Dertsiz tasasız, kafa yormadan bir pazar günü sineması izlemek istiyorsanız, film listenizin başına Moonrise Kingdom’ı mutlaka ekleyin. Sıcak bir aşk hikayesi, ufak çaplı bir macera, izlerken yüzünüzde hafif bir tebessüm bırakan absürt sahneler. İşte tam bir Wes Anderson filmi. Moonrise Kingdom’da, ilk geniş plan kamera açısından ve jenerikteki yazı fontundan, bu bir Wes Anderson filmidir diyoruz zaten. Tabi Bill Murray’i görünce yönetmeninin kadrolu oyuncularından olması, filmin yönetmenini tahmin etmek için büyük bir ipucu oluyor bizim için. Aile filmlerinden aşina olduğumuz yönetmen, hikaye örgüsü, sahne geçişlerindeki filmin sürükleyiciliğini sağlayan kamera açıları, Moonrise Kingdom’ı yönetmenin başrolde olduğu filmlerden yapıyor. Görüntü rengi, kostümleri hikayenin geçtiği dönemin içine alıyor izleyiciyi, adeta 1000 karelik bir Instagram filmi izliyorsunuz. Ayrıca zaman zaman filmin hikayesinin geçtiği adanın, önemli tarihi ve coğrafi zenginliklerini, gezelim görelim tadında bir belgesel gibi anlatılmasıda Moonrise Kingdom’ı ilginç ve absürt kılan ayrıntılardan. Senaryoda da Wes Anderson ismini görürken, “Baba” serileriyle bir efsane olan Francis Ford Coppola’nın oğlu Roman Coppola filmin senaristlerinden. Daha önce “The Darjeling Limited”da birlikte çalışan ikili yine daha çok seyircinin algısına bırakılan bir hikayeye imza atmışlar. Wes Anderson’un filmlerinden aşina olduğumuz erken olgunlaşan ergen karakterler bu filmde de tıpkı “The Royal Tenenbaums” filminde olduğu gibi ön plana çıkıyor. Bruce Willis, Edward Nortan, Bill Murray, Frances McDormand ve Tilda Swinton gibi büyük oyuncuları, yan rollerde oynatmasıda filmi ilginç kılan bir başka etken olsa gerek. Eğer oyuncu filmi arıyorsanız bu film öyle değil, hadi başka kapıya. Ama ilk defa bir sinema filminde yer alan ergen başrollerimiz, Kara Hayward (Suzy) Jared Gilman (Sam) performanslarıyla gelecek vaat ediyorlar.
Sam (Jared Gilman) izci kampında hiç bir arkadaşı tarafından sevilmeyen bir izcidir. Esas kızımız Suzy’de (Kara Hayward) annesi (Frances McDormand), babası (Bill Murray) arasında sorunlar olan ve ergenlik çağının getirdiği horman dengesizliği ile mutsuz bir dönemden geçirmekte olan bir genç kızımızdır. Sam (Jared Gilman) oymakbeyinin (Edward Nortan) liderliğinde izci arkadaşlarıyla, Suzy’nin de içinde yer aldığı bir tiyatro oyununa gider ve Suzy ile ilk defa orda tanışır. Bundan sonraki süreçte mektup arkadaşı olan ikili, ortak yönleri olan yanlızlarını ve mutsuzluklarını aşmak için bulundukları New Penzance Ada’sından birlikte kaçmaya karar verir. Tabi tüm izci birliği, Suzy’nin ailesi ve Şerif (Bruce Willis), kaçak aşıkları bulabilmek için seferber olur ve peşlerine düşerler. Moonrise Kingdom, safça ve tutkulu bir şekilde yaşanılan ilk aşkın güzelliğini hatırlatıyor. Bu aşkın yetişkinler tarafından çocukça karşılansa da yetişkinlere de erken olgunlaşmış bu iki ergennin bir şeyler öğretebileceğini kanıtlıyor.