Kukuriku: Kadın Krallığı
Yazar: Ali ErcivanKukuriku: Kadın Krallığı, bir masal dünyası sunuyor bize. İnsanların Perihan ve Babaruhi adlı iki ilaha inandığı, zaman ve mekandan soyutlanmış bir dünya kuruyor filmin yaratıcıları karşımızda. Babaruhi kutsal bir sopa figürünü erkeğe verdiği için, yeryüzünde erkekler hakim. Eşi Perihan ise ona karşı cinsellik kozunu kullanıyor ve Babaruhi'nin sopayı kadına vermesini sağlıyor. İnancı, hakimiyet kadınların elinde olursa dünyanın daha iyi bir yer olacağı... Tabii ki yanılıyor. Kadınlar da egemenken erkeklerden farklı davranmıyorlar.
Sinemamızda daha önce işlenmiş (Tersine Dünya) ama yine de potansiyeli olan bir fikir var ortada. Yönetmenin beyazperde.com'a verdiği röportajdan öğrendim, bu fikrin bir Pers tiyatro oyunundan alındığını. Ancak film, kaba bir şekilde tanımlanmış erkek ve kadın rollerinin tersine çevrilmesi esprisinden başka hiçbir şekilde değerlendiremiyor bu potansiyeli. Erkekler kadınsı davranıyor, kadınlar erkeksi; erkekler kadınlarla özdeşleştirdiğimiz kalıp bazı cümleleri kullanıyorlar, kadınlarsa sırf cinsel tatmin peşinde koşup eşlerini eziyorlar. "Kadın değil misiniz, hepiniz aynısınız" veya "Erkeğin sırtından sopayı,kucağından sıpayı eksik etmeyeceksin" falan derken aslında tek bir espri yaklaşık 110 dakika boyunca tekrarlanıyor, tekrarlanıyor.
Bunun üstüne, naif ve basmakalıp mesajlar... Gişe getireceği düşünüldüğü için mümkün olduğunca belden aşağı espriler... Bez Bebek dizisi tadında görsel efektlerle süslü bir açılış sekansı... Bir de eğreti duran müzikal denemeleri. Oyuncuların ağızlarının şarkıya hep uymasını beklemeyin ama. Veya şarkıların stüdyoda kaydedildiğinin belli olmamasını...
İlk filmini çeken Serkan Ok'un Ezel Akay filmlerinin takipçisi bir üslup oluşturmaya çalıştığı anlaşılıyor. Yer yer çok amatörce ve televizyonvari ama yer yer de cesurca tercihleri var, hakkını teslim etmek gerek. Filmin gece bloğunda, uzunca bir süre, tüm karakterleri sadece silüet olarak izlediğimiz bir kısım var. Bir gölge oyunu izliyormuşuz gibi... Popüler sinema yapmaya soyunan çoğu yönetmenimizin cesaret edemediği şeyler bunlar. Ok ise başarılı görüntü yönetmeni
Vedat Özdemir'den iyi faydalanmış. Gerçekten de filmin en büyük artısı görüntü yönetimi.
Fakat işte yine zayıf senaryonun her şeyi kilitlediği bir durumla karşı karşıyayız. Tek başına bir filmi taşımaya yetmeyecek, yeterince güçlü ve sinemasal şekilde de senaryolaştırılamamış bir fikir var karşımızda. Masalsılığın arkasına saklanınca, filmin kadın-erkek eşitliği konusunda sağlam bir fikirsel zemine oturmadığı, ayrıca kadınları da gayet aşağılayıcı bir noktadan değerlendirdiği gözden kaçmıyor. Dolayısıyla oyuncuların iyi niyetli çabaları da yetersiz kalıyor, filmin kalburüstü prodüksiyon nitelikleri de...
Son derece şahsi bir görüşümü de belirterek yazımı tamamlamak istiyorum: Adı
Kukuriku olan bir filmin iyi gişe yapması mümkün değil bence. Biraz öngörülü davranmak lazım bu gibi konularda.