Kekremsi tat veren bir bilim kurgu...
Yazar: Atlantisten Gelen Adamİstikrarlı bir yönetmen değil M. Night Shyamalan. Şüphesiz ki, “6. His” gibi güçlü bir eseri sinemaseverlere armağan etmiş Shyamalan’ı bir kalemde silip atmak zor. Ancak ünlü yönetmenin sinema kariyerinde, 6. His’in yanısıra The Village gibi yaratıcı ve özgün gerilim filmlerine, Unbreakable gibi kaydedeğer ve sıradışı filmlere rastlasak da, birer hayal kırıklığı olan “İşaretler”, “Son Hava Bükücü” gibi tuhaf filmlerin altında da yine aynı yönetmenin imzasını görmemiz şaşırtıcı olabiliyor. İşte “Dünya, Yeni Bir Başlangıç” da bu negatif gidişat havuzunda yüzmeye aday son Shyamalan mamülü yapımlarından biri. Film haftanın “kekremsi tad veren” filmlerinden biri olarak kaliteli bilimkurgu filmlerine hasret çeken sinema izleyicisinin karşısına çıkıyor. Fakat benim gibi beklentisini çok yüksek tutmuş bir izleyiciyseniz hayal kırıklığına uğramanız işten bile değil...
Halbuki filmin başarılı olması için gereken formülasyonun kimyası gayet uyumlu elementlerden oluşuyor gibiydi; işte bilimkurguların sevilen aktörü haline gelen Will Smith. Hemen yanındaki minik ekürisi, “Umudunu Kaybetme”deki müthiş uyumlu partneri ve öz evladı “Jaden Smith”. Üstüne üstlük başarısı sınanmış bir baba-oğul fotoğrafı sunan bu çift, bu filmde de yine bir baba-oğul portresi çizecek ve tüm bunlara ek olarak filmin arkasındaki devasa yapımcı desteğine rağmen eski enerjisinden giderek kopuş sinyalleri veren M. Night Shyamalan’ın yüzünü güldürebilecekti. Ancak hiçbir hesap tutmuş görünmüyor. Zira After Earth- Dünya Yeni Bir Başlangıç adlı son filmi de, yönetmenin kariyerine olumlu bir katkı sunmaktan çok uzak görünüyor. Ancak burada gişe başarısından bahsetmediğimi kesinlikle vurgulamak isterim. Biz, sinemasal lezzet peşindeyiz. Konuyu biraz daha açacağım:
Filmde baba-oğul arasındaki otoriter ve sorunlu ilişkiyi izleyiciye yansıtma amaçlı öyle kör gözüm parmağına sahneler var ki, ciddi bir filmde misiniz yoksa karikatürize edilmiş bir baba-oğul müsameresi mi izliyorsunuz zorlanmanız olasıdır. Sanki yönetmen Shyamalan, Will Smith’e “sakın komik gözükme ve lütfen ciddiyetinin zirvesini takın” şeklinde bir baskı yapmış ve bu baskıdan usanan Smith istemeden de olsa metazori bir ciddiyet takınmış izlenimi uyandırıyor. Ufaklığın "korucu olmaya hazırlanma" aşamaları ve hocasıyla girdiği diyaloglar da tamamen yapaylıklar içeriyor. Öyle ki, kendisine zayıf not veren hocası dahil tüm yan oyunculuklar, çok kötü. Tüm diyaloglar çok yapay ve sanki “tepeden” bir emir almışcasına abartılı oynama ihtiyacı başta gemi mürettebatı ve Jaden Smith olmak üzere tüm kasta bir virüs gibi bulaşmış...
Peki hiç mi iyi yanı yok filmin, elbette var. Oyunculuklar, diyaloglar, senaryo hariç her şey diyebiliriz. Şaka bir yana, görsel efektler elbette ki keyifli zaman geçirtecektir ancak günümüz Amerikan sinemasında zaten görsel efekt kullanımı hemen her yapımda vasadın çok üstünde bir kaliteye sahipken bunu ayrıca belirtmek dahi gülünç kaçabilir. Zira Hollywood’un son 20 yılının en büyük krizi de kendini burada gösteriyor; dayanılan tek malzeme güçlü görsel efekt kullanımı. Ancak bu durumun sürdürülebilirliği bana göre şüpheli...
Toparlayacak olursak, bu filme kaliteli bir fantastik film izleme amacıyla giden sinemaseverlerin tatmin olamayabileceğini ancak “ailece izlenebilecek hoş bir vakit geçirme filmi” mantalitesiyle izlenirse amacına ulaşabileceğini düşünüyorum.
www.atlantistengelenadam.com
www.twitter.com/atlantisliadam