Hesabım
    Kıskanmak
    Ortalama puan
    3,4
    211 Puanlama
    Kıskanmak hakkında görüşlerin ?

    40 Kullanıcı yorumları

    5
    5 Eleştiri
    4
    12 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    17 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Gökhan Malkoç
    Gökhan Malkoç

    Takipçi 8 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    10 Ekim 2013 tarihinde eklendi
    önceliklle zeki demirkubuz mükemmel bir yönetmen ve sinemcı film dönem filmi oluşu ile ve dönemi çok çok çok iyi yansıymasıyla bir başyapıt kostümler mekanlar kadrajlar o kadar estetik o kadar özenli ve o kadr emek verilmiş ki.. filmin sonuna kadar hissediyorsunuz oyunculardan tek kelime ile nergis öztürk muhteşemdi hem makyajı ile hem fiziksel duruşu ile resmen senihaydı sanki.. zaten antalya film festivalinden en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı..sanat filmlerini seviyorsanız mutlka izleyiniz...
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    20 Mayıs 2012 tarihinde eklendi
    iyi oyuncuların hatta iyi bir yönetmenin olması dahi bu filmi kötü olmaktan kurtaramamış 1/5
    Pınar Güner
    Pınar Güner

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    3 Mart 2012 tarihinde eklendi
    Ünlü ve bol ödüllü yönetmen Demirkubuz'un beklenen filmi Kiskanmak vizyona girdi. Yönetmenin dogal oyunculuktan yana oldugunu bilenler belki de filmden çok Berrak Tüzünataç'in performansini merak ediyordu. Filmle ilgili yorumdan önce yine de bir girizgâh eklemeden edemedim.
    Girizgâh:
    Demirkubuz'u bilen bilir. Suç ve Ceza'daki anti-kahraman Raskolnikov'dan çok etkilenir mesela. Bir de Albert Camus'nun yabancisindan. Anlayacaginiz toplumdisi karakterlere mesleksel anlamda bir zaafi vardir.
    Ilk filmi C Blok'da (1994) göge uzanan beton bloklar arasinda hapsolmus, kaybolmus kapici ve zengin evhanimi, Masumiyet'te (1997) yalnizca asik oldugu adama adanmis bir yasam süren hayat kadini ve pesindeki iflah olmaz asiklar, Üçüncü Sayfa'daki (1999) çalmakla suçlandigi elli dolar için intihara yeltenen figüran Isa, 'Karanlik Üzerine Öyküler' adini verdigi üçlemesinde Yazgi'daki (2001) hislerini yitirmis yabanci, Itiraf'da (2001) aldatan kadin ve arkadasini aldatan kocasi, Bekleme Odasi'nda (2003) insanlarin hayatindan geçip gitmesini bekleyen yönetmen, Masumiyet'ten öncesini gösteren Kader'deki (2006) Ugur, Bekir ve Zagor... Tümü de bir sekilde ya da bir dönemeçte toplum disinda kalmis insanlardir.
    Özellikle Bekleme Odasi'nda yönetmen, Raskolnikov'u canlandiracak tipi arar. Yazgi Yabanci romanindan uyarlamadir. Demirkubuz bazi oyunculara da takiktir. Örnegin sirasiyla Basak Köklükaya, Ufuk Bayraktar ve Serdar Orçin olmadan yapamaz. Bunlar basrolü oynamadiklari zaman bile filmin bir yerlerinden görünürler. Bence bu oyunculara tutkusu onlarin rol yapmadaki dogalliklarindandir. Burada bir çeliski var gibi görünse de Demirkubuz'un su sözlerle de belirttigi gibi o rollerin içindeki gerçekligi arar:
    "Toplumsal düzen içerisindeki 'rollerine' bakarak bir insani nereye kadar anlayabiliriz? Sosyolojik analizler, imajlar, sifatlar, sinifsal kategoriler, medya ve hayat uzmanlari araciligiyla kavranmaya çalisilan gerçeklik nereye kadar geçerlidir? Peki yazgimiz, olaylarin kendine özgü gidisi, yasadigimiz bunca seyin ruhumuzdaki karsiliklari, iyi, kötü, güçlü, zayif diyerek anlamaya çalistigimiz karakterlerimizin bu gerçeklikteki rolü?"
    Benim her filmini içer gibi, yutar da sindiremez gibi izledigim en sevgili yönetmenlerimden olan Demirkubuz için söylenebilecek diger bir özellik ise, filmlerinde konu olarak olgulari islemesidir, her insanin hayatinda var olan ama üzerinde pek düsünmedigi... Bu, filmlerinin isimlerinden bile anlasilabilir: masumiyet, yazgi, bekleyis, kader, son olarak da kiskanmak.
    Kiskanmak:
    Tartismasiz yine karakteristik bir Demirkubuz filmi. Bu kez de Nahit Sirri Örik'in ayni adli romanindan uyarlanan filmde kiskanmak olgusu iki sevgili, kari-koca, abi-kardes ve görümce-gelin arasinda olmak üzere dört haliyle de ama siradan olmadan incelenir. Aslinda ilk anda iki sevgili ya da kari-koca arasindaki bu yipratici duygunun agirlikla islenecegi düsünülebilir; ama ilginç olan diger ikisinin yaninda bunlarin bir sos olmaktan öteye geçmemesidir.
    Yil 1930'lar, yer Zonguldak. Uzam olarak yine hep los, karanlik mekanlar seçilmis, filmdeki olaylar dramatiklestikçe bu karanlik seviyesi de artar.
    Güzellik yönünden pek sansli olmayan ana karakter Seniha (Nergis Öztürk) kendisi saran kiskançlik duygusuyla hiç gülmeyen, ezilen daha dogrusu kendini ezdiren bir yasam sürmüstür. Film kadinin Cumhuriyet Balosu'nda güzelligiyle dikkatleri hep üzerine çekmis biri olan yengesi Mükerrem (Berrak Tüzünataç) ile simarik zengin çocugu Nüshet arasindaki ateslenmeyle baslar.
    Filmin basinda Basak Köklükaya, ortalarinda Serdar Orçin bir görünür, bir yok olur. Yine bir Demirkubuz klasigi olarak Suç ve Ceza Seniha'nin basucu kitabi olarak dikkatleri çeker. Yönetmenin de kendi sözleriyle ifade ettigi gibi bu filmde de anahtar sözcük yazgidir: Aslinda "Yazgisi, tanri vergisi çirkinligi tarafindan belirlenmis Seniha'nin, bu yazgiya boyun egen olmaktan çikip nefret ettigi güzelligin kaderini yazan olmaya gidisinin öyküsü"dür Kiskanmak.
    Hatirla Sevgili'nin Ayla'si Nergis Öztürk'ün ustaca performansi filmin lokomotiflerinden biri oluyor. Canlandirdigi karakter Mükerrem ve Nüshet’in yaninda ay gibi parliyor. Her zaman oyuncu seçimine titizlikle yaklasan Demirkubuz'un özellikle neden Tüzünataç'i seçtigini merak ediyorum aslinda.
    tizep
    tizep

