En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
4 Kasım 2014 tarihinde eklendi
Üzerinde durulması gereken en önemli nokta ise hiç şüphesiz filme ismini veren ejderha Smaug’un ta kendisi. İkinci Hobbit deneyimi sona erdiğinde seyircinin zihninde yer edinecek fikirler silsilesinin zirvesinde yer alacağına inandığım gibi Peter Jackson’ın bu Orta Dünya eseri, aslında bütün olarak Smaug’un filmi. Benedict Cumberbatch’in sesi ve mimikleriyle hayat bulan dev ejderha, yaklaşık üç saat süren filmin son 1/3’lük kısmına tek başına hükmediyor. Paha biçilmez mücevherlerin içinde yaşayan ve onlara karşı konulmaz bir tutkuyla adeta aşık olan Smaug’un filmin iskeletini oluşturmasının en büyük sebebi ise yazının başlarında belirttiğim gibi yönetmenin bu filmi tek başına bir hikaye olarak değerlendirmekten ziyade bir ara film kıvamında işlemiş olması. Tek başında ayakta duramayacak bir filmi Smaug gibi görkemli bir karakterin tekeline vermek ne kadar doğrudur bilinmez ama Jackson’ın karakterler konusunda yaptığı iyi bir şey varsa o da hikayede etkin tipleme sayısını arttırmasına rağmen her birini seyirciye yeterince kavratabilmek için gerekli malzemeyi olabilecek en anlaşılır yoldan veriyor oluşudur. Şahsen başta Tauriel olmak üzere Jackson’ın bu filmdeki oyuncu yönetimine karşı duyduğum endişeler boşa çıktı. İlk filmdeki noksanlıklardan dersini çıkaran yönetmen, bununla yetinmeyip olay ve zaman kurgusu konusunda da daha kendinden emin ve profesyonel tercihler yaptığını seyirciye hissettiriyor.
İlk filmde dile getirdiğimiz, senaryonun karakterizasyon ve karakterlerin istençlerine izleyiciyi ortak edememesiyle ilgili problemi, ikinci filmde çözümleneceği yerde daha da derinleşiyor. Karakterler daha belirgin hale geleceğine daha da silikleşip, daha yüzeyde seyrediyorlar, haliyle elimizde kocaman laflar eden, koca koca sahneleri bağıra çağıra anlatan bir filmden ve senaryo namına da hepi topu olay örgüsünden gayri bir ev kalmıyor.
Halbuki Peter Jackson çok uzağa değil, yine kendi mahsulü olan, muazzam bir ‘devam ettirme’ filmi olarak selamladığımız “İki Kule” ve yeniden dönüp baksa, yapması gerekenin, filmin hemen her seviyesinde bir adım daha ileri gitmek olduğunu göremez miydi? Thorin’in ve saz arkadaşı diğer cücelerin kitabın sağladığı enstrümanlarla derinleştirdiği için, olay örgüsü içinde bu karakterleri ilk filmden hatrımızda kaldıkları kadarıyla izliyoruz film boyunca. Bu halleriyle yaşadıkları gerilimler de, içine düştükleri zor durumlar da manasızlaşıyor. Olay örgüsü ne kadar giriftleşirse giriftleşsin (ki bu da olmuyor), karakterleri umursamadığımız takdirde başlarına gelecekleri de umursamayacağımız aşikarken , en az bir İstanbul-Ankara yolculuğu kadar uzun ‘hissedilen ve maddi’ süreye sahip bu filmin izleyici için tek çekici tarafı ismi mi? Peter Jackson, kitabı filmle çekmeye mecbur bir mecburiyet mi icra ediyor? Zaten daha önceden müşerref olduğumuz bilimum Orta Dünyalı sima ile, aynı üstün teknoloji ve aynı şartlar dahilinde karşılaşmamızın, altında vatan derin bir hikaye olmadığı müddetçe ne önemi var? neyse sonuç olarak iyi seyirler...
