En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.139 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
20 Ocak 2025 tarihinde eklendi
Senaryosunu da, Michel Faber'ın aynı isimli romanından (2000) Walter Campbell ile birlikte uyarlayarak kaleme alan Jonathan Glazer'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Under the Skin"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Canavar (Monster)" alt kategorisindeki...
Gizemini uzunca bir süre koruyan...
Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Scarlett Johansson'un sıra dışı performansı...
Mica Levi'nin de...
Glazer'ın kurgusuna eşlik eden müzikleriyle göz doldurduğu bu İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Gecenin bir vakti...
Kuzey İskoçya'daki bir motosikletli (Lee Fanning)...
Önceden planlandığı şekilde...
Yol kenarından alarak sırtladığı...
Ölmüş durumdaki bir kadının (Lynsey Taylor Mackay) cesedini...
***
İçinde...
Onun üzerindeki kıyafetleri teker teker çıkartıp...
Bizzat kendisinin giyeceği...
Çıplak bir kadının (Scarlett Johansson) bulunduğu...
Beyaz renkteki panelvan bir minibüsün kasasına yerleştirir...
***
Ardından da...
Aynı motosikletlinin yardımıyla...
Söz konusu minibüsün direksiyonuna geçen bu kadın...
Yepyeni kıyafetler ile makyaj malzemeleri satın alarak...
Daha da çekici bir hale geleceği...
Bir AVM'ye uğrar...
***
Sonrasında da...
Gözüne kestirerek minibüsüne aldığı genç ve özellikle de kimsesiz erkekleri...
Yolda birer birer avlamaya başlar...
***
Üstelik...
Ertesi gün de...
Kadının ağına düşüreceği bir başka genç ve sağlıklı erkek...
Denizde boğulmakta olan küçük bebekli (Ben Mills, Oscar Mills) bir karı (Alison Chand) kocaya (Roy Armstrong) yardımcı olmaya çalışan...
Çekyalı bir turist (Krystof Hádek) olurken...
***
Filmin en başındaki motosikletlinin...
Kadına yardımını sürdürüyor olması da dikkatlerden kaçmaz...
***
Ancak sadece bu kadının...
Aslında insan formundaki bir uzaylı ve ait olduğu kendi gezegeninden de...
Yiyecek olarak lezzetine bayıldıkları...
İnsanları kaçırmakla görevli olarak dünyaya gönderildiğini belirtip...
***
"Spoiler" vermek suretiyle...
Fırsat bulup da bugüne kadar bu filmi izleyememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak amacıyla biz de...
İşte tam da önemli bir dönüm noktasındayken...
Anlatımımızı bitiririz...
Dakika 38...
***
Her ne kadar "tuhaf ve bir o kadar da "anlaşılmaz" bir yapıya sahipmiş gibi dursa da...
Uçkuruna düşkün insan ile olası bir uzaylının arzuları arasındaki farklılıkların da ortaya konulduğu...
Filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe bir finali de bünyesinde barındıran, 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Film bittikten sonra, Acaba ne anlatmak istemişler ve ben ne izledim yada acaba bendemi bi sorun var kafa basmadımı diye düşüncelere kapılıyor insan, yönetmen heralde film setini terketmiş ve oyuncularda filmde oynadıklarını unutmuş öylesine hayatlarına devam ediyorlar galiba, bi şekilde merak ettirip kendini izletiyor ama bi yandanda ben niye hala izliyorum diyorsunuz, gereksiz uzatılan 108 dakika scarleti çıplak görmek isteyen izleyebilir
2013 yapımı bu filmi internette gezerken gördüm ve şöyle bir başlık altındaydı, ölmeden önce izlemeniz gerek 30 bilim kurgu filmi. Keşke izlemeden ölseydim diyebilirim çünkü aşırı sıkıcı bir film. Evet kadınlar erkeklerin zaafını uzaylı olmadan da çok iyi kullanabiliyorlar ve onlara istedikleri her şeyi yaptırıyorlar. Çünkü erkekler genel anlam itibarıyla beyni ile düşünmüyor nasıl düşündüğünü az çok siz tahmin edersiniz. Kadınların neler çektiğini neler yaşadığını orta doğu ülkesinde yaşayıp da bilmeyen yoktur. Bu film de aslında kadınların neler yaşadığını bize anlatmaya çalışmış fakat ben filmi beğenmedim.
internette farklı çıkarım yapan çok yorum gördüm.Kısaca uzaylı milleti alıp yiyor.Burada çıkarmamız gereken anlamı kendimce yorumladım.Cinsel düşüncelerin bir zaaf olduğu ve bu zaafın nasıl kullanılabileceği ve bu cinsel dürtü sırasında kontrolün asla tek bir kişide olmadığı.Ben beğendim keyifli seyirler.
Benim için tam bir hayalkırıklığı... Normal şartlar altında filmi yarıda kapatabilirdim aşırıcı sıkıcı; fakat filmi sonuna kadar izlememin sebebi filmin gizem ile başlaması ve o gizemin ne olduğunu anlamaya çalışmanız ikincisi ise tabi ki Scarlet Johansson :) Açık olmam gerekirse övebileceğim bir şeyler bulamıyorum. Bu kadar kötü bir yapıt olacağını hiç ummamıştım. Yinede ne kadar kötü olduğunu anlamanız için izlemenizi tavsiye ederim. Nihayetinde kötü filmlere de gereksinim var :)
Başrolde Scarlett J. var diye iştahla seyretmek istedim. Daha filmin başında sıkılıyorsun. Uzun bir süre ne olduğunu bile anlamadım. Tek beğendiğim yer, kurbanların erekte olarak sıvının içinde kayboluşları ve sıvı içindeki birbirlerini görüşleri. Burada da kurbanların seks yapmak amacıyla soyunurlarken o kadar erekte neden olduklarını anlamış değilim. Sözün kısası, ancak ortasına doğru ne olduğunu az çok tahmin edebildiğiniz bir filmde Scarlett J. olmasa hiçbir şeye benzemiyor. Bence yönetmenin en kötü filmi. Diğerlerinde en azından az çok birşeyler anlaşılıyordu.
aslına bakarsanız kısa film olabilirmiş fakat uzun metrajı tercih etmişler.. ne olursanız olun şekliniz ırkınız vs sonuç cinsiyetiniz kadın ise herşekilde erkek şiddetinden kaçamıyorsunuz.. popilist film seven arkadaşlar Scarlett Johansson oynuyor diye seyrederken sıkılabilirsiniz..
Michael Faber’ın oldukça iyi eleştiriler alan 2000 tarihli romanından uyarlanan Derinin Altında, kariyerinde Birth ve Sexy Beast filmleriyle tanınan ve yıllar sonra sinemaya dönen Jonathan Glazer’ın en yeni filmi. Dünyadaki -özellikle yalnız- erkekleri ağına düşürüp yok eden bir uzaylı kadın Laura’ya odaklanan film, hikaye anlatma gibi bir derdi olmadan duygusal, çekici, büyüleyici ve ürkütücü bir anlatımla seyircisine özgün bir yolculuk vaat ediyor. Scarlett Johansson’ın kariyerindeki en iddialı performansına imza attığı film aynı zamanda bir süredir karşımıza çıkan yapımlar arasında en dehşet verici kadrajlara sahip olması açısından önem arz ediyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.