    Takipçi 139 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Filmi dvd olarak seyrettim. Kamera arkası ve ekstralar çok ilginçti. Özellikle filmi oyunculuğu ile büyüleyen Nergiz Öztürke yapılan yaşlandırma makyajı çok gerçekçiydi. Nergiz Öztürk Seniha karakterini mükemmel oynamış aldığı ödülüde haketmiş. Onu Karayılan dizisinde Sona olarak izlemiştik. Burada rol gereği tekinsizlik ruhunu iyi canlandırmış. Tek eksiği mükemmel bir şekilde kullandığı eski Türkçeyi çok hızlı okumasıydı. Sanki ezberlemişte bir an önce unutmadan okuyup bitiren bir eda ile replikleri okuyordu. Biraz daha kelimeleri yavaş ve vurgulu yapabilirdi.

    Filmin tek eksik yanı Berrak Tüzünataç... Filmde çok sırıttı. Erotik sahnelerede gerek yoktu.

    Yönetmen burada bence eldeki olanaklarla bu dönem filmini kotarmış. En azından eline yüzüne bulaştırmamış. Çünkü bu tarz filmleri çekmek gerçekten çok zor. Mutlaka izleyin özellikle dvdsini...
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    30 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Zeki demirkubuz filmi değildi sanki.. diğer filmlerindeki gerçekçilik ve etki bu filmde kesinlikle yok.. oyuncular başarılı ama film vasat.. 4/10
    zafer-calayoglu
    zafer-calayoglu

