yönetince... İnsanın beklentileri oluyor elbette.

    Şimdi filme gelirsek filmin süresi konusu biraz Bollywood filmlerini anımsattı bana. Süresi aşırı uzun ve konuyu da alıştıra alıştıra anlatmasına rağmen zaman çabuk geçiyor. Bu film de öyle. Fakat bu filmin süresi 150 dakika ve filmde sadece yarım gün anlatılıyor. Filmin mükemmel görünme gibi bir çabası yok. Aşırı doğal. Kameranın çekim açıları, oyunculuklar ve arka plan müziği yerine sadece doğayı kullanmak (yağmurun yağma sesi, gök gürültüsü, yaprakların hışırdaması, havanın esmesi gibi) bunlardan bazıları. Gerçi bunlar güzel de konu biraz ağır ilerlediği için izleyenlerin sıkılma ihtimali de olabilir (ben de sıkılmadım değil aslında) fakat yine de film sürükleyici bir şekilde ilerliyor.

    Oyunculuklardan bahsedelim şimdi. Filmde en çok dikkat çeken oyuncular Doktor Cemal'i canlandıran Muhammet Uzuner, çok başarılı bir şekilde karşımıza çıkan Komiser Naci'yi canlandıran Yılmaz Erdoğan, samimi bir kişiliğe sahip Taksici Arap Ali'yi canlandıran Ahmet Mümtaz Taylan ve soğukkanlı, donuk karakteriyle Şüpheli Kenan'ı canlandıran Fırat Tanış bu oyuncu kadrosunda öne çıkan isimler.

    Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'dan da bahsetmemek olmaz şimdi. Nuri Bilge Ceylan, çok doğal ve sade çekim açıları ile filmi çekmiş. Başarılı olmuş ve filmi de sürükleyici yapmış. Ayrıca Nuri Bilge Ceylan'ın filmin senaryosuna da katkısı olmuş. Filmin bir kısmının başarısı oradan da geliyor denilebilir.

    Nuri Bilge Ceylan takipçilerinin çoğu çoktan bu filmi izlemiştir bence fakat izlemeyenler için de şunu söyleyebilirim ki Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerine başlamak istiyorsanız, polisiye veya cinayet konulu filmleri ve bir hikayeyi en sade ve basit şekilde anlatılmış filmleri seviyorsanız bu film yerinde ve ideal bir seçim olur. 4/5
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top