Hesabım
    Kavşak
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kavşak

    Kavşak

    Yazar: Murat Tolga Şen

    17. Altın Koza film festivalinde, "umut veren erkek oyuncu", "en iyi kadın oyuncu", "en iyi müzik" ve "en iyi yönetmen" ödüllerini alan Kavşak, çok doğru bir zamanlamayla seyirci karşısına çıkıyor. Bu ödüllendirmenin seyirci beğenisine ve bilet satışına katkı yapacağı muhakkak.

    Biz de beyazperde.com ekibi olarak filmi festival sırasında izleme fırsatı bulduk. Festivalin daha önce gösterilmemiş tek filmi olduğu için de seyirci ve basının ilgisi büyüktü. Kavşak bir yere kadar bu ilgiyi boşa çıkarmıyor ama ne yazık ki bir başyapıt değil. İlle de betimlemek gerekirse, hedefe çok yaklaşmışken ıskalamış bir ok gibi.

    Filmin günahı şurada; Yönetmen Selim Demirdelen, minimalist bir yönetmenlikle, üstelik de karakterlere bir sürü arazlar yükleyerek anlattığı koyu kıvamlı bir öyküye, bir anda bu işleyişe çok zıt gelen naif bir umut enjekte ediyor ve filmi, adına uygun ama hikâyeye ters gelen bir kavşaktan geçiriyor. Filmin öyküsü müthiş bir "alacakaranlık hikâyesi" potansiyeli taşıyor. Geçmişten gelen vicdan azapları, atlatılamayan travmalar ve kesişen hayatlarla açığa çıkan günahlar. Bunlar, 50 dakika boyunca büyük bir bezmişlik ve umutsuzlukla beslendiğinden, giderek kötücül olabilecek bir hikâye var yönetmenin elinde ama Selim Demirdelen, kek hamurundan lahmacun yapmaya meraklı bir usta gibi girişmiş önündeki malzemeye.

    Hal böyle olunca, seyircinin fark edemediği bir geçişle tüm karakterler ani bir şekilde sevimlileşiyor, tüm sorunlar çözülüyor. Yani herşeyin daha da kararmasını beklediğiniz bir anda, her yer çiçek, böcek, bulut, güneş doluyor. Senaryonun içerdiği mantık delikleri ise ozondakinden daha kocaman! Spoiler / sürpriz bozan vermemek adına burada yazamayacağım kadar sezgileri güçlü insanlar var mesela hikâyede, hani neredeyse medyum olmuşlar diyeceğim. Çünkü olan bitenden çıkardıkları sonuçları başka türlü anlamak mümkün değil.

    Yerli ya da yabancı izlediğimiz tüm son dönem filmlerinde rastladığımız ortak zaaf ise şu; bu filmlerin hiçbirinin uzun metraja yetecek nefeste bir öyküsü yok aslında. Kavşak ta öyle ve sırf bu yüzden, 15 dakikada anlatılıp geçilecek giriş, filmin neredeyse 2/3'ünü kapsıyor. Neyse ki oyunculuk ve kurgu tarafında güçlü bir çaba var da bu sarkma çok hissedilmiyor. Bir de seyirci olarak, TV dizilerinin 90 dakika boyunca bir şey anlatmamasından idmanlıyız bu duruma.

    Yiğidi öldür hakkını yeme demişler, Kavşak'ta beni en çok etkileyen şey, Güven Kıraç'ın her zaman standartların üstünde olan ama bu defa iyice ustalaşan oyunculuğu ve Selim Demirdelen'in hikâyenin ruhuna enfes bir katkı yapan, çok özenli müzik çalışması oldu. "En iyi erkek oyuncu" ödülü 5 Şehir'den Tansu Biçer'e gitti ama jürinin, daha önce zaten ödüllendirilmiş bu performans yerine Güven Kıraç'ı takdir etmesini dilerdim. TV'de gördüğümüzden daha fazlasını vermeyen Sezin Akbaşoğulları'nın performansının ödül almasına da şaşırdım aslına bakarsanız. Gerçi haklarını yemeyelim, filmin tüm oyuncuları, oyunu inandırıcı kılmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Daha önemsiz rollerde bile Dolunay Soysert, Mete Horozoğlu gibi isimlerin oynatılması da oyuncu seçimine oldukça kafa yorulduğunu gösteriyor.

    Kavşak'ı izledikten sonra çok sevmek mümkün ama benim gibi tam bir tatmin duygusu yaşayamadan salondan çıkmanız daha kuvvetli bir ihtimal. İnsanı tam anlamıyla arafta bırakan bir deneyim Kavşak. Ne kötü diyebiliyorum, ne de iyi... Yönetmenin, bir Bülent Ortaçgil şarkısına tüm öyküyü uydurma girişimi, filmi olmaması gereken bir finale taşıyor. Yine de Kavşak, vizyonda gösterilenleri düşünürsek, şimdilik, seyrettiğimiz en iyi yerli film.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top