Hesabım
    Son Aşk
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Son Aşk

    Michael Caine'nin hatırı var...

    Yazar: Ali Ercivan

    Amerika vatandaşı olduğu halde uzun yıllardır Paris’te yaşayan emekli bir felsefe öğretmeni, karısını kanserden kaybettikten sonra hayatla bağlarını birer birer koparmaktadır. İntihara kadar gider bunun ucu… Onu yeniden hayata bağlayan, dans eğitmenliği yapan genç bir Fransız kızın dostluğu ve sevgisi olur. Bir tür aşkla bağlanır Matthew, Pauline’e. Tabii intihar girişimi üzerine Paris’e gelen çocukları bu ilişkiye hoş bakmayacaktır. 

    Yaşayan ve yaşamış en büyük aktörlerden biri olan Michael Caine’i izlemek her zaman büyük zevk. Hele Christopher Nolan filmleri dışında da çalışmaya devam ettiğini görmek... Genç Fransız aktris Clémence Poésy ile aralarındaki uyum da gerçekten müthiş. Buna Justin Kirk, Gillian Anderson ve Jane Alexander gibi yan rollerdeki diğer başarılı aktörleri de dahil edince, Son Aşk (Mr. Morgan’s Last Love) zevkle izlenen bir oyunculuk gösterisine dönüşüyor. Neredeyse…

    Filmi yazan ve yöneten Sandra Nettelbeck, Hollywood’a da iş yapmış bir isim. 2001 tarihli ilk filmi Bella Martha’nın 2007 yılında gerçekleşen Hollywood versiyonu Aşk Tarifi (No Reservations)'nin senaryosuna katkıda bulunmuş. Ardından Ashley Judd’ın başrolünde yer aldığı Helen adlı bir film yazıp yönetmiş. Caine gibi bir aktörü ve Hans Zimmer gibi bir müzisyeni yeni projesine çekmesini sağlayan bağlantıları var yani. Önceki filmlerinde de birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Michael Bertl ile de belli ki verimli bir işbirliği içindeler. Filmin ışıkları, renkleri, atmosferi, mekan kullanımı son derece başarılı.

    Ancak bütün bu artıları daha da yukarı taşıyacak bir metin yok elde. Senaryo genel olarak çok kolay, akla ilk gelecek türden yolları seçiyor. Matthew ile Pauline’in tanışıp yakınlaşmaları için üretilen ve pek inandırıcı olmayan çözümlerden itibaren böyle bu. Oyuncuların doğallığı ve kimyası bu problemleri biraz olsun kapatıyor ama zaman zaman iki karakterin niyetlerini, beklentilerini anlamak bile güçleşiyor. Tekrarlanan durumlara, zamanlama problemlerine falan girmiyorum bile…

    Matthew’un çocukları ilk andan en klişe tutumu takınıp Pauline’e babalarının yaşlı ve yalnız olmasından faydalanan bir servet avcısı muamelesi yapıyorlar. Matthew ile oğlu arasındaki çatışmalar da artık binlerce kez izlediğimiz şablonların ötesinde orijinal bir fikir içermiyor.

    Yönetmenin büyülü ve romantik bir Paris imgesi yaratmaya çalıştığı belli. Mekan kullanımı ve görüntü yönetiminin başarıları sayesinde gerçekten de şık bir film karşımızdaki. Göz boyamaya varacak kadar belki… Kimseyi göz boyamayı iyi becerdiği için yerecek değilim. Fakat işte, elde matah bir senaryo olmayınca da olmuyor.

    Filmin finalini anlatmak istemem ama öykünün vardığı noktanın nasıl romantik algılanabileceğini de ben çözemedim. Yaratılan bütün dünyanın, bütün duygusallığın sahteliğini daha belirgin kıldı gözümde. Özellikle belli yaş üstü bir seyirci kitlesi Son Aşk’la muhakkak ilgilenecektir ama onların bile finali yadırgayacaklarını tahmin ediyorum. Olsa olsa Michael Caine’in hatırına ılımlı davranılabilir karşımızdaki filme…

    Twitter: aliercivan

    You Tube: Paralel Kurgu

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top