Türü sevenler için...
Yazar: Misafir KoltuğuCadı tahtası. Çoğumuzun 80’ler ve ya 90’lar kuşağı korku sineması ve TV serilerinden tanıdığımız bu ürkütücü araç biz fanilerin öte dünya ile iletişim kurmasına yarıyor. En azından popüler kültürün en bilinen korku ürünlerinden biri olan cadı tahtası için uydurulan hikayeler bu yönde. Aslında eski Mısır döneminde ruhlarla iletişime geçmek için kullanılan başka bir araştan devşirildiği de öne sürülen bu tahta Ouija olarak da biliniyor.
Korku janrının bize öğrettiği “öte dünyaya bulaşma” düsturunu hiçe saydıran cadı tahtası, Ouija, on yıllardır Cadılar Bayramı’nın da olmazsa olmazları arasındadır. Latin alfabesinin tüm harfleri, rakamlar ile Evet ve Hayır kelimelerinin bulunduğu Ouija, oyunun üyelerinin ellerini üstünde birleştirdiği bir de merceğe sahiptir. Kültürümüzde kahve fincanıyla benzeri tezahür eden bu ilginç oyunun Amerika’da “geceleri karanlıkta parlayan” modelleri bile mevcut.
Bu uzun girişi bir kenara bırakacak olursak Ouija/Ölüm Alfabesi, temeline bu meşhur cadı tahtasını alıyor ve türden bekleneceği üzere etrafını genç bir grup ile çevreliyor. Evinde bulduğu Ouija ile oynayan Debbie’nin ölümüyle merhaba diyen film, genç kızın can dostu Laine ve diğer arkadaşlarının onun ruhunu huzura kavuşturma çabasıyla ilerliyor. Ruhlar Bölgesi filmlerinde karşımıza çıkan başarılı aktris Lin Shaye’in de küçük bir rolle şaşırttığı yapım, korku dolu hikaylerden bekleyeceğiniz oyunculuk performanslarında da şaşırtmıyor.
Çoğu benzerinde olduğu gibi, diğer taraf ile uğraşmanın getireceği binbir belayı en çetrefilli ölümler ile seyiricilere gösteren film özellikle de karanlıkta geçen farklı ruh çağırma seansları ile rahatsız etmeyi başarıyor. Debbie’nin ruhunu huzura kavuşturmak isteyen gençler hiç akıllarına gelmeyecek bir karmaşanın içerisinde buluyorlar kendilerini.
İlk yönetmenlik deneyimini Ölüm Alfabesi ile yaşayan Stiles White ise hem televizyon, hem de sinema dünyası için birden fazla korku projesinde yer almış bir isim. Yönetmenliğini gerçekleştirdiği yapımın senaryosunda da imzası bulunan isim, işin teknik kısmında harikalar yaratsa da, hikaye anlatımında maalesef ki aynı başarıyı gösteremiyor. Seyircisini ciddi anlamda korkutmayı başardığı sahnelerde kullanılan absürd replikler bir anda büyünün bozulmasına yetiyor. Öte yandan kör göze parmak mantık hatalarının sümen altı edilişi yaşadığınız deneyimin eksi hanesine yazılıyor.
Atmosferi, başarılı efektleri ve ilginç hikaye tercihi ile tatmin eden film, alışılmış formüllerin pek dışına çıkmadığı için hayal kırıklığı yaratabiliyor. Buna rağmen türü sevenler için denenmesinde sakınca olmayan Ölüm Alfabesi, ilgi çekici bir proje olarak korku sinemasındaki yerini alıyor.
Burçin Aygün
burcinaygun@gmail.com