Tolkien evreninin beyazperde macerası, üzerine çok fazla konuşulabilecek bir konu. Hele bir de önceden edebiyattaki Orta Dünya'nın takipçisiyseniz, ver elini karşılaştırmalar, ver elini uzun sohbetler. Hobbit'in de kaderi, Yüzüklerin Efendisi'nden pek de farklı olmadı doğal olarak. Halihazırda yaklaşık 13 yıla yayılmış bu uzun maceradan bahsedecek halimiz yok tabii ki, sene 2014 olmuş. Son kısma gelelim en iyisi. Önce del Toro anonsuyla heyecanlanan, daha sonra Peter Jackson'ın (efsanenin) geri dönüşüyle daha da heyecanlanan Orta Dünya hayranlarıydık biz. Hobbit'in üçleme olarak çekilecek olmasının gerekliliği sorgulandı önceleri. Daha sonra klasik olarak kitaba ne kadar bağlı kalınacağı vs. Ortak görüş ise Jackson'ın böyle bir film söz konusu olduğunda olaya en hakim yönetmen olduğuydu. İlk iki filmi izledikten sonra bunu kabul etmemek elde değil, evet. Ancak bu uyarlamalar 2000lerin başındaki o şaheserlere ne kadar yaklaşabilmiş bu her zaman tartışılacak. Bu ikinci filmde ilkine nazaran daha fazla hareket, daha fazla aksiyon var. Zaten benim ilk bakışta fark ettiğim Yüzüklerin Efendisi ile Hobbit serilerini birbirinden ayıran temel farklardan biri, bu hareket-aksiyon oranları. Şöyle ki, Yüzüklerin Efendisi'nin üç filminde de (aralarda ufak tefek hareketler olmasına rağmen) film her zaman final sahnesinde kopardı. Örneği Miğfer Dibi savunması, veya tabii ki Pelennor Çayırları Savaşı...Ancak bu ikinci filme baktığımızda filmin başında, ortasında, sonunda uzun süren aksiyon sahneleri mevcut. Bu durumun en büyük dezavantajı ortaya "ağır" bir film çıkmasını önlemesi. Sürekli bir "Steven Spielberg" veya bir "Indiana Jones" hareketliliği var. Tek bir kitabın bu şekilde yayılarak üçlemeye döndürülmesine getirilen temel eleştirilerden biri de bu zaten. Eklenen karakterler, şaşırtıcı ve Orta Dünya'da pek alışık olmadığımız ilişkiler, kalabalık ancak fazla derinleştirilememiş bir kadro. Konusuyla, çekimiyle o Lord of the Rings oturaklılığını yakalayamıyor benim gözümde Hobbit. Ancak sonuna kadar izlenesi, sonuna kadar sürükleyici tabii ki. Çok yüksek beklentiler ve içgüdüsel olarak hissettiğiniz o Lord of the Rings karşılaştırmasını bir kenara bırakırsanız, göz açıp kapayana dek biter ikinci halka. "Fıçı" sahnesi ise uzun süre unutulmayacak cinsten.
BAŞTA SIKICI GELEBİLİR AMA SÜPER BİR FİLM 1 HAFTA ETKİSİNDEN KURTULAMADIM GERÇEKTEN HARİKA AKSİYONUN GELDİĞİ SON NOKTA KESİNLİKLE ŞMAN OLMAZSINIZ HARİKA BİR SERİ VE BU HARİKA SERİNİN HARİKA BİR FİLMİ...
İlk serilerinden eser yok filmde. Bu kadar berbat edilir mi bir film bilmiyorum. Bir sürü gereksiz diyalog, Sınırlı sayıda savaş sahnesi ve üstelik hiç bir şeye benzemiyor, Bir de ilk defa 3D olarak izledim. Bin pişman oldum.3 boyutlu resmen çin malı kullanmışlar. Resmen başım döndü savaş sahnelerinde kimin kiminle savaş yaptığı belli değil. Bir daha ki filmi asla sinemada izlemem.
