Hesabım
    New York'ta Beş Minare
    Ortalama puan
    3,1
    1237 Puanlama
    New York'ta Beş Minare hakkında görüşlerin ?

    305 Kullanıcı yorumları

    5
    70 Eleştiri
    4
    80 Eleştiri
    3
    46 Eleştiri
    2
    60 Eleştiri
    1
    21 Eleştiri
    0
    28 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rey07
    rey07

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    25 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    bence kesinlikle güzeldi. Dini msjları bile yeterdi filmin. ayrıca şimdiye kadar hangi türk filminde böyle kaliteli çekimler gördünüz ki. ve haluk bilginer yine yine muhteşemdi.
    lakot-2
    lakot-2

    8 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    25 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Türk sineması çağ atladı demek bence birçok yönden doğru bence.Aksiyon tarzında türkiyeden yapım beklemek çok güç geçmişte yalnız burada gerçekten hollywood sinemasıyla boy ölçüşecek tarzında bir aksiyon görüyoruz.Daha da önemlisi Mahsun Kırmızıgül türk sinemasında eksik olan bişeyi başarmış 'Kurgu'.Film sahne çekimlerine çok emek harcanmış.Sadece bir aksiyon filmi gibi çekilmemiş..Özellikle Ayasofya sahnesi çok etkileyici.Filme hakkını vermek gerek.Türkiye ve Dünya sorunlarını ele alıp bunu bir kurguya dayalı anlatmış,Mahsun zor olanı başarmış diyorum,tebrikler 10/9
    veay
    veay

    1 değerlendirme Takip Et!

    2,5
    25 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    arkadaşlar amerikada yılda 4 milyar sinema bileti satılıyormuş bizde nekadar satılıyor acaba bilirsiniz sinema sektörü seyirci ile büyüyor neden filmlerimize sahip çıkmayalım neden beğeni toplayan yönlerinden çok beğenilmeyen parçalara takılıp eleştiriyoruz
    billginer
    billginer

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    24 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    filmin ilk ve son 15 dakikası dışında, sıkılarak izledim, senaryoyu beğendim fakat, konu 2 saat e güzel yayılmamış.
    çukurova83
    çukurova83

    23 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    24 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    bir çok yerinde eksiklik olmasına rağmen son yıllardaki(eşkiya,babam ve oğlum)filmlerdeki gibi finalinde seyirciye duygusal anlar yaşatan belki şoka uğratmasada bu amerikanvari ama sonundada bizden bir şeyler olsun diyen bir film. derdini anlatmak için farklı bir hikayeyi kurgulamış yönetmen.daha önce hiç bir Türk filminde rastlayamadığınız amerikanın göbeğinde belli bir düzeydede olsa klişeyede kaçsa araba sahneleri, mekan kullanımı (kilisede evlenmek gibi), helikopter sahneleri vb. sahneleri çekebilmek kolay değil.(çokmu önemli diyenler olabilir.)yer yer belgesel izlenimide veren sadece zamanı doldurmak için çekilen sahnelerde yok değil.en önemli karekter olan hacı gümüşün hikayesi anlatıldıkça kafamızda farklı soru işaretleri doğuyor.cehaletin merkezinden kaçan bir insanın kendisini bu düzeyde geliştirmesi medeniyet ve özgürlük anlayışının üst düzeyde olması ve bunla beraber İslam dininin en ince ayrıntılarına kadar bilgi sahibi olması onu önemli kılıyor.islam dininin hem ülkemizde hem dışarıda nasıl yorumlandığı aşikar.filmde islamın anlatılanların aksine daha özgür, baskının, terörün olmadığı örneklerle anlatmaya çalışılmış.mahsun kırmızıgülün tüm filmlerinde dini ön plana çıkarmasını merak etmiyor değilim.filmde mustafa sandalın oynadığı karekterin zayıf kalması nedir, neyin nesidir.eksik yanlarına rağmen bu cesaretinden dolayı kutlamak lazım mahsun kırmızıgülü ..
    chasmer
    chasmer

