Asansör Hakkında
Yazar: Orkun PeşinciArkadaşlarımızın yoğun alaylarına katlanarak, Asansör filmine gittik. Filmi Türk filmi, Avrupa filmi veya Amerikan filmi mi diye nitelendirmeden gitmek durumunda kalmıştım, bundan da gayet hoşnuttum. Daha önce hiç bir Altıoklar filmi seyretmemiştim. Uzun yıllardır (en son Eşkiya'ydı sanırım) Türk filmine gitmemiştim. Asansör'e sadece ve sadece fregmanından etkilendiğim için gitmiştim (Kahpe Bizans'a da bundan dolayı gideceğim).
İlk etapta söyleyeceğim şunlardır: Sinema izleyicisiniz. Bir filmi Türk filmi diyerek aşağılamayınız. Bir filmi kötü bir film olduğundan beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Ama filmin nerenin filmi olduğu konusunda eleştirileriniz biraz ırkçılığa kaçıyor. Asansör'ü seyretmeden bir gece önce hatırlamadığım bir kanalda sinema koltuklarına oturmuş eleştirmenler filmi aşağılıyorlardı. Dalga geçmeye kadar varıyordu bu aşağılama. Ben ise şunu anlamamıştım, filmi beğenmeme ve elştirme hakkına sahip insanlar Asansör bir Amerikan yapımı olsalardı acaba bu şekilde mi konuşacaklardı yoksa başarısız bir yapım diyerek kesip atacaklarmıydı. Türk olduğumuz için ve film Türk filmi olduğu için 2000'e girerken acaba hala "kıskanma ve ben daha iyisini yapardım" damarlarımız mı atıyor? Bir yönetmen bir film yapmış, siz ne diye oturup sanki siz de yapabilirmişcesine aşağılıyorsunuz ve hor görüyorsunuz? Gidinnnnn... gidin!
Ben filmi beğendim. Ben filmde eğlendim. Eleştirmek gerekirse eleştirilerim şunlardır, film daha kısa sürebilirdi, bazı oyuncular daha iyi oynayabilirlerdi. Başrolde oynayanlar ki film neredeyse 2 oyuncunun taşıdığı bir film, başarılıydı gayet. Mustafa Uğurlu tek başına filmi götürecek oyunculuğa sahipti. Dar bir mekanda tek başına uzun süre izleyiciyi sıkmadan surabiliyordu. Arzu Yanardağ seksiliğini kullanıyordu ama filmin sonuna değin yaratılmak istenen erotizm yaratılamıyordu belki de yaratılmak istenmiyordu.
Bir asansörde mahsur kalan ve sapık ev sahibinin işkencelirine göğüs gelen meşhur yapımcının karakterinin olgunlaşmasını konu alıyordu film. Günahlarını görüp, daha iyi bir insan olma yolunda attığı adımları görüntülüyor, günümüzün medyasını sorguluyordu. Reha Muhtar'ı sorguluyordu daha çok. Köyden gelen ve "en şehirli" olanları sorguluyordu, özlerinden kopanları. Internet'i bile sokuyordu araya ve günümüzün Internet hastalıklarını eleştiriyordu. Birbirlerini tanımadan buluşan karşı cinslerin başına gelebilecekleri, üzerlerine oynanacak oyunları anlatıyordu. Bir yandan kapana kısılmış insan psikolojisini ve kendine güvenin yıkılmasını gösteriyordu. En üst noktadan en aşağılık noktaya düşebilecek zenginleri gösteriyordu. Tamamen günümüzü eleştiriyordu film ve bunu yaparken zaman zaman insanları güldürüp zaman zaman seyircileri düşünürüyordu.
Bu senaryo ile bir yabancı film izlesek beğenirmiydik acaba? Film bittiği noktadan itibaren de eleştirmeye devam ediyordu, kendini aşağılayan milletimizi eleştiriyordu.
Filme gidin demiyorum, ama film Türk filmi diye düşünerek hareket etmeyin, film kötü veya iyi bir film diye düşünerek hareket edin.