Bir Bilet Alana İki Film Birarada!
Yazar: Ali ErcivanMimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nde bir dönem birlikte eğitim gördüğümüz arkadaşlarımızdan Murat Şeker, ilk sinema filmini gerçekleştirme şansını yakaladı. Meraklısının, DJ’lik dönemlerinden beri tanıdığı, çeşitli video klip, belgesel ve kısa film denemeleri de yapmış olan Şeker, bir süredir SugarWorkz adlı firması aracılığıyla film dağıtımı da yapıyordu.
2 Süper Film Birden adlı bu ilk film, Necati Tüfenk adlı, kafayı fizik yasaları ve zihninde çektiği 'Avrupa’yı sarsacak deneysel film' projesi Yerçekimi Sıfır ile bozmuş bir karakterin öyküsünü anlatıyor. Filmini gerçekleştirmeye çabalarken başına türlü iş açan, hafiften kaçık bir tip Necati. Yönetmenin tabiriyle, 'bir kofti anarşist'.
Çok sayıda yan karakterle renklenen 2 Süper Film Birden, sinemamızdaki yeni ve genç bir dalgaya iyi bir örnek. İstanbul kentini başarıyla kullanan, dinamik bir film. Yaratıcı sürece katkıda bulunanların amatör heyecanını her an hissettiriyor ama yine de profesyonel ligde top koşturuyor. Görüntü ve ses çalışmaları pırıl pırıl; müzikleri modern ve işlevsel; oyunculukları ölçülü. Kişiselliğini koruduğu ölçüde, geniş kitlelere ulaşma hedefini de unutmamış bir yapım.
Tabii tipik bir ilk film gibi, oldukça da kalabalık bir film bu. Çok sayıda karakter, yan öykü, tema mevcut. Kaçınılmaz süre kısıtlaması sebebiyle filmin bitmiş halinde yer alamadığını tahmin ettiğimiz malzemelerin eksikliği kendini zaman zaman hissettiriyor. Bunun en göze batan sonucu, kimi yan rollerin tam olarak birer karaktere dönüşememesi. Ve bir de belki Necati’nin bazı noktalarda eksik kalması.
Sinema şevkini ve nihai amacını tam olarak anlayamadığımız karakter, zaten bir kahraman değil. Yönetmen de bunun farkında ve ona bir 'anti-kahraman' olarak yaklaşıyor. Ama sanki bazı noktalarda, Necati’nin gereğinden fazla saf, hatta biraz aptal ve kabul etmeli ki sinemacı olarak da biraz yeteneksiz olduğu gerçeği es geçilmiş. Ya da bizim izlediğimiz ve anladığımız karakterle, perdeye yansıtılması amaçlanmış olan karakter örtüşmüyor. İlk kez başrolde izlediğimiz Tim Seyfi’nin, bir filmi taşıyacak karizmaya sahip olduğunu düşünüyorum. Ama doğrusu o film, bu film değil galiba. Kimi zaman fazla donuk ve hantal kalabiliyor performansı. Bizim insanımızla aynı frekansı tutturması zaten riskliyken, yabancılığının üzerine bu denli vurgu yapılmış olmasının da hatalı bir seçim olduğuna inanıyorum.
Dolayısıyla, bazı yan karakterler filmi taşımak ve enerjisini yükseltmek konusunda daha çok başarı gösteriyorlar. Bunların başında da Murat Akkoyunlu geliyor. Filme, ihtiyacı olan muzipliği, doğallığı ve yerelliği bu genç oyuncu katıyor. Ufak rollerde, özellikle Murat Şeker’in yakın çevresinden kullandığı arkadaşlarının da keyifli performanslar verdiği filmde, bir de Uğur Polat’ın bir aktör olarak yetkinliği kendini hemen belli ediyor.
Filmi sekteye uğratan yaklaşımlardan biri de, sadece yaratıcıların kişisel dünyalarında bir karşılığı olan detayların veya ille de söylenmesi istenmiş bazı büyük lafların filmden atılmaya kıyılamamış olması. Halbuki bunların birçoğu, ana öyküye hizmet eder ayrıntılar bile değil. Bir ilk filmin heyecanına verilebilir tabii bunlar ama yine de altını çizmeden de geçmeyelim.
Başarılı ve zayıf yönleriyle ama en önemlisi denemeleriyle, 2 Süper Film Birden’in bir ilk film olarak umut verici olduğunu söyleyebiliriz. Hem aklındaki bazı şeyleri perdeye yansıtıp sonuçlarını görmek isteyen, hem de izleyicinin kendi dünyasına nasıl tepki vereceğini anlamayı bekleyen bir yönetmen için verimli sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Eli yüzü düzgün, kamerası doğru yerde, kurgusu temiz, meramını anlatmış bir Türk film görmek isteyenlere önerilir.