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    23 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Senaryosu çok kuvvetli değildi bence ama çok fazla emek harcandığı kesin çekimlerin kalitesi üst düzeydi onların hatrına 7/10 emek olduğu için
    nurguldemirbay
    nurguldemirbay

    Takipçi 34 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    23 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    filmden çok etkilendim. mahsun kırmızıgül her seferinde kendini daha da geliştiriyor. haluk bilginerin oyunculuğa söz söylenmez. filmin sonuna güzel bağlanmış. herkese tavsiye ederim
    capotiem
    capotiem

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    23 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    mahsun kırmızıgül filmin altından pek kalkamamış gibi görünüyor. haluk bilginer de olmasa filmin izlenecek pek bir yanı da kalmıyor açıkçası. özellikle senaryodaki çok amatörce yazılmış bazı diyaloglar filmin kalitesini iyice aşağı çekiyor. sinemada izlemeye gerek olmayan, ancak verdiği bir kaç mesajdan dolayı evde oturup izlenebilecek bir film. 10/5
    mamoru
    mamoru

    Takipçi 147 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Konusu çok sıradandı ve suya sabuna dokunmayan bir film olmuş. Oyunculuklar normal, efekt ve heyecan fazla yok ^^ Ben beğenmedim açıkcası :(5 / 10
    i-luv-movies---
    i-luv-movies---

