En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ugur Tazegül
Takipçi
672 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
19 Nisan 2017 tarihinde eklendi
İSPANYOL SİNEMASINDAN BİR GERİLİM BAŞYAPITI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ KAÇIRMAYIN BU MUHTEŞEM FİLMİ 10/10
İspanyol sinemasının psikolojik-gerilim türünde başarılı örnekleriyle son yıllarda oldukça sık karşılaşıyoruz. Bu kategoride izlediklerim arasında en iyilerden biri hakkında yazmaya geldim.
2011 yılı İspanya – Kolombiya ortak yapımı film, aşk ve ihanet karşısında takınacağınız tavrı sorgulamaya davet ediyor. Av – avcı ilişkisinden dem vuracağım çünkü Adrian, Belen ve Fabian’ı izlerken kendimi onların yerine koyduğumda hissettiğim, tam kalbinin ortasından vurulmuş bir av olduğumdu. Bu film geneliyle bir avcı konumunda ve merhametsiz bir avcı.
Sıradan bir hayalet filmi sanmıştım, ilk dakikalarımdı. Ama olay örgüsü aniden öyle bir manevra yapıyor ki, geçiş noktalarının basitliğine aldırmıyorsunuz. Açıkçası bunun için size zaman tanımıyor. Film, her bir strateji için özel bir silah kullanıyor ve siz o anın, dehşetin gelmesini ve sizi bulmasını istiyorsunuz.
Farklı bir hikâye, özgün bir senaryo ve sırrını koruyan bir son. Her an her dakika başroldesiniz ama bir oyuncu olarak değil de hayatta var olduğu müddetçe mücadelesi olan sıradan bir insan olarak. Klişe bir korku filminde olduğu gibi varlığı tanımlanamayan, olağanüstü bir siluet değildi izlediğim. Filmin Hollywoodvari hayaletlerden oldukça farklı bir odak noktası vardı. Çoğumuzu rahatsız edebilecek kadar gerçek bir korku, ürpertici. Bir insanın kendisiyle yüzleştiği anlardan birinde hayatı üzerine iliklerine kadar hissedeceği türden ve çarpıcı.
Adrian’la ilgili şüpheleri olan Belen, aşklarını bir teste tabii tutar. Ama basit oyunu planladığı gibi gitmez. Tüm hayatını etkileyecek psikolojik bir gerilime onunla birlikte adım atarız biz de. Bir panik odasında Belen’le birlikte odadan kurtulmanın derdinde ve hayatlarımızla mücadele içindeyizdir an itibariyle. Bu tercihin yorması gerekir belki de… Ama bir istisna olarak kurgu ve planlama harikası La cara oculta, etkileyici bir anlatı sunuyor.
Aynanın bir sırrı vardır ve bu sır onu camdan ayırır. Filmde bunu iki şekilde yorumladım. Birincisi; her izleyenin fark edeceği bir sekansın temel cümlesi… Doğrudan bir anlatım. İkinci anlatım ise dolaylı olduğundan tamamen kendi yorumumla değerlendireceğim. Tanıdığımızı düşündüğümüz insanların farklı tutkuları bizi çeker. Sürekli ulaşmak ve bir parçası olmak isteriz. Sevdiğimiz insanların sınırlarını aşmak en büyük tutkumuzdur. Ve bunu çoğu zaman diyaloglarla gerçekleştiremeyiz. Bu bir camın ardından bakmak gibi olur onlara. Ve onlar bunu alelade bulur. Bu durumda onların iç dünyasını, tutkularını ancak izin verdikleri ölçüde bilebiliriz ve bu da bizim hoşumuza gitmez. Çünkü tatmin etmez. O tutkulara ulaşabilmek için onlara bambaşka açılardan bakarız. Onların bizi göremeyeceği açılar ararız, boşluklar. Baktığımız şey aslında bizim duygularımızın, hırslarımızın yansımalarıdır. Dikkatle bakarsak kendimizi görürüz o yansımalarda da. Bunu fark ettiğimiz anlardaysa rahatsız oluruz. İşte La Cara Oculta filminin izleyicisine yaptığı bu, onu kendisiyle baş başa bırakmak. Seyirciye, “Kendinle yüzleşmeye hazır mısın?” sorusunu sormak.