    Takipçi 249 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    19 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    film iyi bir uyarlama olmayı pek başaramamış. oyunculara gelirsek ; berrak kesinlikle filme yakışmamış ve çok erken bir şekilde başrol ortaklığı aldığını söyleyebilirim. sanırım ilk uzun metraj filmi. nergis öztürk çok başarılı bir performans sergilemiş.filmdeki dil çok sırıtmış kimse benimseyememiş o dili ve sanki bir tiyatro provası havası vardı film boyunca. ve filmin sonunda son cümle ile herşeyi bitirmek yönetmenlerde hiç sevmediğim bir özelliktir. film boyunca seyirciyle birlikte hareket edilmez son sahne gelir ve tüm bir buçuk saatlik filmin aslında tek bir cümle ile herşeyi anlattığını görmek bize saygısızlıktır.zeki demirkubuz u taktir ettiğim yan ise yaz-kış demeden her mevsimde film çekerek emek harcamalarıdır, tıpkı reha erdem,çağan ırmak vs gibibu yüzden filme 10/5 verdim
    İlteriş Göktürk
    İlteriş Göktürk

    22 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    9 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Kitabı okumadım ve senaryoya bakarak yorum yapmak gerekirse pek beğendiğimi söyleyemem hikayeyi. Tutarsızlıklar ve çelişkiler var. Hikaye 1930ların Zonguldakında değil Pariste geçiyor sanki. Bütün herkesin konu edilen aldatma olayından haberdar olduğu halde herşeyin aylarca sıradan bir şekilde ilerlemesi gerçekçi değil. Özellikle Zonguldak gibi küçük Anadolu şehrinde. Filmde geçen diyaloglar ise genel itibariyle iyiydi. Özellikle Nergis Öztürk ve Berrak Tüzünataç arasında geçenler.Oyunculuklara gelecek olursak da diğer izleyicilerle aynı kanıdayım. Nergis Öztürk çok iyi bir oyunculuk göstermiş. Diğerleri ise vasat kalıyor. Özellikle Berrak Tüzünataçın oyunculuğu sinemadan çok bir sahne oyununda oynar gibi. Bazı yönetmenlerin bu tarz oyunculukları denediklerini biliyoruz ama Zeki Demirkubuz sinemasında daha önce rastlamadığım birşeydi. Umarım bir daha rastlamayız diyorum. Çünkü hakikaten eğreti durmuş.Dipnot olarak; Yazgı filminde savcılara uzun uzun ifade veren Serdar Orçinin bu filmde savcı rolünde oynaması güzeldi. Nergis Öztürkün evden gönderdikleri muhtaç adama bir sürü para vermesi ise herkesin fark edemeyeceği ince bir ayrıntıydı. Yalnız köşk meselesi de benim çözemediğim bir ayrıntı oldu. Neden ısrarla köşkü almak istiyor Seniha bir anlam veremedim ben.
    Jef---Costello
    Jef---Costello

    Takipçi 152 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    29 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    Çok basit bir hikayeyi çok klas bir filme dönüştürmek..işte yönetmenlik devreye burda girer..yönetmenlik açısından bnce demirkubuzun en iyi eseri kıskanmaktır..ama en iyi filmi mi, kesinlikle hayır..oyunculuklar bnce o kadar da vasat değildi..'çirkin bir kadının nelere mal olabiliceği' iyi anlatılmış ve filmin finalinde çirkin kadının yaşadığı suçluluk duygusu ve çaresizlik de iyi aksettirilmiş..7/10
    velnmt
    velnmt