    Takipçi 27 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    filmi gercekten begenmedim. beyazperdede de yorumunu okuyunca benim gibi dusunenlerin oldugunu gordum. filmde aksiyon sahneleri bol kullanmis fakat bir film sirf aksiyon degildir ki. kurgusu, oyuncularin performansi da onemli. filmi begenmememde en etkili unsur kurgusunun kotu olmasi, acindirma sahneleri, haci gumusu iyi gosterme. bir insan iyiyse neden hapisten kacirilir ve silahli adamlardan olusan bir ekibi olur? neden? ayrica danny glover in surekli 'ben haciyi 30 yildir tanirim, o iyidir' gibi laflari soylemesi. hacinin esinin hac takmasi ve buna ragmen 'benim hanim hristiyan, yabanci' demesi.. oyunculardan da bir tek haluk bilginerin performansini begendim, digerleri olmamis arkadaslar! bu arada new yorkta gecen bir filmin turkce dublaj olmasi biraz sacma degil miydi???
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Haziran 2012 tarihinde eklendi
    uğur tazegül..........................arkadaşlar film yorumuma geçmeden bazı arkadaşlar filme 4 puan falan vermiş tabiki görüşlerinize sonzuz saygım var ama 4 puan yani bi emek harcanmış jason patric gibi çocukluğumuzun kötü kahramanı terminatör filminden [dany glover] gibi büyük bir usta film kadrosuna girmiş 4 puan zombilerin düğünü [çılgın dersane ][dabbe 2][kutsal damacana 2]ve daha nice sıradan bile denemeyecek kötülükte türk filmi varken New Yorkta Beş Minare filmine 3 puan 4 puan gerçekten yazık film hakkındaki yorumum ise.............10 üzerinden net 7Kimi filmler ya da yönetmenler hakkında eleştiri yazmak, bile bile ateş hattına girmek demektir. Film hakkında yaptığınız yorumlar, daha en başında filmi aşar; tartışma taraf tutmaktan hor görüye uzanan bir skalada savrulur durur. Bu mayınlı bölge, son birkaç yıldır iki kişinin yaptığı filmler için söz konusu: Cem Yılmaz ve Mahsun Kırmızıgül. Başka alanlardan sinemaya geçiş yapmış olan bu iki popüler şahsiyetin işlerini küçümsemek her nedense adetten gelmekte, beğenmeme konusunda bir ön kabul mevcut. Hele mevzu bahis ?türkücü? kimliğinin gölgesinden kurtulamayan Mahsun Kırmızıgül olunca işler daha bir zor.Bu polemik sonuçta sinema yazarlarını da karşı karşıya getirmiş durumda. Kırmızıgül'ün yaptığı filmler bayağı bir demogoji ve buram buram popülizm koktuğu gerekçesiyle alaşağı edilirken, diğer yönden ?şimdiye kadar neredeydi? tarzı bir dışlamanın damgasını yemekte, yiyor ve yiyecek. Basına gönül koyan Kırmızıgül'ün son anda filmin gösterimini iptal etmesinin, en iyisinden bir görmezden gelme ile sonuçlanacağını tahmin etmek ise hiç de zor değil.Oysa tüm bu eleştirilerde gözden kaçırılan nokta Kırmızıgül'ün filmlerinin taşıdığı nitelikten çok, kıyaslamanın diğer ucundaki örnekler olmakta. İlk film senaryosuna Kemalettin Tuğcu edebiyatı yaptığı gerekçesi ile çarpı konulan Kırmızıgül'ün, ikinci teşebbüsü Güneşi Gördüm ile birden Yılmaz Güney ile kıyaslanmaya başlanması gerçekten de tuhaf değil mi? Bu ülke topraklarında politik sinema denilince akla ilk gelecek ismin ardından Mahsun Kırmızıgül'ün adını zikretmek, en az onun filmlerindeki zafiyetler kadar eleştiri adına bir gedik açmıyor mu? Şayet bunu yapacaksak, Jean-Luc Godard ile Ridley Scott'ı, Costa Gavras ile Rolan Emmerich'i de karşı karşıya getirmek için bir bahanemiz olur. Ancak biliriz ki, bu tarz bir yaklaşım bel altından vurmaktır. Saydığımız tüm isimler ideolojik filmler yapar, ama içlerinden yalnızca ikisi politik sinema denilen estetiğin babalarından sayılır. Kırmızıgül'ü Yılmaz Güney ile çarpıştırmak ise mağdur olacağı en başından belli olan tarafı harcamak, daha da ötesi, kıyas götürmeyecek iki farklı üslubu eşitleme gafletine düşmektir. Elmayla armutu aynı sepete koymak, eleştirel bir miyopluğa düşürecektir bizi...Bu açıklamayı yapmak elzem, öyle ki Kırmızıgül sinemasına dair yapılacak herhangi bir olumlu ya da olumsuz söz, her an sizi bir taraf olmaya itebilir. Oysa kelamımız sinema, bu nedenle de New York'ta Beş Minare'yi ?kebap kokulu bir arabeskçinin? (!) filmi gibi değil de, film yapmaya, dahası sinema sektörü adına girişimlerde bulunmaya çalışan bir heveskarın yeni denemesi olarak değerlendirmek, nahif, ancak eleştiri ahlakına daha uygun davranmak olacak. Işık etrafında dönen pervane misali, Türkiye gündemindeki