Senaryosunu da, Michel Faber'ın aynı isimli romanından (2000) Walter Campbell ile birlikte uyarlayarak kaleme alan Jonathan Glazer'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Under the Skin"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...
Korkunun, "Canavar (Monster)" alt kategorisindeki...
Gizemini uzunca bir süre koruyan...
Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Scarlett Johansson'un sıra dışı performansı...
Mica Levi'nin de...
Glazer'ın kurgusuna eşlik eden müzikleriyle göz doldurduğu bu İngiliz filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Gecenin bir vakti...
Kuzey İskoçya'daki bir motosikletli (Lee Fanning)...
Önceden planlandığı şekilde...
Yol kenarından alarak sırtladığı...
Ölmüş durumdaki bir kadının (Lynsey Taylor Mackay) cesedini...
***
İçinde...
Onun üzerindeki kıyafetleri teker teker çıkartıp...
Bizzat kendisinin giyeceği...
Çıplak bir kadının (Scarlett Johansson) bulunduğu...
Beyaz renkteki panelvan bir minibüsün kasasına yerleştirir...
***
Ardından da...
Aynı motosikletlinin yardımıyla...
Söz konusu minibüsün direksiyonuna geçen bu kadın...
Yepyeni kıyafetler ile makyaj malzemeleri satın alarak...
Daha da çekici bir hale geleceği...
Bir AVM'ye uğrar...
***
Sonrasında da...
Gözüne kestirerek minibüsüne aldığı genç ve özellikle de kimsesiz erkekleri...
Yolda birer birer avlamaya başlar...
***
Üstelik...
Ertesi gün de...
Kadının ağına düşüreceği bir başka genç ve sağlıklı erkek...
Denizde boğulmakta olan küçük bebekli (Ben Mills, Oscar Mills) bir karı (Alison Chand) kocaya (Roy Armstrong) yardımcı olmaya çalışan...
Çekyalı bir turist (Krystof Hádek) olurken...
***
Filmin en başındaki motosikletlinin...
Kadına yardımını sürdürüyor olması da dikkatlerden kaçmaz...
***
Ancak sadece bu kadının...
Aslında insan formundaki bir uzaylı ve ait olduğu kendi gezegeninden de...
Yiyecek olarak lezzetine bayıldıkları...
İnsanları kaçırmakla görevli olarak dünyaya gönderildiğini belirtip...
***
"Spoiler" vermek suretiyle...
Fırsat bulup da bugüne kadar bu filmi izleyememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak amacıyla biz de...
İşte tam da önemli bir dönüm noktasındayken...
Anlatımımızı bitiririz...
Dakika 38...
***
Her ne kadar "tuhaf ve bir o kadar da "anlaşılmaz" bir yapıya sahipmiş gibi dursa da...
Uçkuruna düşkün insan ile olası bir uzaylının arzuları arasındaki farklılıkların da ortaya konulduğu...
Filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe bir finali de bünyesinde barındıran, 70 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,