Hesabım
    Kara Gökkuşağının Ötesi
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Kara Gökkuşağının Ötesi hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    16 Haziran 2021 tarihinde eklendi
    “Beyond the Black Rainbow”, senaryosunu da yazan Panos Cosmatos’un yönetmen koltuğunda oturduğu ilk uzun metrajlı sinema filmi…

    Prömiyeri, 3 Aralık 2010 tarihinde Whistler Film Festivalinde (Kanada) yapılan filmin, 6.1/10 (11.030 oy) ve 3.2/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.1/10 (34 yorum) ve 49/100 (10 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayıları çok yüksek olmasa da, filme gösterilen ilginin vahametini apaçık ortaya koyuyor gibi…

    Yine de isterseniz, 1,1 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve sadece 57 bin dolarlık bir gişe hasılatı yapabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, Panos Cosmatos’un yönetmen olarak sinema dünyasına, bir gök taşının (veya meteorun) dünya atmosferine giriş yaparken gecenin zifiri karanlığında gökte oluşturduğu ihtişamlı ambiyansa benzer etkileyicilikte giriş yaptığı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Cosmatos ve filmine ilişkin detaylara geçmeden öncelikle filmdeki iki ana karakter ve konu üzerine elzem olduğunu düşündüğümüz iki küçük açıklamada bulunmak istiyoruz…

    Eminiz böylelikle çoğuna garip ve anlaşılmaz gelen hikâyedeki bazı hususlarda tamamen netleşmiş olacaktır…

    Öncelikle Eva Bourne tarafından canlandırılan Elena karakterinin durumu, doğduğu günden itibaren bir mahkûm gibi devletin kontrolündeki bir tesisteki (filmimizde 1960 yılında Dr. Arboria tarafından kurulan Arboria Enstitüsünde) “beyaz bir hücreye” kapatılarak değişik testlere tabi tutulan “Stranger Things” (2016 - 2021) dizisinin Eleven’ın (Millie Bobby Brown) durumundan hiç de farklı olmadığını belirtelim…

    Zira hem Elena hem de Eleven, çok özel yetenekleri olan son derece sağlıklı insanlardır…

    Yani dış dünyadan tecrit edilerek oralarda tutulmalarının nedeni herhangi bir sağlık problemine sahip olmaları değil, doğuştan kazanılmış sıra dışı yetenekleri nedeniyle kobay olarak kullanılmalarıdır…

    Bu bir…

    Bu filmde gerçek anlamda akıl sağlığı problemi yaşayan karakter ise gittiği bir başka dünyada tanrı ile göz göze geldiklerini ve kendisinin tanrının gözünün içine baktığında orada, “Kara Gökkuşağının Ötesini” yani “Beyond the Black Rainbow” u gördüğünü söyleyen Michael J Rogers’ın canlandırdığı Dr. Barry Nyle karakteridir…

    Bu da, iki olsun…

    “Spoiler” vermemek ve yorumumuz sonrasında filmi izlemeye karar verenlerin ağzının tadını kaçırmamak amacı ile konu ve karakterlerle alakalı faslı burada noktalıyoruz…

    Şimdi yeniden filmimize dönecek olursak…

    Sinemaya adımını babası George P. Cosmatos’un yönettiği “Tombstone” (1993) da kamera operatörü olarak atmış olan Cosmatos bu filmde, görüntü yönetmeni Norm Li’nin önerisi üzerine, 1970’li ve 1980’li yıllarda çekilen filmlerdekine benzer “grenli, renkli ve bol dokulu” görüntüler elde etmek için modifiyeli bir Panavision 35 mm kamera kullanmıştır…

    Böyle olunca da aslında, filmin hikâyesi 1983 yılında geçtiği ve Elena’nın geçmişine ait izleri göstermek amacıyla da 1966 yılına flashback ile kısa bir dönüş yapıldığı için her şey tam anlamıyla “cuk” diye oturmuştur da kurguda…

    Cosmatos, filmdeki görsel esin kaynaklarını, Michael Mann'den “Manhunter” (1986) ile “The Keep” (1983) ve John Carpenter'dan “Dark Star” (1974) olarak açıklarken, kameranın arkasındaki Norm Li bunlara, Daft Punk'dan “Electroma” (2006), Dario Argento'dan “Suspiria” (1977) ve George Lucas'dan “THX 1138” (1971) gibi filmleri de eklemiştir…

    Biz dâhil pek çok eleştirmenin filmin, “2001: A Space Odyssey” (1968) ve “A Clockwork Orange” (1971) dan fazlasıyla etkilenilerek çekildiğini söylemesi üzerine Panos Cosmatos, “Stanley Kubrick'i seviyorum ve tüm çalışmalarını gördüm ve muhtemelen içselleştirdim de fakat herhangi bir benzerlik taşıyan bir iş yapmak gibi bir niyetim de yoktu” biçiminde inkâr ile kabul arasında kalan orta yollu bir açıklama yapmıştır…

    Filmin 1966 tarihli flashback bölümü ise, “Solan ve çürüyen bir yapaylık gibi hissetmek istediğim için” diyen Cosmatos tarafından E. Elias Merhige'nin deneysel korku filmi “Begotten” (1990) dan esinlenilerek çekilmiştir…

    Bitirmeden filmde Cosmatos’un, gerçek görüntüleri ile Ronald Reagan’ın, Dr. Nyle’ın giydiği deri ceket aracılığı ile de Nikaragua’daki solcu Sandanistas ile mücadele ettiği için ABD’nin desteğiyle ülkesini 1983 – 1989 yılları arasındaki altı yıllık süre boyunca yöneten ve daha sonra aynı ABD tarafından uyuşturucu kaçakçılığı, haraç toplama ve kara para aklamakla suçlanarak tutuklanan ve 30 yıllık bir hapis cezasına çarptırılan Panama diktatörü Manuel Noriega üzerinden 1980’li yılların siyasi iklimine de sağlam göndermelerde bulunduğunu belirtmiş olalım…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; bir başka Cosmatos filmi olan “Mandy” (2018) nin yorumunda olduğu gibi kendini bol efektli ve bol aksiyonlu "gişe şampiyonu" vasat bilim - kurgu filmlerinin bağımlılığından kurtarmayı becerebilmiş sinemasever dostlara, “Bir Kanada yapımı olan bağımsız sinemanın, insana beyin jimnastiği de yaptıran bu türden seçkin örneklerini de izleme listelerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmış olalım…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz arşivimizdeki bu ikinci Cosmatos filmi için önerimiz de, eğer halen izlemediyseniz olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler…
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top