En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Demirtas
Takipçi
888 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
23 Ekim 2007 tarihinde eklendi
İyi niyetle yapılmış ve oynanmış bir film 'Sözün Bittiği Yer'. Sinekritikteki arkadaşın belirttiği gibi gerçektende film fragmanının üzerine bişey katamamış ama yinede anlatıığı konunun başlı başına bir hüzün potansiyeli var. İnsanı ister istemez etkiliyor ama film maalesef bu konuyu iyi değerlendirememiş. Yinede filme kendi adıma olumlu bakıyorum.
bazı yorum yazanlar parasız film çekecekseniz hiç çekmeyin demiş. ne ilginç ki filmde lösemiyle mücadelede önemli olanın para olduğuda işlenmiş! burdanda ben şunu çıkardım. paran yoksa film çekme paran yoksa kanserle mücadele etme. hepsini bi kenara bırakırsak filmde anlatılmak istenen basit şekilde anlatılmış klasik bir türk filmi havasında, izlerken aklıma tarık akanın bir filmi geldi o filmdede hasta olan küçük kardeşlerinin son isteği olan televizyon almak istiyorlardı. daha önceki versiyonlarına benzer bir filmm.
Filmin bu puanı aldığına inanamıyorum. Filmi İstanbul dışında izledim, başka film yoktu, bi bakayım dedim. Çok kötü bir film bence! Yaşanan olay ve müzik insanı buruyor tabi ama film çok "bayağı"..
Filmin tek olumlu yönü ağlatabilen müziği , onun dışında senaryo berbat hele o soygun sahneleri komediydi ya sonuç olarak Fiyasko ama şaşmamak lazım bu İsMail Güneş in olağan sineması
klişe bir konu ancak her ne kadar sıradan bir konuya da sahip olsa biraz üzerinde uğraşılarak daha kaliteli bir eser olabilecek nitelikte.bana çok amatörce çekilmiş geldi,filmi sinemada izlemediğime açıkçası çok sevindim çünkü sanki bir televizyon dizisi izliyor gibi oldum(hatta bazı dizilerin görüntü kalitesinin daha iyi olduğunu söyleyebilirim).açıkçası ismail güneş filmlerine karşı bir antipatim var,bu yaklaşımdan ötürü filmi pek de sıcak bulmadım...
güzel tamamda daha iyi bi senarist bu konuyu işlese daha iyi olurmuş. TV filmi tadı veriyor (karadenizli ev sahibi, zengin adamın kıza arabayla çarpıp aşık olması vs.). daha aklıbaşında bi senaryo yazılsaymış bu konu üzerine çok mükemmel bi film çıkabilirmiş karşımıza. 4/10
Tek kelimeyle mükemmel bir Türk filmi.Bi kere o kadar doğal o kadar içtendi ki...Bir filmde aradığım da bu zaten.Hele de o Umut 'un 'Babacık' diyişi yok mu...Ağlamak isteyenler; ruhsuz,üstünkörü geçilen,duygusal fiLmlerden sıkılanlar mutlaka izleyin!
ben bu filme en kısa zamnda gideceğim..hiç düşünmeden..çünkü fragmanı bile beni ters düz ettiyse kim bilir film nasıl paramparça yapar..şimdiden bu filmde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum..
film ilk dakikalarında biraz sıkıcı gibi görünsede, duygusal yoğunluğuyla izleyiciyi sarmayı başarabilmiş. filmi izlerken rahmetli kemal sunalın küçük bir kızla beraber rol aldıkları bir filmi(filmin ismini tam hatırlamıyorum ama) anımsadım bir an. zaten filmi konusu ve öyküsü bakımından incelediğimizde "tam bir türk sineması klişe"si olduğunu görüyoruz. ismail güneş gibi orjinal yapımlara imza atmış bir yönetmen, konu bakımından neden böyle klişe bir şey seçti onuda merak etmekteyim doğrusu... ancak baştada belirttiğim gibi filmin, (çoğunun ismini bile bilmediğimiz) tahminimce çoğu tiyatro kökenli, profesyonel oyuncu kadrosu, tabir yerindeyse "filmdeki tüm hataların üzerini örtecek" şekildeki oyunculuklarıyla göz dolduruyorlar ve "ben bu tarz filmleri sevmem" ya da "ben duygusal takılmam" gibi önyargılarla yaklaşan insanları bile derinden etkileyecek ve hatta ağlatmayı başarabilecek kadar güzel işlenmiş bir film. fakat ben yine de konusuna takılmış durumdayım. filmin konusu tam olarak bir "tv filmi" tadında... yani sinemada "iş yapacak" bir konu değil. ismail güneş bu anlamda aynı kadroyla ve belki daha az bütçeyle, aynı filmi "tv filmi" olarak çekip "dört büyük kanal" diye tabir edilen kanallardan biriyle anlaşarak filmi sinema yerine televizyona vermiş olsa daha iyi iş yapabilirdi diye düşünüyorum. gerçi sinema gösterimi bittikten sonra tv'de de yayınlanacaktır şüphesiz ama dediğim gibi türk sinemasında bu tip konuların modası geçti bence... ismail güneşin bu filmini, "the imam"dan sonraki verdiği 1-2 yıllık aradan sonra "fırtına öncesi sessizlik" dönemi filmi olarak algılıyorum. inşallah bundan sonra, böyle başarılı bir ekibi, böyle "klişe konularla" heba etmeyip daha büyük,orjinal ve bir fırtına gibi ortalığı kasıp kavuracak yapımlarla karşımıza çıkacaktır... (NOT: bu tarz konuların benzerleri daha önce türk sinemasında çok yer aldığı için "klişe konu" tabiri kullandım. yoksa bu tabirimden "lösemili çocukları" yada onların sorunlarını "görmezden gelme" yada "onları küçümseme" gibi yanlış anlamaların ortaya çıkmasını istemem ki zaten filmdede lösemili çocukların sorunları ele alınmıyor malum.)
daha evvel gülün bittiği yerde de yapıldı aynısı, mükemmel bir konu nasıl perdeye yansıtılamazı gösterdi yine bize ismail güneş
yapaydı oyunculuklar,ite kaka oynanmış sanki, inanın sokaktan çevrilmiş ve hadi gel şurda oyna denmiş birilerinin bile daha iyi oynama ihtimali vardı,
çocuğu lösemi olan bir baba nasıl olur da göz yaşartıcıyla ağlar ya, gerçek oyuncu oyunla bütünleşendir, ıkına sıkına ağlamaya çalışmaz oyuna ruhunu katamayan oyunun içine giremeyen baba olmayan anne olamayan çocuk olamayan hissetmeyen oynamasın
amatör kamera çekimleri, berbat sesler ve hadi ben şimdi sana rolünü okuyorum sen de tekrarla şeklinde oyunculuk arayarak geçen ziyan dakikalar.. gülün bittiği yerde de olmuştu aynı şey, kafamı koyarım şahane konu demiştim, sonuç hüsran olmuştu, hoş bir konusu vardı sözün bittiği yerin de fakat yine sadece konusu güzel oüzel olup da sonucun hüsran olduğu bir ismail güneş filmi olarak aklımda kalacak bu kadar yani
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.