Hesabım
    Çakal
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Çakal

    Çakal

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Hem yönetmen (Erhan Kozan) hem senarist (Sertan Telli) açısından bir ilk film olma özelliğini taşıyan Çakal, yaratıcı ekibinden ziyade, göz dolduran oyuncu kadrosu ile bu haftanın yerli filmleri arasından sıyrılan bir yapım.

    Filmin adıyla, başrol oyuncusu İsmail Hacıoğlu arasında daha afişten bir bağ yaratarak seyirciyi selamlayan Çakal'ı, aksiyon-dram kıskacı dışında, bilindik bir kategoriye oturtmak zor. Filmin hikayesine bakacak olursak, bir büyüme hikayesi deseniz değil, karakterin kendini gerçekleştirmesi deseniz, o da değil; ama bir nevi iç yolculuk-iç hesaplaşma arası, biraz 'akıntı nereye götürürse' şeklinde atılan adımlarla yeni bir hayata başlangıç yapma niyeti... Fakat bu başlangıcın 'taptaze' olmadığı da açık. Zira Hacıoğlu'nun canlandırdığı Akın karakteri de bunun farkında. Akın çocukluğundan beri ahşap oyma atölyesinde, ustasının yanında çalışan genç bir delikanlıdır. İstanbul sur dibinde, (alt gelir grubuna ait olduğunun izlerini taşıyan) sıradan hayatını sürdürürken, hastaneden annesinin ölüm haberi gelir. Akın'ı sürdürdüğü 'dürüst' hayata bağlayan tek tutanak da gittikten sonra, karakterimiz için kırılma noktası gelir çatar. Bu noktadan sonra iyi-kötü bir karar verip, kendisine sunulan teklifle başka bir dünyaya doğru ilerler.

    Hikayenin kuruluşu bu noktaya kadar mantıklıyken, maalesef senaryo Akın'ın yaşadığı ciddi kırılmayı seyirciye tam anlamıyla geçirebilecek kadar yan hikayelerden beslenmiş değil. Her şeyi silip, mafyaya katılma kararı veren bir insanın yaşadığı bu geçiş süreci, ağırlıklı olarak karakterin iç sesine yedirilmiş ya da yüklenmiş. Babasına neden bu kadar öfkeli, neden bu kadar nefret dolu ya da yarı-babası olan ustasına ihanet edebilecek noktaya onu getiren nedir? Bütün film boyunca tek bir zaman dilimi içerisinde seyrettiğimiz, tek bir Akın var. Dolayısıyla o, hayatına dair ne söylerse inanmak zorundayız. Senaryo bu anlamda seyircinin karakterle özdeşlemesini sağlayacak ya da karakterin ruh halini destekleyecek verilerden yoksun. Hal böyle olunca da, Hacıoğlu'nun psikopatlığı bir kostüm gibi giydiği oyunculuğu, Akın'ı 'sahici' kılmaya yetmiyor. Oyunculuk başarılı, ama açıkçası Hacıoğlu'nun Başka Semtin Çocukları filminde canlandırdığı Veysel karakteri, seyirci olarak benim daha çok içime işleyen, gönlümde yer eden bir performanstı. Öte yandan, Fahrettin Abi rolündeki Uğur Polat'ın ve mafyaların mafyası Celayir Abi rolündeki Erkan Can'ın oyunculukları bir kez daha şapka çıkartılacak cinsten. Genç sinemaya ve yeni nesle destek tam olsa da, filmin kimin sırtında yükseldiği de oldukça açık.

    Diğer yandan, bir ilk filmde göze hoş gelen, deneysel sahneler mevcut film içerisinde. Özellikle, Nuran Usta'nın (Cüneyt Türel) atölyesinde rakı içtiği sahne ve Akın'ın bardaki insanların içini okuduğu sahne, çok estetik biçimde kotarılmış. Çakal, teknik olarak en yüksek puanı belki de "görüntü yönetmenliği" açısından alacak. Zira filmin "kara film"e çalan karanlık dokusu, ilk plandan sona kadar hiç bozmadan, sıçrayışlar yapmadan devam ediyor. Filmin, her sahnenin atmosferine sinen belli bir rengi var ki seyirciyi farkında olmadan hikayenin akışına bağlamayı da başarıyor. Bu anlamda, bazı sahneler Serdar Akar'ın Gemide ve David Cronenberg'in Şark Vaatleri filmlerini andırıyor.

    Sonuç olarak 17 Aralık haftası vizyona giren filmler nicelik açısından bolluk gösterse de, kantarın nitelik kefesi aynı oranda ağır basmıyor. Çakal vizyona giren diğer yerli yapımlar arasında, oyuncu kadrosu ve başarılı görüntüleri açısından bir çizgi yukarda, ama vaat edilen güçlü dramatik örgüden yoksun bir şekilde beyazperdedeki yerini alıyor. Artıların eksileri dengelemeye çalıştığı her Türk filminde olduğu gibi beğenip beğenmemek seyircinin beklenti düzeyine kalmış. Yerli mafya draması seyretmek isteyenlere hoş bir seçenek olabilir.

    Duygu Kocabaylıoğlu

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top