Senaryosunu da, Mark Greaney'in aynı isimli romanından (2009) uyarlayarak Christopher Markus ve Stephen McFeely ile birlikte yazan Joe Russo ve ağabeyi Anthony Russo'dan oluşan Russo Biraderlerin yönetmen koltuğunda oturdukları “The Gray Man”; türün meraklılarını, fazlasıyla tatmin edecek olan bir aksiyon gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 200 milyon dolarlık bir bütçe ile yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra, zorluk derecesi yüksek sahnelerinde; koordinatörlüklerini Alex Benevent, Jack Gill, Daniel Hernandez, David Listvan, Cedric Proust, Katerina Van Gemund ve James Young'ın üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu Netflix filmine biraz daha yakından bakalım...
***
- Florida Eyalet Hapishanesi, 2003 -
CIA görevlisi Donald Fitzroy (Billy Bob Thornton); 1980 yılında doğmuş, ayrıntılarına sahip olmadığımız bir cinayet sebebiyle de 1995'te tutuklanarak içeriye atılmış ve hapisten de ancak şartlı tahliye ile 2031'de çıkabilecek olan Courtland Gentry'i (Ryan Gosling) ziyaret etmektedir...
Fitzroy'un amacı:
Karşılığında özgürlüğüne kavuşturacağı Gentry'nin, "Sierra Six / Sierra Altı" kod adıyla, CIA'nın gri bölgesi yahut da arka kapı eylem masası olarak kabul edilen Sierra programında; sınırsız süreyle, CIA'nın göstereceği hedeflere yönelik bir suikastçı olarak çalışmasını sağlamaktır...
***
- On Sekiz Yıl Sonra, Bangkok -
Virginia Langley'deki CIA Taktik Operasyon Merkezi'ndeki, merkezin Amiri Denny Carmichael (Regé-Jean Page) tarafından telefonla aranan Six; ulusal güvenliği tehlikeye attığından şüphelenilen, "Yemekli Vagon" lakaplı bir hedefi (Callan Mulvey), ortadan kaldırmakla görevlendirilir...
Bu operasyonda Six'e, CIA'nın resmi ajanlarından Dani Miranda'da (Ana de Armas) eşlik etmektedir...
Ancak Six, kendisine merkezden verilen ateş açma izin ve talimatına karşın; aynı bölgedeki masum sivillerin hayatını tehlikeye atmak istememesi nedeniyle bu emri, ilk anda yerine getiremez...
Onun yerine, aslında kendisi de vakti zamanında yine Fitzroy'ca işe alınmış ve Tel Aviv'de eğitilmiş Sierra'ların dördüncüsü ("Four") olan Yemekli Vagon ve korumalarını; Dani'nin de yardımıyla, birebir olarak yapılacak bir çatışmada ortadan kaldırmayı tercih eder...
Yalnız bizzat Six'in öldürdüğü Four, can vermeden önce; içinde şifreli bir bilgisayar sürücüsünün bulunduğu kolyesini Six'e teslim ederken, Amir Carmichael'e çok dikkat etmesini de söyler...
Zira bundan sonraki hedef, Six'in kendisi olacaktır...
***
Derken...
Olay mahalline intikal eden CIA ajanları, Four'un cesedinin üzerinde aradıkları sürücüye rastlayamadıklarında; Carmichael, teslim etmesi için tereddüt etmeksizin doğrudan Six'i arar...
Bunun üzerine iyice meraklanarak kendini, bir internet kafeye atan Six; sürücünün şifreli olması yüzünden, içerdiği bilgilere ulaşamaz...
Ama üstünde de taşımak istemediği için yeniden kolyenin içine yerleştirdiği sürücüyü, DHL kargo ile şimdilik yerini bilmediğimiz bir adrese gönderiverir...
***
Çevresindeki çemberin iyice daraldığını düşünen Six:
Carmichael tarafından ayağı kaydırılarak emekliye ayırılmasının ardından Bakü, Azerbaycan'da yaşamaya başlamış olan; babasıymışçasına severek hayranlık duyduğu Fitzroy'u, telefonla arayarak olay hakkındaki bilgisine başvurmaktadır...
Elbette hemencecik bir ipucuna da ulaşılamaz...
***
Fakat diğer yandan iyice öfkelenerek telaşlanmaya başlamış olan Carmichael, Suzanne Brewer'ın (Jessica Henwick) tüm karşı koymalarına rağmen; Monaco'daki bir odaya tıkılmış bir insanı işkenceyle konuşturmaya çalışan, psikopatlığıyla ün salmış olan Lloyd Hansen'a (Chris Evans) cep telefonundan ulaşır...
Çünkü Lloyd ile Suzanne'ı; gerekirse Fitzroy'a da bir şekilde baskı kurmak suretiyle, Six'i etkisiz hale getirerek söz konusu bilgisayar sürücüsünü almakla vazifelendirecektir...
Karşılıklı olarak konum alan saflar iyice netleşirken, "spoilere" yol açarak filmi henüz izlememiş olanların seyir heveslerini kırmamak amacıyla; hikayeye ilişkin anlatımımızı biraz kısa keserek, yorumumuzu burada noktalıyoruz...
Dakika 25...
Geride, özellikle de aksiyon gerilim kategorisinden hoşlanan "genç ve de ruhen her zaman genç kalan" sinemasever kitlesini; memnun edeceğinden hiçbir somut şüphemizin bulunmadığı, 97 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,