    Takipçi 45 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    2 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    Demirkubuzun Nahid Sırrı Örikin Kıskanmak adlı romanından uyarlaması, 1930-1940 dönemini anlatan bir film. Olaylar Zonguldakta geçiyor. Romanı okumadığım için yorumlarım tamamen film üzerinden olacak.Yönetmen, 'Bugüne kadar hem zaman olarak, hem akıl olarak, hem farklılık olarak en çok emek verdiğim, en çok para yatırdığım, en çok meşgul olduğum filmim bu' diyor kendi web sitesinde. Filmin ana kişisi çirkin, sığıntı kardeş Senihadır. Senihanın davranışlarındaki kodları anlamak, anlamlandırmak, çözmek için şifre çözücü olmak gerekir. Yönetmen 'Aslında geceler boyunca neler hayal etmesine, en az Mükerrem kadar arzuları olmasına rağmen onun öyle bir yaşamı yoktur, aynı doğaya sahip olduğu halde.' Allah aşkına bu sözleri doğrulayacak bir sahne var mı filmde? Ne arzusu, ne hayali? Dümdüz, buz gibi bir kadın resmi var. İlk ilişkisini bile anlatırken yemek tarifi verir gibi. Kıskanmış nasıl, ne zaman nerede? Yönetmen 'Romanda Seniha mahrum bırakıldıkları yüzünden çirkinleşmiş bir karakterdir' diyor, ancak filmde neden mahrum bırakıldığını anlatma lütfunda bulunmuyor. Sadece ilk cilişkisini yaşadığı ve evlenmeyi düşündüğü kişiyi ağabeyinin askere aldırdığı bilgisi veriliyor. Bunların dışında, çocukluk, gençlik yılları, aile ortamı, anne babanın davranışları neden, nerede, ne zaman birikti bu kadar kin, öfke. Müneccim olmak lazım bunları kavramak için.Hikayeyi kimin gözünden gördüğümüz, belli değil. Garip bir karışıklık var. Tıkanmışlık var. Oyuncu seçiminde yine ciddi hatalar var. Nuriye Hanımın dünya güzeli oğlu Nusret ömründe ilk kez kamera karşısına geçmiş herhalde. Dökülüyor. Hele yatak sahnesi sonrası tartışma sahneleri evlere şenlik. Bu kadar kötü olabilirdi. Konuşma metni ise tam bir felaket: Nüzhet: 'Bu münasebete sırf zevk almak için et ve sinir tarafına düşkünlüğün sebebi ile başlamış olduğun halde böyle konuşman deli ediyor beni.' Bu mükalemeyi (!) 3-5 kez dinledim. Aynen böyle. 'et ve sinir tarafına düşkünlük' Burada yazacak kelime bulamıyorum. Dekorlar, sahneler için özenilmiş, uğraşılmış, emek verilmiş de kardeşim dikkat niye edilmemiş. Seniha 'Bütün olanları tasavvuf ederek....' diyor. Tasavvuf ile tasavvur arasındaki telaffuz farkını bilmez mi insan. Bir harf değişince anlam da değişir. Tasavvur kelimesi iki sahnede geçiyor. İlerleyen sahnede doğru telaffuz edilmiş. Ancak Seniha yanlış söylemiş ama perdeye yansıyana kadar kimse fark etmemiş. İnanılır gibi değil. Filmde 'Mutlak suretle kabil olur.' deniyor. Yine Senihanın mÜkerreme söylediği 'Şeriata hesap vermek' ten bahsetmesi, bilmem ki o dönemde böyle bir cümle kurmak mümkün mü? Cümle en fazla 'şeriatın kestiği parmak acımaz' olabilirdi. Arada dağlar kadar fark var. Anlaşılıyor ki yönetmen konuşma dili ile yazı dili arasındaki farkı hiç kavramamış yazık ki? Genel olarak metin dilini beğenmedim. Zorlama olmuş. İğreti, akışkan değil.Mahkumların geçtiği bir sahne var. Boyunlarında koca koca kelepçeler. 1930larda mahkumlar böyle mi taşınıyordu bilmiyorum. Umalım büyük bir hata yapılmamaıştır. Yine aynı sahnede sakallı bir mahkum var. Sakalı ve bıyığının kesiliş tarzı 1980 sonrası biçimde. O dönemde Türkiyede böyle bıyık sakallı biri olmaz. (sakal uzun bıyık çok çok kısa) Yine sonlara doğru hapishaneden çıkmadan önce bir sokak sahnesi var. Sokakta insanlar yürüyor. Arada bir türbanlı genç kız geçiyor. Artık burada diyecek söz kalmadı. O tarz baş bağlama da 80 sonrasına ait. Türban değil başörtüsü olmalıydı. Dikkatsiz, özensiz olmuş. Yönetmenin bazı konuları hiç bilmediği fazlasıyla sırıtıyor. Filmde bir de cep telefonu sahnesi olsaymış tam olacakmış. Tüyümüz eksik kalmış. Filimdeki kurgu, senaryo yine koca koca boşluklarla dolu. İzleyen istediği gibi doldursun. Ancak hiç bir halde muhayyileniz bir mantık, bir bütünlük bulamıyor. Karşınıza nedensizlik toslayıp duruyor. Nedensizlik, sonra anlamsızlık olarak dönüyor size. Mükerrem ile Halitin evliliği ile ilgili hiç ama hiç bir bilgi kırıntısı yok. Mükerrem niye kocasını aldatıyor? Bir sorunları mı var da aldatıyor. Sevmiyor mu? Tutku mu? Aşk mı? İhtiras mı? Zevk mi? Değişiklik mi? İhanet etmenin merakı mı? Spor olsun diye mi? Laf ola beri gele mi? Yok da yok. Anlamanız mümkün değil. Bir genci görüyor, bir de yatağı. 3 ay gündüz buluşuyorlar kavga ediyorlar ayrıldılar sanıyorsunuz, sonraki sahnede gece buluşmaları ihtiraslı sevişmeler başlıyor? İyi de neden?Tipler oturmamış. 'Tatlılardan ne yiycez' Halit, nasıl bir insan anlamak mümkün değil. Avrupada mühendislik eğitimi almış, filmin bir yerinde fötrle aydın tip, bir yerinde kasketiyle köylü Halit ağa, davranışları, duruşu, tepkileri, namus cinayeti vs. Gel de inan. Filmde kocaman bir inandırıcılık problemi var. Basit hatalar, boşluklar tüm keyfinizi bozuyor. Canım çok sıkıldı. Masumiyet yönetmeninden böyle bir film beklemiyordum. Keşke dönem filmi çekmeseydi. İlk kez Demirkubuz filmine 5in altında üzülerek puan veriyorum. 4/10 Unutmadan, filmin sonunda kendiliğinden açılan kapı filmlerin en kötü kendiliğinden açılan kapısıydı.
    kuzularynsessizli-i
    kuzularynsessizli-i