en hassas meseleleri filmlerine taşıyan Kırmızıgül, bam teline dokunmayı da iyi bildiğinden kesinlikle popülist bir damara sahip. Ancak onun bu tavrı, güncel politikaya dair her daim yorum getirmiş ?hatta kimilerine göre Obama'yı bile seçtirtmiş- Hollywood'unkinden farklı değil. Sinema sektörü denilen olay, çoğunlukla bir para basma makinesi olarak hayal edilir, ancak bu sektör tam da bu tür hamleler ve manevralar sayesinde kurulur. Sevelim ya da sevmeyelim; Yeşilçam'la Hollywood'u ayıran budur: Bu ayrım, bir bakkal dükkanı ile profesyonel olarak örgütlenmiş bir holding arasındaki farkta kristalize olur.Bu anlamda Kırmızıgül'ün son filmi New York'ta Beş Minare, gerçek anlamda sektörel, sinema endüstrisinin bu ülkede gelişimi adına üslupsal bir girişim. Kırmızıgül gerçekten de Holllywod tadında ve aynı onun kabalığında bir filme imza atmayı başarmış gözükmekte. İki saat boyunca sıkılmadan izlenen, içinde güncel politikaya dair yorumlar-anıştırmalar bulunan, aksiyonla ve heyecanlı kurguyla süslenmiş bir seyirlik. Hollywood'un formüllerini iyi anlamış olan Kırmızıgül, aynı kodları kabaca ikame etmekten kaçınmamış: Aynı gizli milliyetçilik, aynı orta yolculuk, benzer bir hedef kitleyi mutlu etme derdi. Sürekli bir uzlaşı mesajı...New York'ta Beş Minare için ?Hollywood standartlarında ilk Türk filmi? deniliyorsa, inanın bu sürçü lisanın ötesinde, gerçek bir noktaya temas etmekte.Ancak bir filmin Hollywood standartlarında olması, onu iyi yapmaya yetmiyor. Mahsun Kırmızıgül bu sefer en derli toplu filmi ile izleyicisini selamlıyor, ama ne yazık ki senaryo konusundaki zafiyetlerini hala inatçı bir şekilde sürdürüyor. Bu kez filmin ritmi üzerinde daha iyi çalıştığı görülen Kırmızıgül, maalesef aynı başarıyı senaryoda gösteremiyor. Kırmızıgül şayet senaryo yazmakta ısrarlı ise, o zaman acilen ?işlevselleştirme? problemini çözmesi gerekiyor. Artık klişeleşmiş olan o ünlü deyişi (bir romanda silah varsa mutlaka patlamalı) hatırlamadığı belli oluyor. Tüm meselelere teker teker dokunma hastalığından bir türlü kurtulamayan Kırmızıgül, bu sefer icraatını islami terör örgütlerine taşıyor. Ancak en başta izlediğimiz ve gerçekten de etkileyici olduğunu kabul edeceğimiz sekanslarla, Amerika sekansları arasında herhangi bir geçişlilik ya da organik bir bağ söz konusu değil. Bu nedenle filmin içinde birbirini takip eden sahneler birbirine anlam aktarmıyor ya da bayrağı devretmiyor, tüm anlatı birbirine tutuşturulmuş çekimler bütünü olarak çıkıyor. Hele filmde yapılan ?sürpriz son? hareketi, bu eklektizmi daha da belirginleştiriyor. Kırmızıgül sinemayı bir anlam yaratma aracından çok, düşüncelerini paylaştığı bir kompozisyon gibi algılıyor.Sürpriz sondan laf açılmışken, film aslında en büyük twistini, ?cemaatle laikler? arasındaki çatışmayı görmek isteyenlere yapıyor. New York'ta Beş Minare, ne ?cemaati? deşifre etmeye yönelik bir girişim ne de herhangi bir kutupta yer almaya meyleden bir söyleme sahip. Fragmanda yer alan ?laiklik? vurgusunun filmde yer almaması, bir çok izleyiciyi şaşırtacak. Aslında Kırmızıgül boyunu aşacak büyük meselelere dokunmaktansa daha kişisel bir hikaye anlatmaya yöneliyor.ABD sekansının zayıf halka olduğu filmde, kimi yerlerin gülünç durduğunu da belirtmek gerek. FBI ajanlarına posta koyan, Türk polisinin gücünü göstererek ABD'yi fetheden bu sahnelerde Irak'ta ölen müslümanların onurlarını da kurtaran cabbar ajanlarımız Amerika'ya insanlık dersi veriliyor. Üstün körü çizilmiş FBI ajanlarının yanı sıra ?her siyah hiphop dinler? klişesini de yerine getiren film, her düştüğünde Mevlana'ya sığınıyor. Bununla birlikte en tökezleyen sahnelerde bile filmi oyuncuların kurtardığını söylemek gerek. Haluk Bilginer'in Hacı performansının yanı sıra onun sağ kolu rolündeki Danny Glover ve Hacı'nın eşini canlandıran Gina Gershon'un da nasıl iyi oyuncular olduklarını bir kez daha görüyoruz. Filmde Mustafa Sandal ve Mahsun Kırmızıgül dahil, hiçbir oyunculuk sırıtmıyor.New York'ta Beş Minare'ye politik bir söz ya da yaşadığımız keskin sürece dair akliyene yorumlar duymak için gidiyorsanız, hiç zahmet etmeyin deriz. Bunun için Takva'yı izleyin. Ama Türk üsulu bir Body of Lies görmek isterseniz, New York'ta Beş Minare'nin bunu yerine getirebilme şansı var
    Fogarty-2
    Fogarty-2