Quim Gutierrez’in etkileyici performansının yanı sıra Clara Lago ve Martina Garcia’nın da aşağı kalmayan performansları ve ziyadesiyle güzellikleri filmin artılarından sadece birkaçı. Farklı bir film izlemek istiyorsanız, avcı avını bekliyor. Bu filmden sonra birkaç gün kontrollü ve tutarlı yaşayabilirsiniz çünkü hırs ve tutkularınız uyandırılmak üzere benden söylemesi…
İspanyol gerilim sinemasının son yıllardaki başarılı örnekleri devam ediyor. "La Cara Oculta" da hemen hemen "El Cuerpo" ve "Los Ojos de Julia"nın verdiği etkiyi bırakıyor seyircide. Bahsettiğim bu iki filmi daha fazla beğenmiş olmama karşın, "La Cara Oculta" da orjinal konusu, ülke sineması ile anılır olan o tadından yenmez gerilim hissi, film boyunca ve özellikle finale doğru birkaç noktada kimisi ufak kimisi büyük sürprizler ile bizleri iyiden iyiye ekrana kilitlemesi ile, kesinlikle rahatça tercih edilebilecek, izlenebilecek bir yapım. Filmin en büyük artısı sürükleyiciliği ve bu gerilim başarısı zaten. Yoksa ne oyunculuklardan, ne senaryodan, ne sanat yönetiminden veya ne bileyim müziklerinden vs. kısaca sinemaya dair ne varsa onlar açısından pek bir beklentiye girmeden izlemek lazım. Ha bu unsurlarda da göze batan bir başarısızlık yok kesinlikle, ancak filmi öne çıkartan bir başarıdan da bahsedemeyiz. Ne var ki, dediğim gibi, ilk saniyesinden itibaren usul usul zerkettiği merak duygusu, zaten 90 dakikacık olan süresini bir çırpıda yutmamızı sağlıyor. Çok da iddialı konuşmayayım zira sinema tarihinde daha önce benzer bir konu işlendi mi bilmiyorum ama, filmin konusu ve özellikle ikinci yarısında yaşananların orjinalliğini şöyle özetleyebilirim: kırk yıl düşünseniz aklınıza gelmez böyle bir durumdan böyle bir gerilim çıkartılabileceği! Ancak yönetmen Baiz bunu başarıyor ve sonuç olarak türün meraklılarına mutlaka görmeleri gereken bir film armağan ediyor.
Senaryo gerçekten özgün,mekan ve oyuncular kısıtlı ama merak ögesi üst düzeydeydi bu nedenle sıkılmak zor ama bence gizem keşke daha fazla kullanılsaydı yani filmin ortasında olaylar netleşmeyip sona doğru kurgusu çözümlenseydi daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum,ortaya başarılı bir film çıkmış 7/10
Orjinal senaryosu ve gerilim türüne getirdiği farklı bakış açısıyla izlenmesi gereken bir yapım.Hikayenin sonuna kadar kimin iyi,hangi kimin kötü olduğuna bir türlü karar veremedim.Belki filmi benim için cazip kılan da buydu.Bir de çok fazla ipucu içerdiği için filmden önce fragmanını izlemeyin...7/10
Son yılların en başarılı filmlerinden . Oldukça trajik bir hikaye , oldukça ilginç bir biçimde anlatılmış . Gerilim yerinde ve gerekli kullanılmış . Yönetim iyi , oyuncular iyi , atmosfer iyi . Bence görülmesi gereken , oldukça özgün bir film La Cara Oculta ... 5/4.5 ...
İspanyol'lar gerilim türünde gerçekten iyiler. Bu filmde hoş vakit geçirmek için ideal. Hikaye kadınlar üzerinden anlatılıyor. Feministler filmi sevmeyebilirler, erkek bir ödül gibi sunulmuş. Final beni pek tatmin etmedi.
Vayy bee dedirtecek değişik özgün ve bol bol empati kurabileceğiniz bir film. Ben çok beğendim. Tüm gece etkisinde kaldım. Yetmedi şimdi özcan denizin uyarlamasınıda izleyecem. Filmin doğal akışında izlediğimiz sahneleri birde Belen'in gözünden izlemeye başladığımızda tüylerim diken diken oldu aman Allah'ım yerinde olmayı asla istemezdim. Filmin sonuna gelirsek bi kadın olarak ben Belen'in yaptığını asla yapmazdım ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın asla yapmazdım. Zaten filmde üç tane fıstık gibi kadının o salak çirkin işe yaramaz adamın peşinden koşmaları beni ayrı çıldırttı. Yeminle adam yakışıklı olsa içim yanmazdı değiyor derdim. Ama adam çirkin yahu! Neyse filmi kaçırmayın gerçekten harikaydı.
Film biraz eksik geldi bana gereksiz sahneler yerine içi çok daha iyi doldurulabilirdi o zaman film çok daha başarılı olurdu senaryoda fikir güzel küçük saçmalıklarda olsada Türk uyarlaması olan Öteki taraf filminde bu boşluklar doldurulmuş iki film karma yapılsaydı çok kaliteli bir film çıkardı Sonuç olarak sıradan senaryolardan sıkıldıysanız izlenilebilir
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.