Anadolunun Kayıp Şarkıları, türküler, şarkılar, danslar, oyunlar, güzel yüzler, güzel görüntüler eşliğinde farklı bir yolculuğa çıkarıyor insanı.İstanbulun hallerini yansıtan görüntüler, renkler, seslerle film güzel bir başlangıç yapmış. Sonra da Anadoluda hoş bir yolculuğa çıkılmış.Genel olarak başarılı bir yapım olmuş, beğendiğimi söyleyebilirim. Filmde demirci atölyesinden başlayan, değirmen sesi, orak buğday hışırtısı, çay, bakırcı, dokuma tezgahıyla bütünleşen ritmler ve görüntüler çok güzel olmuş. Çok başarılı.Filmde orta Anadoluda biraz boşluk var. M.Ertaşın Bursa kılıç kalkan eşliğinde verilen kısacık sesi dışında bir şey yok. Neşet Ertaş hala hayatta. Yanık sesi yankılansaydı ne hoş olurdu.Urfadan sıra geceleri de olabilirdi.Kazancı Bedihin yokluğunu hissettim.Ayrıca türküler, ağıtlar söylenirken arka plandan müzikler çoğu zaman sesin büyüsünü boğmuş. Yalın, duru daha iyi olurdu.Sipsi sesine bayıldım. O küçücük şeyden nasıl bir ses çıkıyor öyle?Yine Hristiyan Kürtlerin de sesi duyulsaydı keşke. Şırnak Silopide bir avuç kaldılar. Terk etmeden Anadoluyu seslerini bari bıraksaydılar.Artvinden Deli Şevki ne güzel söyledi: 'Kimseye boyun bükmeyen, kimseye zarar vermeyen adama DELİ derler.' Doğru söze ne denir? Filmin sonundaki ayrıntılı bilgiler çok iyi düşünülmüş.Filmde Trakyadan niye sesler yoktu diye düşünmedim değil. Yapıcılar, Trakyayı Anadoludan saymıyor olamazlar.Anadolu, yüreğimizin değdiği her yerdir.Anadolu, yüreğimizin sığdığı her yerdir. Son olarak güzel ve başarılı bir başlangıç olmuş.Mutlaka devamı gelmeli/getirilmeli. 9/10