    6 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Filmi izlemek keyifliydi gerçekten.Görsel olarak çok zevk aldığım sahnelerde yaşadım ama karaketerlerin iyi yansıtılamadığı düşüncesindeyim ve Haluk BİLGİNER kesinlikle mükemmel oynuyor onu izlemek için bile gidilebilirrr
    therapyozgur
    therapyozgur

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Filmi hiç beğenmedim.Tamam verilen onca emek harcanan onca para var sonuna kadar saygı duyarım ama olmamış Mahsun Kırmızıgül,olmamış.Bu tamamen benim şahis kanaatim,senaryo olmamış ne vermek istediği mesaj anlatılabilmiş,nede akıcılık sağlanmış,çok özensiz ve çok basit gelgeçlerle yazıldığı anlaşılıyor,gereksiz sahnelerden ve konuşmalardan bir ara uykum geldi,final sahnesindeki yapmacık ve sırf ağlatmak için yapılmış cümleler ve hareketler beni dahada hüsrana uğrattı.Oyunculuklara gelince birazcık Haluk Bilginer okadar,Mahsun Kırmızıgül ve Mustafa Sandal çok sıradan,amerikadan bulunmuş 3.sınıf oyuncu ve oyunculuklar tam bir felaket her şey zorlama olmuş,filmde çok ciddi,anlaşılması çok kolay senaryo ve çekim hataları var.Tekrar ediyorum ben hiç beğenmedim ama beğenenler elbette çıkacaktır.
    cookie-2
    cookie-2

    1 değerlendirme Takip Et!

    4,0
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Gerek görüntüler gerek konu açısından güzel buldum. Açıkçası eleştirileride yersiz buluyorum. Amerika çekimleri sırasında amerikan sinemasından farksız görüntüler vardı.İlk kez bir türk filminde kullanılan bu görüntüler kesinlikle takdiri hak ediyor.Bazen sırf eleştirmek adına eleştiri yapıldğını düşünüyorum.
    gogola
    gogola

    Takipçi 176 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    22 Kasım 2010 tarihinde eklendi
    Mahsun Bence gittikçe daha iyiye gidiyor. Müziğinde hiç sevmediğim biri filmleriyle beni şaşırtmaya devam ediyor.Film bayağı iyi. Başarılı ve sonu yine izleyiciyi ters köşe yapıyor. Eleştirisel yanı ise fazla mesaj olduğundan dolu dolu oluyor yani sanki bir yarım saat daha oynar.Şehir görüntüleri süper.Aksiyon sahneleri fena değil. Konu çok iyi, dinin iki yüzünüde gösteriyor ve karşılaştırıyor.Mustafa Sandal zayıf kalıyor ama Haluk Bilginer beni şaşırttı. Polis filminde hiç beğenmediğim oyunculuğu burda bayağı iyi.Mahsun çok iyi yolda, bence çok daha iyi olacaksın. Devam et. Sana dolu dolu 8 puan. Filmi kesin izleyin.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top