99 yılında daha filmden eser yokken kitabını okumuş biri olarak,film tamamen ı sahneler ve diyaloglar ise tam fiyasko.Tüm serinin büyüsünü bozmuş.3.sınıf Amerikan filmlerindeki 3-5 klişeden bulabilirsiniz. Ve en büyük hatam "Avşar Sinemaları"nda filmi 3 boyutlu izlemekti ki karanlık görüntü kalitesiz -patlayan hoparlörler-kopya ve 3d ı ki ben 3d istemiyorum.Tüm seanslar 3d saçmalığın daniskası.Adamlar 90 dakikadan sonra 3d seyretmek baş ağrısı yapıyor diyorlar.3 saatlik filmi zorla 3d seyrettiriyorlar üstelik oldukça kötü son serisinden beklentilerimi azaltan bir film olmuştur.
Bildiğimiz macera devam ediyor özellikle 3D izlemek daha eğlenceli olacaktıa örümceklerle olan sahne gerçekten nefes filmin sonundaki duygu ikinci filmin sonunda da hakim oldu bende:Keşke bitmeseydi..
BP ailesinin verdiği düşük not sanırım şu anlamda: Çekilin biz Türkler daha iyisini yaparız. Çünkü verdikleri not evlere şenlik. Film evet ne yazık bazı sahneler itibari ile gereksiz. Hele de ejderha ile yaptıkları mücadele ve en sonda ejderhanın o komik Türkçe seslendirme sesi ile "ben size gösterecem gününüzü ühü ühü :)" deyip uzaklaşması. Lakin malum kapital bir dünya. Kimsenin Yüzükler serisini beklediği yok. Elimizde olan budur ve izlenebilir bir seridir. Bir yazar veya yönetmenin Tanrıyı oynaması ancak bu kadar olur. Hobbit serisinden sonra sanırım bi ELF serisi bizleri bekliyor olacak. Bu arada yorumlarda cüce arkadaşlarımızla dalga geçilip savaşçı olamayacakları belirtilmiş. Ama GİMLİ Yüzüklerde iyi savaşıyordu; kimsenin de bir şey dediği yoktu. Yüzükler serisinden sonra iyi geldiği kesin...
Hobbit filmi bence biraz yüzüklerin efendisi beklentisi içerisinde izlendiği için biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Ama tabiki mükemmel oyuncular gelişmiş teknolojiyle bu filmde de harikalar yaratmış. İlk filmden daha güzel bir film olmuş. Bu tarz filmler beğenmeli filmlerdir fantastik seviyorsanız eğer bu film zirvelerde yer alan bir yapıt. Tavsiye ederim.
Usta yönetmen tam olarak kaldığımız yerden başlayıp ilk filmin dinamikleri üzerinden eseri anlatmaya devam etmiş, yine imkansız görünen yerlerden Bilbonun sayesinde kurtulmalar, Yüzüklerin efendisinden tanıdığımız bir Elf topluluğu, bari burda Legolasla Tauriel olayın içine iyice katılıp ufaktan bir fark yartıyorda seyir zevki biraz daha artı olarakta bilbonun yine teknolojik bir canlıyla kurduğu ilginç muhabbet, beklendiği gibi Ejdarhalı sahneler filmin en güzel yanları.Bu sefer çok uzun bir girişinde olmaması yada beklentilerin yüzüklerin efendisinden daha masalsı bir esere doğru kaymasıylada hiç sıkmadan sürükleyici bir şekilde ilk filmdede gözüme batan kansız çatışma sahneleri, abartılar ve tutarsızlar burdada dediğim gibi artık kıyas noktası efsane üçleme değil, önemli olan Orta dünyayı görebildiğimiz yaşayabildiğimiz yeni bir üçlemenin tadını çıkartabilmek, yoksa efsanenin hem sinema versiyonlarını hemde uzatılmış versiyonlarını defalarca defalarca seYredip ezberledik her de bir er yıl arayla çıksada Hobbitler bir üçlemeden çok, üç parçaya bölünmüş bir film gibi durmasıda esere en çok zarar veren nokta, öyle bir yerde bittiki film hayda kim beklicek o kadar zamana döndü birden, yani bir finalden(LOTR HER FİLMİNDE BELLİ BİR FİNAL VARDI) bir şeylerin kapanmasından bahsetmek mümkün değil. Seyretmeyenlere önerim son halkada gelsin öyle başlayın yoksa tatmin olamıyorsunuz bir filmin yarısında çıkmış gibi bir hissiyat kaplıyor bedeninizi. 10/8
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.