Hesabım
    Aşkın Formülü Yok
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Aşkın Formülü Yok
    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Andreas Öhman'in ilk uzun metraj filmi "Aşkın Formülü Yok (I rymden finns inga känslor)," geçtiğimiz yıl İsveç'in Oscar aday adayı olarak belirlenmişti. Film, nihai beş Oscar adayı arasında yer alamamış olsa da, altmış altı çalışma arasından seçilen ilk dokuz filmlik listede boy göstermeyi başarmıştı. Daha çok alternatif ülke sinemalarının ön plana çıktığı film festivallerinde görmeye alışık olduğumuz bir çalışma olan Aşkın Formülü Yok'un ülkemizdeki vizyon macerasının altında yatan sebep de filmin bu hareketli Oscar yolculuğu olsa gerek.

    Aşkın Formülü Yok, IKEA kataloğundan fırlamış hissi veren minimal set tasarımları, canlı renkleri ön plana çıkarırken pastel tonların sakinliğini koruyan görüntü yönetimi ve güneş ışığını hikayenin geçtiği her mekana dolduran aydınlık atmosferi ile her karesinde İskandinav kültürünün izlerini taşıyan bir çalışma. Asperger sendromundan muzdarip 18 yaşındaki Simon ile ağabeyi Sam'in hikayesinin anlatıldığı filmin, sadece görsel değil öyküsel anlamda da doğduğu toprakların ruhunu beyazperdeye aktarmayı başardığını söylemek mümkün.

    Hastalığının mutluluk, heyecan ve üzüntü gibi insani duygulardan ve çevresindekilerle empati kurma yeteneğinden mahrum bıraktığı Simon, bir sonraki adımını önceden belirleyen kontrollü bir gündelik rutin içerisinde güvenle yaşayabiliyor. İnsanlık hali diyebileceğimiz kimi aksaklıkların Simon'ın gündelik rutinini sekteye uğratması ise genç adamın mükemmel dengeler üzerine kurulu güvenli dünyasına kaosun hakim olmasına neden oluyor. Etrafını saran bu kaotik atmosfere yeniden denge getirmek için kolları sıvayan Simon'ın sosyal becerilerinin son derece kısıtlı olmasıysa çoğu zaman işleri daha da karmaşık hale getiriyor.

    The Big Bang Theory dizisinin sevilen karakteri Sheldon Cooper'ı hatırlatan Simon, modernizmin yaratmaya çalıştığı batılı insan modelinin oldukça başarılı bir temsili aslında. Toplumsal kuralları iyi bilen ve uygulayan, duygularını gündelik hayatının bir parçası haline getiremeyen, kendisine de çevresindekilere olduğu kadar yabancı bu karakter temsili Aşkın Formülü Yok'ta hikayenin içinden doğduğu toplum yapısını eleştirmenin başarılı bir yoluna dönüşüyor. Filmin Simon'ın dakikası dakikasına uyan gündelik rutinini gözler önüne sererken kullandığı grafik müdahaleler ve Simon'ın her insani karmaşayı bilimsel metotlarla rayına oturtma çabasını özellikle vurgulayışı ise gidişatın eleştirel yönünü hem görsel hem de düşünsel olarak destekliyor.

    Bununla beraber, kendini duygusal olarak ifade edememekle birlikte çevresindekilerle iletişimi de sağlıklı olmayan Simon gibi bir karakteri sahneye koymak gerçekten de çok güç bir iş. Sheldon Cooper karakterini canlandırırken gösterdiği performans sayesinde bir Altın Küre ve iki Emmy Ödülü'nün sahibi olan Jim Parsons bu işin üstesinden başarıyla kalkıyor ve Parsons'ın çabası "The Big Bang Theory" dizisini dünya çapında sevilen, hareketli ve sürükleyici bir yapıma dönüştürüyor. "Aşkın Formülü Yok"ta ise Simon karakterinin benzer bir motivasyona ve desteğe sahip olduğunu söylemek zor.

    Simon rolünde izlediğimiz, dünyaca ünlü aktör Stellan Skarsgard'ın oğlu ve "True Blood" dizisinin meşhur yıldızı Alexander Skarsgård'ın kardeşi Bill Skarsgard, canlandırdığı karakterin ihtiyacı olan enerjiyi performansına yansıtamıyor ne yazık ki. Skarsgård'ın geniş postürü ve bebeksi yüzü arasındaki zıtlık, Simon'ın kocaman bir bedenin içine sıkışmış çocuksu ruhunu görsel olarak başarıyla temsil ediyor ve karakterin izleyenlerde sempati uyandırmasına da yardım ediyor. Fakat iş Simon'ın basitlikten doğan karmaşasını beyazperdeden taşırıp, seyredenlere aktarmaya geldiğinde maalesef herşey o kadar da yolunda gitmiyor. Skarsgård'ın duygu aktarımında verimsiz kalan oyun gücü, Simon'ın uzay boşluğuyla sembolize edilen iç dünyasının ve çevresiyle süre gelen mantık çatışmasının görselleştirilmesine yetmiyor. Bu durum da izleyenlerin filmle olan bağının her daim gevşek tutulmasına neden oluyor.

    Aşkın Formülü Yok filminin insanı büyüleyen İskandinav estetiği ile bezeli film dünyasındaki en zayıf halka Skarsgård'ın performansı belki de. Bunun haricinde insan ruhunun karmaşık yapısını başarıyla gözler önüne sermekle birlikte İskandinav kültürüne, aşkın metalaştırılmasına ve kapitalist dünya düzenine yönelik ciddi eleştirilerde bulunan filmin elinden geldiğince düzgün ve kendi içinde tutarlı bir anlatıma sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aşkın formüllere indirgenemeyeceğini savunan Andreas Öhman'in filmi, Hollywood'un alışıldık romantik komedi formülünden sıkılan ve daha farklı bir film dünyasıyla tanışmak isteyen sinemaseverlerin tercih edebilecekleri bir çalışma.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top