Hesabım
    Kısık Ateşte 15 Dakika
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kısık Ateşte 15 Dakika

    Bize Yabancı...

    Yazar: Ertan Tunç

    Türk Sineması; üretimini arttırmaya devam ettiği sürece, yeni türlere, yeni senaryolara ve yeni yönetmenlere önemli projelerde ortaya çıkma fırsatı tanıyacağa benziyor. Kısık Ateşte 15 Dakika yurtdışında kısa ve uzun metraj çalışmalara imza atmış olan Neco Çelik'in son filmi.

    Filmin; Türk Sineması'nın tarihsel gelişimi açısından bakıldığında farklılık yaratmayı başarabilmiş en önemi özelliği kurgusal işleyişi. Fakat filmin karmaşık kurgusu; içiçe geçmiş hikayelerin anlatımını kolaylaştırıcı bir unsur olarak değil, akıl karıştırıcı bir üslup denemesinin bir yan unsuru olarak kendini göstermekte. Bunun sebebi, hikayelerin içiçe geçmesini gerektirecek bir durumun olmayışı. Haliyle, sorun kurguda değil, senaryoda.

    Filmin yabancı çağrışımlar yapan hikayesi; Warhol'un "15 dakika" söyleminden yola çıkıyor ve -yönetmen Fazıl Bir'in ulaştığı sonuç itibariyle- "her köpeğin (kendine ait) bir günü vardır" sözüne varıyor. Varıyor varmasına da; filmi, -iddia edildiği gibi- bir "dram" mertebesine ulaştıramıyor. Çünkü her ne kadar oyuncular ve karakterler Türk, film Türk filmi olsa da, bu hikayedeki davranış kalıpları Türk'lere ait gözükmüyor. Tabii burada, Haluk Bilginer'in başarıyla canlandırdığı Muhtar karakterini dışarıda tutmak gerekiyor.

    Herşeyden önce, Marcel Usta bize ait bir figür değil. Bıçak atmakta hünerli oymacı ustası Resul de bize ait bir karakter değil. Eşini sevdiğinden onunla boşanmak isteyen Kerem, eşinin derdini öğrendikten sonra tuhaf bir tepki veren Pelin, sıra dışı fikirlere sahip yönetmen Fazıl, bütün olaylar bitince aldığı kararlar itibariyle Kader bizim kültürümüze ait değiller, deyim yerindeyse, "bizden" değiller, "Türk" değiller. Umut'un davranışı ve finalde komiser Erhan'ın yaptıkları yabancı filmlerdeki karakterlerin özelliklerini çağrıştırıyor.

    "Türk"ler; Kısık Ateşte 15 Dakika'daki ya da Uzak filmindeki ana karakterler gibi tepkiler vermezler kendi yaşamlarında. Sessiz kalmazlar, gerekirse yıkarlar, parçalarlar kısacası önce ateş ederler sonra nişan alırlar. Varol'unkine benzer bir olay yüzünden eşlerinden ayrılmazlar, ayrılırlarsa eğer, sonra da tekrar bir araya gelmezler. Türk'ler; Güngör gibi davranırlar, Muhtar gibi davranırlar, tuvalette fantezisini gerçekleştirmek isteyen kızın abisi gibi davranırlar. Şakir gibi hamleler yapmazlar. Duygu gibi tuvalette ağlamazlar. Kısık Ateşte 15 Dakika Türkiye'yi tanımayan bir yazarın elinden çıkmışa benzeyen zayıf bir senaryoya sahip.

    Ama her şeye rağmen oyuncuları başarılı. Haluk Bilginer, ekranda gözüktüğü bütün sahnelerde hakimiyeti elinden bırakmayan, eğlenceli bir portre çiziyor. Özkan Uğur ve Haktan Pak; diğer dikkat çekici oyuncular.

    Yer yer eğlenceli, yer yer dramatik olan filmin müzikleri de gayet güzel. Çok kısa bir süre zarfında geçtiği için, sürükleyici olmayı başaran filmin, seyirciyi zorlayacağını düşündüğüm bir kusuru daha var: Kamera kullanımı. Restoranın içindeki çekimlerde, gözü yoran açılar ve yükseklikler seçilmiş. Örneğin, kamera hareket halindeyken, genelde omuz altından (150-160 arası) çekim yapıyor. Bu da haliyle gözü yoran bir seçim. Hareketli karakterlere aşağıdan bakıyoruz.

    Geçen senelerde Fil(Elephant) diye bir film gösterime girmişti. Çeşitli açılardan aynı olayları aktarmayı seçen, 1960'ların Fransız filmlerinde sıklıkla rastladığımız yıllar sonra Jackie Brown ile beraber yeniden tırmanışa geçen bir anlatımı yeğleyen, başarılı bir kurgusal anlatıma sahipti. Fil'i tepe noktası kabul eder ve on üzerinden on verirsek, Kısık Ateşte 15 Dakika'nın, iddialı olduğu kurgusal anlatımından ancak beş alabileceğini söyleyebilirim.

    Kısık Ateşte 15 Dakika; başarılı rollerin örtbas ettiği yetersiz bir senaryoya sahip, kurgusu ve kamera kullanımı ile izleyicisini biraz yoran, hareketli bir film. En büyük eksiği, ülkemize yabancı olan davranış kalıplarını, yaşam biçimlerini fazlaca barındırması, en büyük artısı ise avucunun içi gibi bildiği bir rol verdiği Haluk Bilginer'i kadrosunda barındırması.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top