Senaryosunu da yazan Asghar Farhadi'nin yönetmen koltuğunda oturduğu “Jodaeiye Nader az Simin / A Separation / Bir Ayrılık”; sinemaseverlere, ağzını açık bıraktırırcasına izlettiği bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 500 bin dolar gibi oldukça düşük bir bütçeyle çekilerek bırakın sansüre takılmayı yarıştığı İran adına, "Yabancı Dildeki En İyi Film" kategorisindeki Academy Ödülünü de kazanan bu filme biraz daha yakından bakalım...
Gerekli vizeleri de aldığı, İran dışındaki bir ülkeye yerleşerek, (yönetmenin kızı Sarina Farhadi'nin canlandırdığı) 11 yaşındaki kızı Termeh'i orada büyütmek isteyen Simin (Leila Hatami); Alzheimer hastası olan babasını (Ali-Asghar Shahbazi) terk etmek istemediği gibi kızını da bırakmak istemeyen kocası Nader'i (Payman Maadi) ikna edemeyince, bir boşanma ve velayet davası açar...
Ancak Simin'in her iki talebi de, hakim (seslendiren Mohammad Ebrahimian) tarafından reddedilir...
Bu arada bir banka da görev yapmakta olan Nader, babasının ilaçlarını zamanında verip bazı ev işlerine de yardımcı olması amacıyla yanında 4 yaşındaki küçük kızı Somayeh'ı da (Kimia Hosseini) beraberinde getiren Razieh (Sareh Bayat) adındaki bir kadını işe almıştır...
Bir öğretmen olan Simin ise, tek başına evi terk ederek annesinin (Shirin Yazdanbakhsh) yanına yerleşecektir...
Neyse...
Hamile de olan Razieh'ı ilk çalışma gününde bir sürpriz ve aslında önemli bir sınav da beklemektedir...
Zira çişini, pantolonuna yapmış olan Nader'in babasının temizlenmesi ve her şeyden önce pantolonunun değiştirilmesi gerekmektedir...
Ki bunların hiç birini, yaşlı adam tek başına gerçekleştirememektedir...
Bunun üzerine, Farhadi'nin gözünden siyasal değil Kur'an'i bir "İslami vicdanı" temsil eden, dinine sıkı sıkıya bağlı muhafazakar bir kadın olan Razieh; telefonla dini makamlara başvurmak suretiyle, bütün bunları kendisinin yapmasının günah olup olmadığını sorarak öğrenir...
Yani bir anlamda dini bir fetva alır...
Ama aynı günün akşamında, gerek işin yoruculuğu ve gerekse de dini saikler ile işi de bırakır...
Sizlerden ilk ricamız, Razieh'ın bu dini hassasiyeti ile Termeh'in öğretmeni Bayan Ghahraei (Merila Zarei) ile yaptığı jinekolog konuşmasını aklınızın bir köşesinde tutmanız...
Elde alternatif bir yardımcı bulunmadığı için bir günlüğüne daha gelebileceğini söyleyen Razieh; Nader'den işi, uzunca bir süredir işsiz olan kocası Hodjat'a (Shahab Hosseini) vermesini ister...
Nader'de Razieh'ı kırmaz ve işi kocasına verir...
Verir vermesine de, alacaklılarından birisi Hodjat'ı tutuklattığı için işe yine mecburen Razieh gelir...
Raziah açısından o günün en önemli vukuatı, Nader'in babasının bir yolunu bulup evden sıvışarak kendini, oldukça yoğun bir trafiğin bulunduğu caddeye atmasıdır...
İşte ikinci ricamız da, bu ayrıntıyı aklınızdaki bir başka köşeye not etmenizdir...
Bir sonraki günde, her şeyi yoluna koyduğunu düşünerek işine giden Nader, akşama okuldan aldığı kızı Termeh ile beraber evine döndüğünde, kapı duvardır...
Çünkü Razieh ile Somayeh ortalıktan kaybolduğu gibi Nader'in yaşlı babası da, elleri karyolasına bağlı bir biçimde odasında yerde yatmaktadır...
Üstelik yan odadaki çekmece de duran para da yok olmuştur...
Derken...
Razieh ile Somayeh, sanki gün içinde hiçbir şey yaşanmamışçasına, kapıyı açarak yeniden eve girerler...
Fakat bu kez de, zaten çok sinirlenmiş olan Nader onları, biraz ittirerek de olsa kapının önüne koyuverir...
Yalnız söz konusu paraya dokunmadığını belirten Razieh, Nader'den o günün ücretini talep etmektedir...
Ertesi gün Simin'den, evden apar topar atarak kovduğu kadının düşük yapması sebebiyle hastaneye kaldırıldığını öğrenen Nader ve karısı, ziyaretine gittikleri Razieh'in kocası Hodjat'ın saldırısına uğrarlar...
Yetmez bir de; hamile olduğu dört aylık çocuğunu kaybetmesine sebep olduğu gerekçesiyle Razieh ve hırçın tavırlara sahip olan kocası Hodjat, cinayet suçlaması ile Nader'i dava ederler...
O andan itibaren, sorgu yargıcını oynayan ve o roldeki başarısı sayesinde Berlin Uluslararası Film Festivalinde "Gümüş Ayı" ödülünü almaya da hak kazanan İran sinemasının önemli simalarından Babak Karimi'de mevzuya dahil olur...
Dakika 57...
Vakti zamanında kentin meşhur lodosu gibi esen, "İstanbul Film Festivali" günleri kapsamında sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanın da sizleri; sinema sanatının sadece büyük bütçelerden ibaret olmadığını dünya aleme gösteren "vizyoner" sinemacı Asghar Farhadi'nin, şahane performans sergileyen oyuncularının da desteği ile şovuna devam ettiği 66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,