“Inherent Vice”, senaryosunu da Thomas Pynchon’un aynı isimli romanından (2009) uyarlayarak yazan sıra dışı yönetmen Paul Thomas Anderson’ın yedinci uzun metrajlı sinema filmi…
Dünya prömiyerini 4 Ekim 2014’de New York Film Festivalinde yaptıktan sonra 12 Aralık 2014 tarihinde vizyona giren filmin, 2 Academy (En İyi Senaryo Uyarlaması ve En İyi Kostüm Tasarımı) ve 1 Golden Globe (En İyi Erkek Oyuncu / Joaquin Phoenix) adaylığının yanı sıra kazandığı 15 ödülü bulunuyor…
20 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve buna karşılık sadece 14,7 milyon dolarlık bir gişe yapabilen filmin, 6.7/10 (95.247 oy) ve 3.2/5 (25.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.2/10 (251 yorum) ve 81/100 (43 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” özel etiketine de sahip Metacritic yorum ortalamalarının bizzat kendileri, yoruma muhtaç gibi duruyor…
Neden derseniz?
Örneğin Metacritics yorumcuları filme, 100 üzerinden 81 puanla “Mutlaka İzlenmeli” etiketini layık görürlerken, IMDB ve Rotten Tomatoes gibi mecralarda daha düşük puanlar veren izleyici, hasılat rakamıyla da filmi gişeye gömmüş gibi duruyor…
Peki, aslında gerçek durum ne?
İzleyici ile profesyonel sinema yorumcusu arasındaki görüş farklılığı neden veya nelerden kaynaklanıyor?
Bütün bu sorulara yanıt bulabilmek için gelin isterseniz her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmimize biraz daha yakından bakalım…
Oyuncu kadrosu denilince de tabii ki incelememizde ilk sırayı, 4 kez Academy, 6 kez Golden Globe ve 4 kez de BAFTA ödüllerine aday olmuş ancak bunlardan Golden Globe’u iki diğerlerini de birer kez kazanmış olan Joaquin Phoenix’e bırakalım diyoruz…
Zira her filminde, nevi şahsına münhasır bir performans sergileyen bu zat-ı muhterem, “Inherent Vice” da da adına yaraşır bir iş çıkartmış…
Hatta o kadar iyi oynamış ki, filmin havasına kendini iyice kaptırdığı bazı sahneler de insan onun, gerçekten de takviyeli sigaralar içip içmediğini merak etmiyor değil…
Tabii filmde sadece Joaquin Phoenix yok…
Tedbiri elden bırakmak istemeyen Anderson, “Magnolia” (1999), “Punch-Drunk Love” (2002), “There Will Be Blood” (2007) ve “The Master” (2012) gibi filmlerde de birlikte çalıştığı casting direktörü Cassandra Kulukundis’in de yardımlarıyla kadroya, Josh Brolin, Eric Roberts, Benicio Del Toro, Owen Wilson, Reese Witherspoon ve Martin Short gibi deneyimli isimleri de ekleyerek hem daha güçlü hem de daha renkli bir castinge ulaşmış…
Elbette aynı olumlu şeyleri filmin teknik ekibi içinde söylemek pekâlâ mümkün…
Örneğin görüntü yönetmenliği koltuğunda, Paul Thomas Anderson’ın yine “Boogie Nights” (1997), “Magnolia” (1999), “Punch-Drunk Love” (2002) ve “There Will Be Blood” (2007) gibi filmlerde de birlikte çalıştığı 1 Academy ödüllü Robert Elswit otururken, filmin editörlüğünü de aynı işi “Punch-Drunk Love” (2002) ve The Master (2012) da da yapmış olan Leslie Jones üstlenmiş…
Aslında istenirse bu başarılı sinemacılardan oluşan teknik ekip listesi, 1 Primetime Emmy ödüllü prodüksiyon tasarımcısı David Crank ile 2 Academy ödüllü kostüm tasarımcısı Mark Bridges ve benzeri isimlerle daha da uzatılabilir…
Ancak gereksiz olur…
Çünkü bize göre, bu filmin ne ifade ettiğini anlamak için sadece Anderson’ın onun hem senaryosunu yazdığını hem de yönetmen koltuğunda oturuyor olduğunu bilmek bile yeterli zaten…
Evet, kabul etmek lazım ki, bu filmde diğer Anderson filmleri gibi, “sabun köpüğü” tarzındaki filmlere alıştırılmış olan izleyici için biraz zor…
E sırf o yüzden bizde, bütün Anderson filmlerini sadece izlemekle yetinmeyip birde arşivimize ekliyor değil miyiz?
Sonuç olarak, 148 dakikalık süresine rağmen büyük bir ilgi ve beğeni ile izlediğimiz bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise halen izlemediyseniz programınıza dâhil ederek “mutlaka izlemeniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…