    Takipçi 804 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    17 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    Zeki Demirkubuzun en iyi filmi bana göre bu filmdir. Her yönüyle eksiksiz, müthiş bir film. Kaliteli ve başarılı bir roman uyarlaması...10/9
    su-gulden
    su-gulden

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    3 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    İste yine bir Demirkubuz filmi.Superdi.Diyaloglar ve uzun cumleler bir harika.İnsan psikolojisinin derinliklerine inmis yine.Tipki kitaplarindan etkilendigi Dostoyevski gibi.Bana onu ve kitaplarini hatirlatiyor.Yasayan bir Dostoyevski oldu benim icin.Zeki Demirkubuz herkese hitap etmez ama bir filmini izleyip begendiyseniz tum filmlerinde ayni tadi alabilirsiniz.9/10
    ozzy-badd
    ozzy-badd

    Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    11 Temmuz 2010 tarihinde eklendi
    Son zamanlarda izlediğim, nadir eli yüzü düzgün Türk filmlerdendi diyebilirim ? yönetim,makyajlar,oyunculuklar,senaryo vs. gayet başarılı ?Dönem çok iyi yansıtılmış ayrıca ? sağlam bir zeki demirkurbuz filmi , izlenebilir ? 10/6 ?
    enesnail
    enesnail

    Takipçi 221 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Haziran 2010 tarihinde eklendi
    dönem filmi olması güzeldi ve dönem iyi işlenmişti konuşmalar, elbiseler, mekanlar. görüntü de oldukça iyiydi. oyunculuklarda güzeldi. ama bir eksik var gibi geliyor insana bence o da senaryo. zeki demirkubuzdan hep iyi filmler beklediğimden dolayı hafif bir beğenmemezlik yaptım. genel itibarıyla iyi bir filmdi.
    nskmourinho
    nskmourinho

    Takipçi 998 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    23 Nisan 2010 tarihinde eklendi
    Yer yer kasvet boyutu çok artan derdşnş fazla dallandırıp budaklandıran bir demirkubuz filmi olmuş.Diğer filmlerine göre daha vasat ve bunaltıcı 5/10
    sarpcore
    sarpcore

    Takipçi 195 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    30 Mart 2010 tarihinde eklendi
    Kıskanmak,Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuzun son filmi.Daha önceki filmleriyle karşılaştırıldığında sönük kalıyor.Dönem filmi olması belli ölçülerde başarı gibi görünsede,asıl sorunun filmin senaryo ve anlatmak istediğini anlatamamasında yatıyor.Demirkubuz hiç tanınmayan ve oyuncu olmayan kişilere rol vermişti önceki filmlerinde.Keşke yine hiç tanınmayan ve oyuncu olmayan birini oynatsaydı Berrak Tüzünataç yerine.Banamı öyle geldi artık bilmiyorum çok fena sırıttı filmde.Gerçi ondanda daha önemlisi başta dediğim gibi filmin anlaşılmaz senaryosu.Abisinin eşini kıskanıyor izlemi verip aslında alakasız birini kıskanıyormuş gibi bir hal almasına çalışmış.Sonuç olarak sevdiğim bir yönetmenden beklemediğim tuhaflıkta bir yapım ortaya çıkmış.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top