Ortalama puan
3,9
66 Puanlama
Moonrise Kingdom hakkında görüşlerin ?

11 Kullanıcı yorumları

5
1 Eleştiri
4
5 Eleştiri
3
5 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
4,0
19 Mayıs 2014 tarihinde eklendi
Moonrise Kingdom, gerçekten büyük emek ve yetenek isteyen, oldukça dikkatle çekilmiş bir film. Yönetmen Wes Anderson, filmin hikayesini seyirciye mükemmel bir bakış açısı ile aktarmış. Hatta bütün filmdeki yerler neredeyse ünlü ressamların manzara resimlerinden çıkmış gibi. Bunların dışında filmin konusu çocukların gözünden, masalsı bir Romeo ve Juliet hikayesine benzemiş. Film hem romantik, hem gerektiği yerde dramlı ve çok matrak. Seyirciyi sıkmadan, keyifli saatler geçiren bir film. Ayrıca filmdeki oyuncu performanslarına gelirsek ilk önce ünlü oyuncular (Bruce Willis, Bill Murray ve Edward Norton) göze batıyor ve bu oyuncuların her birinin performansı ayrı güzel. Edward Norton, İzci Kampı'nın lideri Master Ward rolünde ve karakteri oldukça samimi ve içten. Bill Murray, Sam'e aşık olan Suzy'nin babası Bay Bishop rolünde ve karakteri gerektiği zaman ciddi, bazen de çocuklarını koruyan bir baba rolünde. Bruce Willis ise (filmin en iyi performanslarından birini sergiledi) olayın gerçekleştiği adanın polis şefi Kaptan Sharp rolünde. O da karakterine ve olaya oldukça hakim, olaydan olaya atılan, bazen ciddi, bazen koruyan kollayan bir karakter yapısına sahip. Yönetmen Wes Anderson, çok başarılı bir film ortaya çıkartmış. Wes Anderson, kendine ait bir dünya yaratarak seyirciyi kendine çekip güzel manzaralar ve oyunculuklar ile kendi alanında bir usta olma yolunda ilerliyor. Filmi çocuk filmi olarak görmeyin çünkü bir yandan da yetişkinlere hitap ediyor. Sonuçta Romeo ve Juliet tarzı filmleri sevenleri, Wes Anderson'ın filmlerini sevenleri ve komedi ile dramın iç içe olduğu filmleri sevenleri fazlasıyla tatmin edecektir bu film. 4/5
4,0
7 Ağustos 2013 tarihinde eklendi
Çok şeker bir kamp ve aşk 'da aday bile olması gerektiğini düşündüm
4,5
1 Kasım 2013 tarihinde eklendi
Dertsiz tasasız, kafa yormadan bir pazar günü sineması izlemek istiyorsanız, film listenizin başına Moonrise Kingdom’ı mutlaka ekleyin. Sıcak bir aşk hikayesi, ufak çaplı bir macera, izlerken yüzünüzde hafif bir tebessüm bırakan absürt sahneler. İşte tam bir Wes Anderson filmi. Moonrise Kingdom’da, ilk geniş plan kamera açısından ve jenerikteki yazı fontundan, bu bir Wes Anderson filmidir diyoruz zaten. Tabi Bill Murray’i görünce yönetmeninin kadrolu oyuncularından olması, filmin yönetmenini tahmin etmek için büyük bir ipucu oluyor bizim için. Aile filmlerinden aşina olduğumuz yönetmen, hikaye örgüsü, sahne geçişlerindeki filmin sürükleyiciliğini sağlayan kamera açıları, Moonrise Kingdom’ı yönetmenin başrolde olduğu filmlerden yapıyor. Görüntü rengi, kostümleri hikayenin geçtiği dönemin içine alıyor izleyiciyi, adeta 1000 karelik bir Instagram filmi izliyorsunuz. Ayrıca zaman zaman filmin hikayesinin geçtiği adanın, önemli tarihi ve coğrafi zenginliklerini, gezelim görelim tadında bir belgesel gibi anlatılmasıda Moonrise Kingdom’ı ilginç ve absürt kılan ayrıntılardan. Senaryoda da Wes Anderson ismini görürken, “Baba” serileriyle bir efsane olan Francis Ford Coppola’nın oğlu Roman Coppola filmin senaristlerinden. Daha önce “The Darjeling Limited”da birlikte çalışan ikili yine daha çok seyircinin algısına bırakılan bir hikayeye imza atmışlar. Wes Anderson’un filmlerinden aşina olduğumuz erken olgunlaşan ergen karakterler bu filmde de tıpkı “The Royal Tenenbaums” filminde olduğu gibi ön plana çıkıyor. Bruce Willis, Edward Nortan, Bill Murray, Frances McDormand ve Tilda Swinton gibi büyük oyuncuları, yan rollerde oynatmasıda filmi ilginç kılan bir başka etken olsa gerek. Eğer oyuncu filmi arıyorsanız bu film öyle değil, hadi başka kapıya. Ama ilk defa bir sinema filminde yer alan ergen başrollerimiz, Kara Hayward (Suzy) Jared Gilman (Sam) performanslarıyla gelecek vaat ediyorlar.

