Ruhuma Asla
Yazar: Ali Ercivan2008 yapımı bir Macar filmi olan Ruhuma Asla, yaklaşık 50 yıldır yönetmenlik yapan ve bugün artık 80 yaşında bulunan Péter Bacsó'nun son filmi. Ülkesinin zanaatkar yönetmenlerinden biri olan Bacsó, dijital teknoloji kullanarak ufak ve genç işi bir film yapmaya kalkışmış.
Filmin kahramanı Boróka, 18 yaşını yeni doldurmuş, aklı bir karış havada genç bir kız. Erkek arkadaşının onu ufak ufak bir fahişe olarak kullanmaya başlamasına karşı pek direnemiyor. Sonunda da bir motosiklet karşılığında pezevengin tekine satılıyor. Ruhumu Asla, Macaristan'ın sosyal ve ekonomik koşullarını da fonuna yerleştirmeyi amaçlayan bir film. Ama sonuçta temel ihtiyaçlarını karşılamak için değil, istediği motosikleti elde edebilmek için kız arkadaşını satan bir adamdan bahsediyoruz. Ve ağlasa sızlasa bile buna ciddi biçimde direnmeyen bir kadından. Ne kadar gerçekçi, tartışılır.
Sonrasında bir süre, adeta skeçler halinde, Boróka'nın karşılaştığı tuhaf müşterileri izliyoruz. Bu esnada, hafif dozlu erotizm ve çıplak kadın görüntüleri dışında bu filmin Türkiye'de neden vizyona sokulduğuna dair ikinci bir sebeple de karşılaşıyoruz. Tek tek genç kahramanımızla birlikte olan bir grup Türk tır şoförü.
Tam yönetmenin nereye varmaya çalıştığına dair kafa yormaya başladığımız sırada (biraz yavaş ilerliyor doğrusu film), Móric adlı iyi niyetli ve sanatçı ruhlu bir genç adamla tanışıyor kızımız. Bir loto bayiindeki bu karşılaşma, tam da Boróka'nın kendisini pazarlayan adamlardan kurtulmaya çalıştığı dönemde oluyor. Móric ona yardım ediyor ve Boróka düzgün bir yaşam kurmaya çalışıyor.
Film boyunca biraz olsun büyüyüp olgunlaştığına şahit olduğumuz kahramanımız, seks işçilerinin hakları için de mücadele ediyor. Pazarlama eğitimi görüyor ve kendi vücudu dışında bir şeyleri pazarlamayı öğreniyor. Bir tür, topluma yeniden kazandırılıyor yani. İyi niyetli, pozitif mesajlarla dolu bir film Ruhumu Asla.
Fakat bütün iyi niyetine rağmen, sosyal mesajlarını ciddiye almayı zorlaştıracak denli naif bir film aynı zamanda. Kadın ticareti ağının içine düşen Boróka'nın hikayesi, komik birkaç sözde kötü adamla mücadeleden ibaret bu filmde. Yaklaşık iki saat boyunca hafif, sempatik ve dinamik bir film izletmeyi amaçlamış bize yönetmen. Arka plana da birkaç önemli konuya kafa yormamızı sağlayacağını umduğu kadar veri yerleştirmiş.
1940'ların ikinci yarısından bu yana sektörün içinde olan bir sinemacıdan bekleneceği üzere, yönetmen Péter Bacsó'nun sineması son derece temiz. Hikayesini düz ve sorunsuz bir şekilde anlatmanın ötesinde herhangi bir yaratıcılık da göstermiyor. Bu haliyle ortaya fazlasıyla hafif ama sempatik bir televizyon filmi çıkarmış. Bununla da yetinmiş. Ancak yazık ki böyle filmlerin sinema seyircisine yetmesi pek mümkün değil artık.