Hesabım
    Mahpeyker: Kösem Sultan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Mahpeyker: Kösem Sultan

    Mahpeyker: Kösem Sultan

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Dönem filmi çekmek zor iş. Gerçekten yetkin teknik ve sanatsal kabiliyetler oluşturmadan hiç bulaşmamak gerek ama bizimkisi gibi bir imparatorluk tarihiniz varsa, bunları sinemalaştırmak adına güçlü bir heves, o da olmadı, zorlama hissediyorsunuz.

    Başrolünde, artık reenkarne bir Osmanlı kadını olduğuna emin olduğum Selda Alkor'un (Kösem Sultan) yanında, Damla Sönmez, (Emine Kösem Sultan) Gökhan Mumcu, (I. Ahmet) Selda Özer, (Safiye Sultan) Ayten Soykök, (Handan Sultan) Öykü Çelik, (Mahfiruz) gibi oyuncularla kotarılan Mahpeyker: Kösem Sultan'da bu ihtiyaçtan ortaya çıkmış bir film. Ama memleketin sektörleşememiş sinemasının, İmparatorluk dönemine her el attığında ortaya çıkan tüm kusurlara sahip. Damla Sönmez'in, Selda Alkor'la fiziksel benzerliği inanılmaz ve belki de filmin en büyük başarısı bu...

    Ne yaparsanız yapın, eksik tek bir şey yaptığınızda çökecek bir yapıya sahip olan dönem filmleri ya da tarihi filmler, burada da sahteliği çok belli olan takma sakallara, teatral oyunculuklara ve bütçesizliğe kurban gidiyor. Bu bütçesizlik yüzünden önemli bir bölümü saray içinde entrikadan, entrikaya atlamakla geçen filmde insan şöyle dört başı mamur bir sefere çıkış, savaş, seferden dönüş sahnesi arıyor ama bulamıyor. Elbette olmayacak duaya âmin denmez ama Osmanlı ile ilgili izlediğimiz tüm yapımlar yüzünden, imparatorluğun bir saray ile birkaç sürgün köşkünden ibaret olduğunu sanacağız neredeyse! Kostümlerin şaşaasıyla, çekilen tarihi mekânların yıpranmışlığı arasındaki tezat ise epey bir rahatsız ediyor izleyeni. Böyle bir yapımda zaten anlatılan döneme ait olan tarihi mekânları kullanmak çok mantıklı ve makul olmakla birlikte bir miktar düzeltme ya da oynama yapmak şart. En azından masa başında. Kolezyum'un şimdiki halinde, Roma'nın en ihtişamlı zamanına ait bir gladyatör filmi çekmeye benzer bu çaba biraz abes kaçmış. Dış çekimlerde Bilgisayar marifetiyle kotarılan ihtişamın ki onun bile tam olarak yapıldığını söylemek zor, aynı mekânın içine girince epey bir köhneleşmesi, seyircinin izlediği şeye yabancılaşmasına, bunun bir oyun olduğunu anlamasına yol açıyor.

    Aslına bakarsanız Yönetmen Tarkan Özel, şimdiye kadar hep lanetlenen "güçlü kadın" figürü olarak karşımıza çıkarılan bu tarihi şahsiyetin hırslarını, zaaflarını, tutkularını anlamamız için elinden geleni yapıyor. Fakat Bu defa kadını güçlendireyim derken erkeği tamamen edilgenleştiren, Padişahları elleri işte gözleri oynaşta birer playboy'a çeviren bir hikâye anlatımı çıkıyor ortaya. Ayrıca hala Kuruluş ya da Kurtuluş dizilerinin etkisindeki yavaş, dağınık ve silik bir kurgudan medet ummak büyük bir hata. Mahpeyker'i izlerken asla bir sinema filmi izlediğimize ikna olamadık. Sanki TV için çekilmiş 4 bölümlük bir mini dizi birleştirilip gösteriliyor gibiydi.

    Anlatım da çok tutarlı değil. Montajda çöpe atıldığını düşündüğüm sahneler yüzünden olsa gerek, Osmanlı'ya ilk geldiğinde oldukça masum ve mazlum olan Kösem Sultan'ın ileriki zamanları ise tam bir gözünü hırs bürümüşlük ve zalimlik içinde geçiyor. Bu değişimin bu kadar hızlı olmasının sebeplerini tahmin etmemiz bizden bekleniyorsa eğer, bu muhteşem hayat hikâyesini izlemek için karanlık salonda işimiz ne?

    Yine de Kösem Sultan çok güçlü bir karakter ve onun yolculuğunu kısmen de olsa izlemek keyif veriyor. Osmanlı'yı ve onun figürlerini anlatan güçlü bir yapımı henüz izlemiş değiliz ama o zamana kadar "bir tutam bal" niyetine tavsiye edilebilir belki.

    Twitter: murattolga

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top