Sam (Jared Gilman) izci kampında hiç bir arkadaşı tarafından sevilmeyen bir izcidir. Esas kızımız Suzy’de (Kara Hayward) annesi (Frances McDormand), babası (Bill Murray) arasında sorunlar olan ve ergenlik çağının getirdiği horman dengesizliği ile mutsuz bir dönemden geçirmekte olan bir genç kızımızdır. Sam (Jared Gilman) oymakbeyinin (Edward Nortan) liderliğinde izci arkadaşlarıyla, Suzy’nin de içinde yer aldığı bir tiyatro oyununa gider ve Suzy ile ilk defa orda tanışır. Bundan sonraki süreçte mektup arkadaşı olan ikili, ortak yönleri olan yanlızlarını ve mutsuzluklarını aşmak için bulundukları New Penzance Ada’sından birlikte kaçmaya karar verir. Tabi tüm izci birliği, Suzy’nin ailesi ve Şerif (Bruce Willis), kaçak aşıkları bulabilmek için seferber olur ve peşlerine düşerler. Moonrise Kingdom, safça ve tutkulu bir şekilde yaşanılan ilk aşkın güzelliğini hatırlatıyor. Bu aşkın yetişkinler tarafından çocukça karşılansa da yetişkinlere de erken olgunlaşmış bu iki ergennin bir şeyler öğretebileceğini kanıtlıyor.
4,0
26 Ocak 2020 tarihinde eklendi
İzlediğim ikinci Wes Anderson filmiydi. İlk izlediğim film olan Budapeşte Oteli çok keyif aldığım bir film olmuştu. Anderson'un sinemasına hayran kalmıştım. Gerçekten çok hoş bir sinema görüşü var. Bu filmde de o filmin havasına benzer bir hava vardı. Anderson kullandığı kamera açıları ve renkler ile farkını belli ediyor. Bazı yönetmenleri kamerayı kullanışından anlarsınız. Anderson da bunlardan biri bana göre. Filmdeki renkler gerçekten çok güzeldi. Filmde bir masal diyarına gidiyormuşsunuz gibi oluyor. Sam adlı izci çocuk, kamptan ayrılarak mektuplaştığı sevgilisiyle buluşmak üzere yola çıkar. Bunun ardından adadaki görevliler(Polis, İzciler ve Suzy'nin ailesi) bu iki çocuğu aramaya koyulur. Sam ve Suzy farklı bir hayat istiyorlardır. Macera yapmayı seven, uzaklaşmayı seven iki kişi. Maalesef herşey istedikleri gibi gitmez. İzciler tarafından bulunurlar. Sonra tekrar kaçarlar. Bir izci tarafından nikahları bile kıyılır çok küçük olmalarına rağmen. Film küçük yaşta evliliğin bazı durumlarda olumsuz bir durum yaratmayacağının mesajını veriyor belki de. Filmdeki gerçekten büyük oyuncular vardı. Wes Anderson filmlerinde bir çok büyük oyuncuyu yan rolde oynatır. Bu filmde de öyle yapmış. Bir çok büyük oyuncu var ama Sam ve Suzy başrollerde. Oyuncular filmin havasına uygun bir şekide oynamış. Senaryo olarak, ortalama bir filmdi benim için. Filmde eksik gördüğüm şeylerden biri filmin duygusal yapısıydı. Yönetmen hiç duygusal bir yapı kondurmamış filme. Nedendir bilinmez. Görüntü yönetimi gerçekten çok güzeldi. İnsanın içini mutlu eden renkler, mekânlar kullanılmış. Kurguda sıkıntılar vardı bence. Çok da sürükleyici bir yapısı yoktu filmin. Sahne geçişleri daha iyi olabilirmiş. Sonuçta; bir masaldan çıkmış mekânlara ve karakterlere sahip olan eğlenceli bir filmdi.
Filme verdiğim puan= 7,6
4,0
9 Ağustos 2016 tarihinde eklendi
Wes Anderson'u B.Budapeşte Oteli filmiyle tanıdım ve hayran kaldım. Sırf çekim teknikleri ve renkleri için bile filmleri izlenebilir. Büyük küçük herkesin bazen nayatında masala ihtiyacı vardır ve Anderson bu masalları en iyi anlatan sinemacılardan. Film çok seri başlayıp hemen sizi içine çekiyor, keşke oymakbaşını Şener Şen oynasa diye düşünmeden edemiyor insan. Gelişme bölümünde yer yer kopukluklar yaşansa da filmin nasıl bu kadar çabuk bittiğine şaşırıyor insan. Budapeşte Oteli filmine göre biraz daha zayıf kalsa da harika bir film olduğunu söyleyebilirim. İyi seyirler
Daha Fazlasını Göster