Hesabım
    Prensesin Uykusu
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Prensesin Uykusu

    Prensesin Uykusu

    Yazar: Misafir Koltuğu

    En kaliteli ve en güzel peri masalları her daim Fransız sinemasından çıkacak değil ya? Yerli sinemamız da sevimli, sürükleyici ve dram ölçüsü kaçmamış bir sine-masala sahip artık. Bu da Redd grubunun Prensesin Uykusu adlı şarkısından esinlenen yönetmen, Çağan Irmak'a kısmet oldu. Hakkını yemeyelim Anlat İstanbul, Karagöz ve Hacivat Neden Öldürüldü, (hatta Derviş Zaim sineması örnekleri) gibi son dönem Türk sinemasına farklı bir anlatım üslubu ve görsellik taşıyan, folklorik hikayelerden, efsanelerden beslenen başarılı film örneklerimiz var. Ama Prensesin Uykusu'nda görsel efekt ve animasyon gibi teknik imkanların önceki filmlere nazaran oldukça yoğun kullanıldığı söylemek mümkün. Bir de bu teknikler orijinal bir hikaye kurgusuna, yerli yerinde yedirilince, Çağan Irmak'ın Türk sinemasına bir 'Peri Masalı' kazandırdığını söylemek abartı olmayacaktır.

    Prensesin Uykusu gerçek ile düş arasında gezinen; uyutmak için değil de, uyandırmak için anlatılan, bir bulut yükü umut, hayata bağlılık ve inanç taşıyan bir masal. Baş karakter Aziz'in deyişiyle ölüme değil, yaşamaya inanan, hem çocuklara hem de büyüklere anlatılacak cinsten bir masal.

    Filmin konusunu kısaca özetlersek, elimizde mini mini bir prenses, Gizem (Şevval Başpınar) ve hayatın kötülüklerine karşı kurduğu bir hayal dünyası var. Gizem annesi Seçil (Sevinç Erbulak) ile eski hayatlarına bir sünger çekip, yeni başlangıçlar yapmak için Aziz (Çağlar Çorumlu) ve Neşet'in (Alican Yücesoy) yaşadığı apartmana, üst kat komşusu olarak taşınırlar. Peri masalı bu ya, Gizem müzik grubu Redd'in büyük hayranıdır ve hayal dünyasını aktardığı bir günlüğü vardır. Fakat evde yaşanan bir kaza sonucu Gizem'in bünyesi bir sarsıntı geçirir ve küçük kız, derin bir uykuya dalar. Sanki Uyuyan Güzel'in yüz yıllık bitmez rüyasına dalmıştır. Annesi Seçil boş ümitlere kapılmaktansa, kendisini her türlü sona hazırlamaya çalışırken, Aziz ise, küçük kızın uyanmasına çare olarak, yarım kalan günlüğüne yazdığı 3 dileği bir bir gerçekleştirmeye çalışır. Bu noktadan itibaren, aslında Aziz'in masalı başlar...

    Filmin sürprizlerini bozmamak için, öyküyü bu noktada bırakıp, oyunculuklara da değinmek yerinde olacak. Tiyatro severlerin daha yakında tanıdığı oyuncu Çağlar Çorumlu'nun baş karakter Aziz'e kattıkları ve naifliği elden bırakmayan başarılı performansı, filmi, Redd'in leziz müzikleriyle, sırtlayan unsurlarından biri. Çünkü Aziz'in azmi, çabalaması ve çaresizliği kabullenmemesi filmin vermek istediği ana temalardan biri. Bu peri masalının dayandığı bir diğer sütun ise, Genco Erkal'ın can verdiği eski Yeşilçam rejisörü 'Kahraman' karakteri. 1970'ler avantür Türk sinemasının, artık tozlu sayfalarda kalmış yönetmenlerinin bir bileşimi olan Kahraman, hayatını bir masal kahramanı gibi yaşamış; sinemacıyken hem kendi tuttuğu dilekleri gerçekleştirmiş, hem de insanları eğlendirmiş. Şimdiyse kaderi, Gizem'in tuttuğu ve Aziz'in gerçekleştirmeye çalıştığı dileklerden birine bağlı...

    Gizem'in dileklerini gerçekleştirmek için Aziz'e yardım eden, yetimhaneden beri dostu olan Neşet karakterinde Alican Yücesoy, yardımcı erkek oyuncu performansını inandırıcı biçimde sırtlıyor. Diğer yandan anne Seçil rolünde Sevinç Erbulak, özellikle filmin ilk bölümünde inatçı, 'iyiliği elinin tersi ile iten, yalnız anne' profilini seyirciye geçirmeyi başarıyor. Filmde Ayşenil Şamlıoğlu ve Işıl Yücesoy'un eğlenceli karakterlerinin yanı sıra, kadroda bir de sürpriz isim bulunuyor.

    Yazının başlangıcında görsel tekniklere filmde oldukça yer verildiğinden söz etmiştik. Hem animasyonların hikaye akışında yerli yerinde kullanılması, hem de görüntü efektlerinin sırıtmadan, kaliteli kotarılmış olması Prensesin Uykusu'nda çıtayı yükselten unsurlar. Yerli sinemamızda fantastik dünya yaratma amacıyla kimi zaman o kadar başarısız görsel efekt deneyimlerine maruz kaldık ki, bu filmde çıkartılan işin kalitesi, bundan sonra çekilecek ve fantastik sahneler barındıracak bütün filmlere örnek olabilecek nitelikte.

    Filmin müziklerinde ise, en başından bildiğiniz üzere, kendisine has bir dinleyici kitlesi olan Redd grubunun imzası var. Filme ilham kaynağı olan parçayı bilenler bilir; öte yandan, Redd'in sadece hazır parçalarla yetinmediğini, film için yeni bir soundtrack albüm bestelediklerini de hatırlatmakta fayda var. Filme gitmekte tereddüt eden Redd severler için, yönetmen Çağan Irmak'ın da sıkı bir Redd dinleyicisi olduğunu ve grubun popülerleşmesinden en çok kendisinin korktuğunu da ekleyelim.

    "Bu filmde olumsuz hiçbir şey yok mu?" sorusuna cevaben, bu filmde dünyanın kötülüklerine ve çirkefliğine karşı iflah olmaz bir naiflik ve umut var. Evet, hayat acımasız, adaletsiz ve kötüdür; ama bazen çok da güzel olabilir. Yönetmenin kendisinin de söylediği gibi, "Bazen her şey bu kadar basit olabilir."

    Eğer kötünün kötü, iyinin de gerçekten iyi olduğuna inandığınız masalları özlediyseniz, Prensesin Uykusu'ndan uyanmasını dört gözle bekleyeceksiniz.

    Duygu Kocabaylıoğlu

    Çağan Irmak röportajımızı okumak için tıklayın

    Çağan Irmak röportajı ikinci bölüm

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top