Hedefine Varamayan Yol!
Yazar: Ali ErcivanI. Dünya Savaşı sürecinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun Güneydoğu Anadolu topraklarında geçen bir öykü anlatıyor Eve Giden Yol 1914. Gizli bir aşkla başlayıp, buradan bir kaçış ve yolculuk öyküsüne dönüşen filmde, dönemin sosyal ve siyasal manzarasını yakalamaya çalışıyor yönetmen Semir Aslanyürek. Osmanlı İmparatorluğu'nun barındırdığı tüm farklı kültürlerin temsilcilerinden, ünlü Arabistanlı Lawrence?a kadar geniş bir karakter yelpazesini de sunarak.
Bir senarist olarak Semir Aslanyürek, damdan düşer gibi filme giren ve çıkan karakterlerini tanıtmayı, işlemeyi beceremediği, çok geniş bir süreci ve olay zincirini, nüansları kaybedecek kadar hızla anlattığı için başarı gösteremiyor.
Bir yönetmen olarak Semir Aslanyürek'i anlamak ise daha zor. Her şeyden önce, kurgu anlayışıyla ilgili çok ciddi bir problem var. Özellikle diyalog sahnelerinde, yersiz ve zamanlama olarak da genelde hatalı kamera hareketleriyle iyice altları çizilmiş, oyuncuların çeşitli tepkilerini vurgulama amaçlı plan kesmeler, söz konusu sahnelerin akıcılığını, gerçekliğini yerle bir ediyor. Yine bir Türk filminin dekupajında, kağıt üstünde önceden bölünmüş planların uygulanmasıyla ortaya çıkan bir yapaylık söz konusu.
Kameranın ve kurgunun başarısız kullanımına, oyuncu yönetimindeki aşırılık da ekleniyor. Başta Ali Sürmeli ve İrem Altuğ olmak üzere, oyuncuların teatrallikle bile açıklayamayacağımız büyük oyunculukları, belli ki yönetmenin yönlendirmesinden kaynaklanıyor. Zaten sadece abartılı yüz ifadeleri almak için yakın plan kesen ve bunun ne kadar kötü gözüktüğünü görmeyip bu planları montajda da filmden çıkarmayan bir anlayış, sinema dili ile ilgili yanlış bir perspektife işaret ediyor.
Şellale'nin ardından Eve Giden Yol 1914 de, öğrenci filmi düzeyinde sinemasal nitelikler gösteriyor. Özellikle bu denli büyük ölçekli bir film içinde zayıflıklar daha da fazla göze batıyor.
Eve Giden Yol 1914 bu yılın diğer Türk filmleri ile karşılaştırıldığında aynı başarıyı çizgisini yakalayamıyor. Söylendiği gibi, yapımcı müdahalesinden kaynaklı arazlar da olabilir filmin problemi ama genelinin ötesinde, basit diyalog sahnelerinin kuruluşu ile ilgili problemler de var sonuçta. Ve maalesef şunu kabul etmek zorundayız, seyirci perdede gördüğünün ötesinde hiçbir etkeni bilmek ya da umursamak zorunda değil. Nihai ürünün sorumluluğu yönetmene ait ve sinemada neyin neden öyle olduğunu filmin üzerine altyazıyla geçmek gibi bir şansınız da yok. Film yaparken bunun bilincinde olmak gerekiyor şüphesiz...